Müzik sizin için ne kadar önemli,ya da müziğin hayatınızdaki yeri nedir bilmiyorum.Ama yaşamın hani şu içine daldığınızda sizi mutlu eden, güzel ve keyifli “diğer!” yanını görmeyi ve hissetmeyi seviyorsanız buyrun içeri….sizi bir enstrümanla tanıştırayım.
20 şubat 1914’te Panama Kanalı’nın açılmasıyla Amerikalılar , Hawaii adalarındaki bir çok yerli müzisyenle tanışma ve o müziği keşfetme imkanı buldu.Bu yeni müzik batı yakası başta olmak üzere Amerika’daki üreticileri ve müzisyenleri oldukça etkiledi.Panama kanalı açıldığında Hawaii’de Amerika’lıların kullandığı tarzda gitarlar yoktu ve bilinmiyordu.Sadece belli vurmalı çalgılar ve üzerine tel gerilmiş bir takım müzik aletleri vardı….Bugün “Steel guitar” adı verilen teknik “Hawaiian lap-style playing” adı verilen ve başta Joseph Kekuku olmak üzere, Gabriel Davion ve James Hoa tarafından keşfedilip geliştirilen gitarın kucağa konulup fretboard (klavye) yüze dönük olacak şekilde parmakla basmak ve teller üzerinde parmakların kaydırılması suretiyle çalınmasıdır aslında( birçok steel guitar sanatçısı burda).
Tarak,bıçak,parfüm şişesi,çelik çubuk gibi sert araçların tellere basma ve üzerinde kaydırmaaracı olarak kullanılması bugün Blues ve Steel gitar tekniklerine ilham veren ses tonlarının doğmasını sağladı.Tabi o sıralarda bu rüzgardan etkilenen en çok “Christopher j. Knutsen” ve “Hermann Weissenborn” oldu.Bu rüzgar onları öylesine etkiledi ki ortaya mükemmel ses tonlarına sahip enstrümanlar çıkarmalarını sağladı.
Şimdi gelelim onların kısa hikayelerine..
“CHRISTOPHER J.KNUTSEN“
Knutsen’e esin kaynağı büyük ihtimalle “Lyre” adı verilen gitarlardı.”Two hollow arm extension harp guitar (Çift kol boşluklu arp gitar)” da denilen “Lyre“tarihinin çok eskilere dayandığı tahmin edilen bir müzik enstrümanıydı.Lyre gitarlarının ömrü yaklaşık 200 sene önce doldu ve özel istekler dışında bugün imalatı yapılmamakta.One hollow arm extension harp guitar (Tek kol boşluklu arp gitar) ise Amerika’da ilk kez Norveç doğumlu göçmen Christopher J. Knutsen(1862-1930) tarafından ,sonradan bir çok üretici tarafından taklit edilen değişik boy ve şekillerde imal edildi.Kendisi bu fikirlerine patent almadı veya belgelemedi,fakat ölümünden sonra ürettiği gitarlar adıyla anılır oldu ve markalaştı.Gitarların boyun adı verilen bölgelerinde kullandığı Maun ve Koa ağacı, gitardan çıkan düşük tondaki sesleri yükselttiği ve daha temiz,yankılı ve yüksek bir ses verdiği için üretilen gitarlar çok rağbet gördü.Avrupa’da ise benzer tarzlar denense de önce Avusturyalı Friederich Schenck ve ardından İtalyalı Giovanni Intelisano , Mozzani adı verilen gitarları imal ettiler.Daha sonra onların da bir çok takipçisi oldu.
FOTOLARI BURDA KNUTSEN VE GITARLARININ
“HERMANN WEISSENBORN“
Almanya’da doğan ve sonradan Amerika’ya yerleşen Hermann Weissenborn,adıyla anılan gitar modelini yapmadan önce Kona adı verilen Hawaiian Style tabir edilen gitarlar vardı.Weissenborn kendi stilindeki sadece kucakta çalınan kalın klavyeli gitarları ürettikten sonra, hem kucakta hem de normal stil çalmayıimkanlı kılan bir çok gitar imal etti(Kona,teardrop…vs).Ama hiçbiri orjinal kalın klavyeli Weissenbornların ses tonuna erişemedi ve yalın,duygusuz kaldı.
Hermann Weissenborn dizaynından,ses tonuna kadar öyle bir enstrüman yarattı ki bugün tüm slide gitaristlerin istediği türden bir enstrüman çıkardı ortaya kendi imzasını taşıyan ilk gitarı ürettiğinde.”The sound of a Weissenborn doesn’t dispersearound you; it penetrates through you(Weissenborn’un sesi sizin etrafınıza yayılmaz,içinize işler)” demiş birisi bu gitar hakkında 🙂 (Kesinlikle ben de katılıyorum bu söze)…Hiç bir akustik gitarın sesine benzemeyen ve ne Fender Strat ne de Gibson Les paul gibi bir elektrogitar da olmayan, elektronize edilmiş ve fakat insanın içine işleyen,uzun süre tınlayan duygu dolu bir ton çıkıyor bu gitarlardan.(Tabi çalana da bağlı bu :))
WEISSENBORN FOTOLARI BURDA
Ben de bir tane yaptırayım kendime derseniz de plan 1, plan 2, anlatım …
Bugün “Steel Guitar” adı verilen teknik Country ve blues müzikte kullanılmakta çoğunlukta ve temelde iki tip enstrümanla yaşatılmakta.Biri alt kısmında ayakların işin içine katılmasını sağlayan pedalların olduğu “Pedal Steel Guitar“, diğeri ise pedalsız şekilde kucakta çalınan “Non-pedal Steel Guitar” denilen gitar.Ben şahsen pedallı gitarları çok fazla dinlemedim ama dinlediğim kadarı da fazla bir keyif vermedi diğerine nazaran.İşte bu noktada araştırdığımda pedalsız gitarları kimler kullanıyor,bu gitarları yapan kimdir diye ,karşıma Weissenborn ismi/markası çıktı.”Hayatımda duyduğum en güzel sesli enstrüman” dersem hiç abartmam sanırım.Tabi bu benim fikrim ve zevkim.Umarım siz de beğenirsiniz.
