Uzun uzun seneler önce dünyanın çok uzaklarında bir ülke varmış.Bu ülke öyle bir ülkeymiş ki,kendi içinde çırpınmaktan,kendi içinde çekişmekten fırsat bulamamış kendini anlatmaya.Hep onun yerine başkaları anlatmış, hep o susmuş başkaları konuşmuş.Herkesin içindeyken bile susmuş,yalnız kalmış,hep “o” ülke olmuş.Olmadık şeyler söylenmiş onun için, olanlarıda “bu kadarda olmaz” dedirtircesine anlatılmış cümle aleme.O hep susmuş, hep dışarıda kalmış herkesin içinde yaşarken.Bulamamış kendini anlatmaya fırsat, bazen de anlatacak fırsatı olanlarını kendi susturmuş.Her söylentiye laf yetiştirememiş, kimi zamanda laf yetiştimeye çalışırken, kendi içinden kendisini anlatabilecekleri yetiştirememiş.Gel zaman git zaman cebelleşirken kendisiyle, konuşmaktan çok yazan birisi çıkarmış kendi içinden.Öyle yazıyormuş ki o vatandaş, herkeste merak ediyormuş ne yazdığını.İlk kez “o” ülkeden birisinin yazdıklarını merak etmişler,okumuşlar yazdıklarını, beğenip takdir de etmişler.Kendilerinden çıkan büyük yazarlarla bir tutmuşlar.O ülkenin vatandaşları sevinmiş,ama sevinçleri kursaklarında kalmış.Gurur duymuşlar ama gögüslerini gere gere sokakta dolaşamamışlar.Başları öne eğilmiş, bizi bizden iyi kimse anlatamaz derken, bizden biri böyle mi anlatmalıydı bizi diye kara kara düşünür olmuşlar.Düşünürken başları iki ellerinin arasında daha da eğilmiş.Çok geçmeden başka birisi çıkmış, ben size gösteririm ne demekmiş o ülkede yaşamak, o ülkeden birisi olmak , o ülkeli olmak.Almış eline kamerasını kah deklanşörüne basmış kah kayıt düğmesine.O ülkeyi önce kendi vatandaşlarına anlatmaya çalışmış.Kimileri sıkılmış kendisini görmekten, kimisi anlamamış gördüğünün kendisi olduğunu kimisi de merak etmemiş gösterimi.Görmeden bakmaya devam etmişler.Durmamış o adam,çekmeye devam etmiş, kendisini, kendisi gibi olanları kendi vatandaşlarına anlatmak için yürümeye devam etmiş.En doğusuna gitmiş en güneyine uzak ülkenin.Göstermek istemiş ne oldukları, nerden geldiklerini, neleri kaybettiklerini.O anlattıkça dinleyenler artmış, dinleyenler arttıkça o daha keyifle, daha kendince, daha bi başka anlatmaya başlamış insanını.Anlatırken ne gürültü çıkarmış, nede allayıp pullamış.Sadece kör göze sokarcasına göstermiş.Görenler birbirlerine anlatmış, anlatanlar anlamayanlara tekrar tekrar anlatmış.Kaz dağının diğer tarafında yaşayanların kulağına kadar gelmiş anlatılanlar.Merak etmişler.Gel bizede göster, daha önce biriniz bize gösterdi ama onuda siz görmezden geldiniz, çok çirkin çok güneyinden dediniz ülkenizin,onun sözleri yarım kaldı.Sen anlat bu sefer diye davet etmişler, kendi şölenlerine.Sanmış ki “o uzak” ülkenin yaşayanları, giden oğlan şölende soytarı olacak.Olmamış.Kısacıkta olsa anlatmış.Kısalığından olsa gerek gel sonra tekrar anlat demişler.O “uzak” ülkenin hikayesini uzun uzun anlatmış tekrar gittiğinde.Anlattığı; o uzak ülkeli, iki uzak akrabanın aynı oda içinde yaşarken ki uzaklığıymış.Öyle güzel göstermiş,öyle güzel anlatmış ki alkışlamak için ayakta durmuş diğer ülkenin vatandaşları.Doyamamışlar anlattıklarına, bunu saymayız seneye yine gel demişler.O artık uzağı yakın eder olmuş.Yakından görmeye başlamış kendilerini hem ülkesinde yaşayanlar hemde uzaktakiler.Sonra onca sene susup konuşmayan ülkesini, görüp görmemezlikten gelen, duyupta duymamazlıktan gelen diğerlerine öyle bir göstermiş, öyle bir anlatmış ki, şölendeki dinleyenler onu ağzı açık dinlemişler.Ben gösteririm onlara diyen genç haklı çıkmış.Çıkarmışlar genci yüksek bir yere, halkın önüne “Bu genç bu şölenin en iyi anlatıcısı” demişler takdir edip ayağa kalkmışlar önünde.Ayakta, elinde nişanı, başı dik dururken izleyenlerin önünde, uzaklara bakıp “ödülümü tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme adıyorum” demiş.Herkesin onu görebileceği bir yerde, herkesin orta yerinde yalnız ülkesine adamış ona bahşedilen gururu.O öyle bir dik durmuş ki her vatandaşının dik durmasını sağlayacak kadar, öyle bir gurur duymuş ki her vatandaşına yetecek kadar, o öyle yüksekte durmuş ki kendi ülkesini herkese gösterecek kadar.O adam, yalnız ve güzel ülkesine “kendi olmanın” gururunu göstermiş.
O yalnız ve güzel adam…