The Kite Runner, Türkçemize Uçurtma Avcısı adıyla çevrildi ve ilk basımı Everest Yayınları tarafından Mayıs 2004’te basıldı.

Khaled Hosseini

Yazar, Khaled Hosseini Kabil, Afganistan’da 1965 yılında doğdu.Babası diplomat, annesi ise Farsça ve Tarih öğretmeni olan yazar 1976’da babasının görevi dolayısıyla Paris’e taşındı. 1980’de ülkelerine geri dönmeyi düşünen aile ülkelerindeki iç karışıklık ve Sovyet birliklerinin işgali ile yurtlarına dönmekten vazgeçer ve ABD den siyasi sığınma hakkı talep ederek oraya yerleşirler. Hala Güney California’da yaşayan yazar , doktorluk mesleğini de devam ettirmektedir. Uçurtma Avcısı ise kendisinin ilk kitabıdır. Bunun haricinde yazarın yine Afganistan’da geçen “Bin Muhteşem Güneş” adında ikinci bir eseri daha bulunmaktadır.

Khaled Hosseini
Khaled Hosseini
Khaled Hosseini
Khaled Hosseini

Uzun zamandan beri okuduğum hiçbir kitap beni bu kadar içine hapsetmemişti. Etkileyici bir anlatım tarzı olan bu kitap , ayrıca elinizden bırakmamanızı sağlayacak inanılmaz bir kurguya sahip. Kabil’de Emir ve Hasan arkadaşlıkları, Hasan’ın ” Melek Kanadı Yutmuş” tavırları ve fedakarlarlıkları ve Emir’in çocukluğunun verdiği acımasızlıkla Hasan’ın yaptıklarını zorlaması ve sonunda onu ortada bırakması… Hasan ile Emir aynı evde yaşayan iki kardeş gibi büyüyen çocuklardır ve aralarında farklar olmasına rağmen iyi anlaşırlar. Hazara olan Hasan ile Peştun olan Emir diğerlerinin anlamakta zorlandığı bir iletişime sahiptirler. Okuma yazma bilmeyen Hasan’a Emir en sevdikleri kitap olan Şahname’yi okurken , Hasan da kayıtsız şartsız her koşulda Emir’i ona karşı kaba kuvvet uygulamak isteyenlerden korur, aralarındaki tek fark bu da değildir; Hasan, Emir’in bakımını üstlenen bir hizmetlidir aynı zamanda. Herşeye rağmen kardeş gibidirler ve beraberdirler.Yalnız Emir kendisine sunulmuş Peştun olmanın ve de toplumda tanınan sevilen bir babaya sahip olmasına rağmen babasının kendisine olan zalimliğini kimi zaman kaldıramaz. Kendisinin futboldaki beceriksizliğinden ya da Buzkaşi gibi( Afganistan’ın leş hayvaların kafasıyla yapılan vahşice bir milli sporudur) sporlara ilgisizliğinden dolayı babasını ona sevgisiz ve ilgisiz davrandığını, babasının istediği gibi bir evlat olamadığını düşünür. Ama Hasan Emir’in babasının istediği gibi biridir. Bundan dolayı Emir Hasan’ı kimi zaman kıskanır kimi zamanda babasının ilgisizliğinin acısını Hasan’dan çıkarır.Emir bir süre sonra bu durumu değiştirmeyi ve babasının ilgisini kazanmayı ister, bunun için ne yapması gerektiğini düşünür. Kendisi gibi iyi uçurtma kullanabilen ve çok iyi uçurtma avcısı olan Hasan’la beraber uçurtma yakalayıcıları için geleneksel olarak düzenlenen bir turnuvaya katılırlar. Emir’in tek amacı uçurtmasının tüm uçurtmalardan sıyrılıp 1. olması ve de ipini en son kestiği uçurtmayı yakalayıp geri getirip onu babasına vermektir böylece babasının gözüne girmiş olacaktır.

Emir tüm uçurtmaların ipini teker teker keserken bir yandan da babasının kendisini izleyip izlemediğini kontrol eder. Son uçurtmanın ipini de kesmesiyle birlikte Hasan, Emir Ağası için o son uçurtmayı yakalamaya gider. Henüz okumayanlar için devamını anlatmayayım ama kitabın devamını düşündükçe tekrar okuma isteğim artıyor.İlk olarak 2003 yılında ABD’de yayınlanan bu eser , 3 yıl üst üste ” Yılın Kitabı” seçildi ve bu konuda bir ilk olma unvanını taşıyor. 2. sırayı ise yazarın diğer eseri olan ” Bin Muhteşem Güneş” almış bulunmakta.

Peki sizce bu kadar beğenilen bir eser hiç olumsuz eleştiri almıyor mu? Tabi ki alıyor! Kimileri yazarın çocukluğundan beri Afganistan’da olmamasından dolayı romandaki mekanların yanlış anlatıldığını ve de bazı karışıklıklar olduğunu söylüyor. Açıkçası ben bunu farkedemedim . Zaten o kadar sürükleyici bir roman ki farketseniz bile es geçeceğinizden eminim.

Her sevilen ve başarılı bulunan eser gibi Uçurtma Avcısı da aynı isimle 2007 yılında Marc Fosters tarafından sinemaya aktarıldı. Genelde eleştiriler filmin kitap kadar etkileyici , ” vurucu” olmadığı yönünde olsa da izlenmeye değer olduğunu düşünüyorum.Fimle ilgili de bazı sahnelerden dolayı Afganistan’da filmin ithalatın durdulduğu , çocuk oyuncuların ise hayatlarının tehlikede olduğu söyleniyor. Umarım sadece söylentiden ibarettir.

Afganistan’da monarji krallığının çöküşünü Sovyet birliklerinin işgalini bu sırada yaşananları ve bu kadar karışıklık sonrasında, ülkede yaşanan toplu göçleri ve Taliban yönetiminin yükselişe geçişi gibi konuları harmanlayıp derinlemesine işleyerek ,tarihi bir roman sınıfına giren aynı zamanda baba- oğul arasındaki ilişkileri de anlatan bu eserin sizi de etkileyeceğini düşünüyorum.Yazarın ikinci romanı Bin Muhteşem Güneş, en az Uçurtma Avcısı kadar etkileyici. Yazarın sonraki romanlarını ve işleyeceği konuları merakla bekliyorum.