Bir Ben Harper hastasıolarak size onun Lap Style elektrogitar ve Weissenborn kullandığı şu şarkıları dinlemenizi tavsiye ederim naçizane:):
Ben Harper konser görüntüleri(özellikle kucakta çalmayı görmek isteyenlere..)(İzlemek için Real Player gerekiyo.O da burda)
——————————
devamı…
Ben Harper Klipleri
——————————
devamı…
Daha ayrıntılı bilgi
——————————
yorumlar
son zamanlarda burada okudugum en guzel yazılardan biriydi gercekten kutlarım ilk baslarda bir yerde parmakları surterek diye bir ifade var sanirim orda kucuk bir hata mevcut cunku bahsi gecen sert cisimleri tellere surterek cikartilabilen bu sesleri, metal ve o incelikteki tellere parmaklari surterek cikartmak imkansizdir maazallah parmaklarınız fretlerin ustunde dlimlenip kalabilir.gelelim bu ve benzeri yontemlerle calinan gitarlarin akort sistemlerine. su anda genelde etrafta calinan gitarların cogu ayni akort sisteminde akortlanir yani alt ince telden baslayip devam edersek E, B, G, D, A, E. bu demek olurki bu teller bos olarak hic bir frete basmadan tınlatidiginda bu sesleri verirler. bu harflerde ne kardesim demek isteyenlere kucuk bir aciklama ulkemizde gosterilen muzik egitiminde notalar do re mi fa sol la si olarak ogretilir burada goruldugu uzere do dan baslar dier do notasina kadar devam eder avrupada notalar alfabetik harflerle ifade edilir ve ayrica ilk sesi la olarak kabul etmislerdir. yanlis anlamaları engellemek icin tabi ki seslerin ilki sonu olmaz notalar oktavları olusturur ve sonsuza kadar incelip kalinlasabilir insan kulaginin duyup duyamayacagı da notaların cok da umurunda degildir yani harflerle ifade edildiklerinde A la, B si, D re, E mi, F fa, G sol anlaminda kullanilmaktadir.biraz once bahsettigim akort sisteminde bu calma teknigi tabiiki kullanilmaz diye bir kural yoktur ama bu calma tekniklerinin kendilerine ozel akort sistemleri mevcuttur. bir ornek vermek gerekirse bu sefer ust kalın telden baslamak istiyorum en kalın tel E aynen oldugu gibi bırakılır bir alttaki A, 2perde gerilerek yani 1tam ses sıkılarak B haline getirilir onun altındaki D, yine 2 perde yani 1tam ses sıkılarak E olarak akortlanır. siradaki tel olan G teli istenildigi taktirde oldugu gibi bırakilir veya yarım ses 1perde sıkılarak G# haline getirilr. G# yapildigi takdirde major, G olarak bırakılırsa da minor parcaların calinmasında kullanılabilir. bu demek oluyor ki boyle akotlanmis bir gitari elimize aldigınızda telleri bos olarak yani hic bir perdeye basmadan beraberce tınlatırsaınız duydugunuz major akortlanmıssa E (yani mi major), minor akortlanmıssa Em (yani mi minor) akorunun ta kendisidir. boylece bare basarak (butun tellere aynı perde ustunde basmak yani hepsine birden. ornek ilk perdeye ister parmagınızla ister bir boruyla butun tellere basmak sartıyla tınlatırsanız boylece akortlama sisteminize gore F (fa major) veya Fm (fa minör) basmıs olursunuz zati bu akort sisteminin temel sebebi budurburada armoni bilgisine fazla girmek istemiyorum cunku sonsuz bir matematik formulunu aciklamaya yetkim oldugunu dusunmuyorum.ama sonuc olarak enstruman seslerinin tonları muzik turleri ile tabiiki ilintililerdir. muzigin ve turlerinin ayristirilip adlandirilmasında kullanılan en buyuk etken, muzigin icinde kullanilan armoni ve ritm yapisiyla alakalıdır. yani bu bahsi gecen gitarlarla calinmasi imkansiz olan bazı turk musikisi makamlarının kullanıldıgı eserler calinabilir olsalardi bile yine onlar turk musikisi olarak adlandirilacakti. turk musikisi olarak ornek vermemi baska bir yerlere dayandirmak sacma olur cunku bu ornegi vermemin yegane sebebi farkli armoni kuralları kullanan müziklere ornek teskil edebilmeleridir
Tebrikler, müthiş yazı. herkes böyle bir tane yazsa site harika bir kaynağa dönüşür. Zaman, imkan vs.. zorlamışsın belli. helal olsun diyorum ! Şarkılar hiç fena değil…
valla araştırırken ve yazarken acaip keyif aldım ben.siz de beğenmişsiniz.mutlu oldum.
🙂 biraz katı olacak ama. Lavukça ahkâmların ardından çok güzel bir yazı. Şarkılarda kuğu ve dinlendirici mükemmel diyebilirim. Tebrikler.
ben harper weissenborn takıntısına sazı da eklemişti. rodney king için yazılmış olan like a king unutulmaz tabii.