gittim, gördüm, geldim.
bundan 8 gün önce, 16 temmuz yani, 2 senedir gitmediğim, yeniliman’a gittim. yeniliman, izmir’in karaburun ilçesine bağlı bir mahalle. daha çok köy olarak bilinsede öyle değil yani. yeniliman’ın ve çevre mahalle/köylerin yerlileri, çiftçilik, hayvancılık ve balıkçılık ile geçiniyor. iki kahvehane ve iki bakkal var, 3 katlı bir pansiyon, en yüksek binası. şehirden uzak (110 km), teknolojiden uzak (kmler ile ifade edilemez), gürültüden, daha fazla para kaygısından uzak… gittiğimin ikinci gününe kadar, saçımın uzamış olması ve kulağımdaki fazlalıklar hakkındakileri bir kenar bırakırsak, insanlar, ailemi ve okul durumumu sordular sürekli ve birşeylere ihtiyacım olup olmadığını. ailem ile birlikte gitmemiş olmam kaynaklı sanırım bu durum, sürekli eve balık, karpuz ve yemek getirenler oldu. kapı çalınıyor, açıyorum, ufak bir çocuk karşımda, “annemler yolladı bunu” diyor, gözlerimmi yaşarıyor yoksa? üçüncü gün ise, trolcüler geldi, 8 senelik dostluk, halhatır’ın ardından, langırt oynanmaya başladı, yolda gelirken iddia olmuş, ibrahim, “ikinizi tek yenerim” demiş. oyun oynanıyor, her maç bitiminde biralar söyleniyor, hesabına oyun, banada ısmarlayıp duruyorlar, her sigara yakan uzatıyor, nezaket için olmadığını, sigarayı geri çevirdiğinde adamın yüz ifadesinden anlayabiliyorsun. ibrahim gol yedikten sonra “kardeşlik (böyle hitab eder karadenizliler) sarhoşum alttan al” diyor, kahkaha, hır gür… oyun bitiyor ve hesap konusunda bir tartışma çıkıyor, her ik itarafta “sen bırak ben öderim” diyor, ortaklaşa ödeniyor hesap, oyun bitiyor. ve döndüm, yeni oyun başladı, neyi ve neden anlatıyoum tüm bunları, gerek yok değilmi? zaten biliyorsunuz, duygusallığa prim vermiyorsunuz, duygular prim yapmıyor, para etmiyor, sizin oyununuzda böyle bu… kesin konuşmak yanlış olur ama, sizin oyununuzda yerim olmadığına eminim.
vazgeç, vazgeç artık, sürünün içinde yada dışında bir koyun olmaktan. olacaksan tam koyun ol, koyunlara ot yeter.
yorumlar
bu ahkamı yazan kişisin sen,.. şimdi neden zaten biliyorsunuz, duygusallığa prim vermiyorsunuz, duygular prim yapmıyor, para etmiyor, sizin oyununuzda böyle bu… kesin konuşmak yanlış olur ama, sizin oyununuzda yerim olmadığına eminim.
diyerek naif ve kırılgan adam tipine bürünmeye çalışıyorsun, hem de bir yandan bize b.k atarak,..
kusura bakma ama bir anlık dostluk, samimiyet kaynaklı duygu yoğunluğu yaşaman, bizişm duygusuz, duvar gibi tipler oldugumuz anlamına gelmez,..
şiir sevmek, şıpır şıpır yazıları sevmek ise naiflik, o zaman ben taş duvar kadar kalınım ayrıca,..
ben bi odunum heralde… çünkü bahsettiğin yer bana çekici gelmiyor – yaşadıkların da benim için bir şey ifade etmiyor şöle sölemem lazım benim alışıtıgım duygular çevrende iyi dostların varsa zaten bunları yaşamk için yenilimanı görmene gerek yok else sana yazık…
o ahkamı girmemle, tüm bunların alakasını yakalayamadığımdan, o konuya bir açıklama getirebilmem zor. meni yutmak ile yeniliman’ı benzeştiriyorsan o ayrı tabii. naif, kırılgan, esnek, yumuşak, elleşgen vs. de değilim üstelik. bürünmeyede çalışmıyorum bir tipe. yaşadığım şeylerin bir anlık olmadığını söylemek isterim, ek olarak, bunları söylerken, sizin odun olduğunuzu ifade etme çabasında olmadığım anlaşılabilir olmalıydı. sonrasında sizin odun olup olmamanız, ilgilendirmiyor beni. bak, ben şiir sevmem pek, bucowski ve nazım dan başka şairler pek hoşuma gitmiyor açıkçası, naif olduğumu iddia etmedim, şıpırtılardan da bahsetmiyorum. yeniliman da turizm patlaması olsun diyede yazmadım red, yeniliman’ı anlatmamın sebebi, atmosferi yansıtabilme amacım idi.
bahsettiğim, duygulara prim vermeyen adamlar ise farklı. siz tümcesini kullanmış olmam, hepiniz anlamına gelmiyor. yazının sonuna bir not düşüp, kimseyi kırmak istemiyorum türünden bir yavşaklık yapmak istemesem de, açıklama yapmak zorunda kaldım.
ek olarak görüyorum ki; beni bok atmak ile suçlayan arkadaşların ellerinde 250gr 300gr şeklinde paketlenmiş hazır boklar var, gerektiğinde hemen fırlatılabiliyor. şimdiden yedik bir 550gr.
Yani tartışalım konuşan türkiye olalım ÖH yani size. Herşeyi de tartışma be kardeşim. Nedir? yazının içeriğinde güsel bişeyler mi var. Niye foseptiğe çevirdiniz olayı da 1100gr.lik işlem hacmi yarattınız şimdi?
zaman, mekan veyahut (nasıl yazılır, söylenir “veyahut”) kişi sınırlamaları vardır hayatta. eğer, biri bile yanlış ise seçiminde, ulaşamassın istediğine.