Yalnız olamamanın şu büyük mutsuzluğu… La BruyéreBirtakım sırlar söylenmeye gelmez.İnsanların her gece yataklarında çırpınarak hortlaksı günah çıkartıcıların ellerine sarılıp gözlerine acıma dilenerek bakmaları kalp kırıklığından boğaz düğümlenmesinden ölmeleri,açığa vurulamayan sırların korkunçluğu yüzündendir.Ne yazık ki ara sıra kişioğlunun bilinci ağır bir ürkü yükü altında kalırki artık onu ancak mezara taşıyabilir.Böylelikle cürümün özü aydınlığa asla çıkmaz.İnsanların içinde olan bedenim ve algılarla ortaya çıkan bedenim arasında gidip gelmek sadece benim yanılsamam.Bu çıkarımdan ileri gelen düşüncelerle uykuyla ile uyanma arasında kendimde farkına vardığım fakat bu farkındalığımın sadece çektiğim ve süre gelen acıların aynaya baktığım yüzümü reddetmekten bi farkının olamıyacağını anladım.Ve insanlarla yaşamanın sosyal bi varlık olmanın Edgar Allan Poe’nin de dediği gibi ”hayır bir ara uyuyordum ama artık ölüyüm” düşüncesiyle kendi bedenimi ipnotize edip topluma uyarlanma süremi daha da kısa sayılabilecek bir ana sığdırdım.Herşey ne de garip artık sürekli kafamın güzel olma haliyle insanların kafasının güzel olduğunu düşünme halim…