Boşların boşu, vaiz diyor, boşların boşu.
Herşey boş, güneş altında çektiği bütün emeğinden insanın kazancı nedir?
Bir nesil gidiyor, bir nesil geliyor fakat dünya ebediyen duruyor, güneş doğuyor
ve güneş batıyor, ve yerine doğduğu yere koşuyor.
Yel cenuba gidiyor, ve şimale dönüyor, döne döne gidiyor, ve yel dönüşlerini tekrar ediyor.
Bütün ırmaklar denizin içine akıyor, fakat deniz dolmuyor.
Irmaklar aktıkları yere, yine oraya akmaktalar.
Bütün şeyler yorgunlukla dolu; insan onu söyliyemiyor.
Göz görmekden doymuyor ve kulak işitmekten dolmuyor.
Ne var idi ise olacak odur, ve ne yapıldı ise yapılacak odur.
Ve güneş altında yeni bir şey yok…
yorumlar
şiir.
Şavkar Altınel’in karanlık bi dizesini getirdi aklıma: “Nereye gitsem şanı geçmiş dünyanın.”
Davud’un oğlu, Kudüs kralı Vaiz’in sözleri;
Boşların boşu, diyor Vaiz, boşların boşu;
Her şey boş. İnsan güneşin altında çektiği onca zahmetten ne elde etti?
Bir nesil gider ve bir diğeri gelir, ve yeryüzü sürekli var olur.
Güneş de doğar, sonra batar ve yeniden doğduğu yere doğru acele eder.
Rüzgar güneye doğru eser, sonra kuzeye döner; ve aynı dönüşlere yine başlamak üzere daima döne döne gider.
Bütün nehirler denize koşar, fakat deniz dolmaz; nehirler yöneldikleri yere daima yine yönelirler.
Her şeyin insanın sayabileceğinden fazla işi vardır; göz görmekten bıkmaz, kulak işitmekten yorulmaz.
Olmuş olan olacak olandır; yapılmış olan yapılacak olandır; güneşin altında yeni bir şey yoktur.
diye devam ediyor.
altına imzamı atmamıştım zaten tekrar yazmak nedendir.
boşların boşu
ve güneş altında yeni bir şey yok…
🙂
yazana aittir , di mi ?
Hz. süleyman yazmış bu kadar bir anılmak ister tabii
yazdığıma pişman oldum keşke silme seçneğim olsa.
dertlenme, sileriz biz ;o)