Alnımızda günlük tutan yaşamın yazdıkları giderek daha çok okunur hale geliyor da biz insanlar yaşlanmak diyoruz. İnsan empatiyi, diğer insanların da haklı olma ihtimalini, olaylara onların gözlüğünü takarak bakabilmeyi, ne yazık, yaşı ilerledikçe anlıyor. Buna da olgunlaşmak diyoruz.Hatalarını silecek silgi yapmaya girişiyor bir yaştan sonra insan. Sonra da icadını bitiremeden, bitirebilse de diğerleriyle paylaşamadan göçüyor. Ardında bıraktığı günlük varsa “göçük altından çıkarılan”, öğreniyoruz. Öğreniyoruz da bir şey mi değişiyor? Herşeyin bir zamanı var ne yazık. Şu yaramaz şair yaşam bir öyle bir yerde kırıyor ki kalemini en büyük dersi, belki en sevdiğini kaybettiğinde, en çok istediği şey gerçekleşmediğinde alıyor. Sabır da öğrenilen bir şey. Onca yıl damarında devinen “deli kan” akacak bir mecra bulamamaktan yoruluyor mu ne?