nerval rimbaud baudelaire para toplayıp aralarında şeker portakalı almışlar sonra şarap yapmışlar şeker portakalından sonra gitmişler veronica yı ziyarete tabi yol uzun ta umrandan uygarlığa arada var 150 000 fersah demişler piedra ırmağının kenarında dinlenelim biraz sonra ne mi olmuş ağaca tüneyen baron italo calvino yu görmüşler onlara demişti veronica intahar etmiş hepsi başlamışlar ağlamaya piedra ırmağının kıyısında o gece çok uzun sürmüş güneş çok geç uyanmış bizim amcalar demişler arayalım william blake i bir taksi tutup alsın bizi burdan birde ne gelsin başlarına havadan bir ses duymuşlar paraşütle inen milen kundera nın sesi bu var olmanın dayanılmaz hafifliği içerisinde inerken ırmağa doğru bağırıyormuş durmadan yaşam başka yerde diye bizimkiler unutmuşlar blake i koyulmuşlar yola 3 yol çıkmış karşılarına hepsi farklı yollara ilerlemiş nereye gittiklerini bilmiyorum ama kundera yı en son ahu tuğba izlerken gördüm blake te bir şirkette orta kademe yönetici olmuş gökten 3 şişe şarap düşer 1 bana diğeride bana 3. süde yere düşüp kırılır…(turp mideye iyidir,bağırsaklara iyidir fazlası zarardır tuzlayarak ve limonlayarak ince dilimlenmiş olarak yenmesi tavsiye edilir..)
yorumlar
nerval aldı ateşin kızlarını cehenneme götürdü.orda rimbaud dile geldi dedineler oluyor burda?sonra vascancelos en şekerli portakal ağacına tırmanıp intahar eden veronika’ya-intihar eğilimlidir bu vatandaş-doğru medeniyete in ordan cemil meriç in bu ülke’sini kap getir der.veronika bi üzülür bi üzülür içini derin bi hüzün kaplar ve oturur piedra ırmağının kıyısana ağlar.o ağlarken orda tüm heybetiyle william blake gelir ve söylenir!zamanında kundera senin gibiydi;”yaşam başka yerde varlığım dayanalımaz bir hafiflik aldı dayanamıyorum blake abi” ona öğüt verdim gençlik buhranları geçti gitiii…yavrucum gel bi şöyle dizime bakiim kaldır eteğini…bak william abin pek bi mutlu edecek seni şimdi…ve sonra esas oğlan gelir…ikiye bölünen vikont zalim ellerinden kurtarır veronika’yı sonsuza dek mutlu mesut saadet(3 eş anlamlı kelime) içersinde yaşayıp giderler…
yazı pek bi hoşuma gitti teşekkürü borç bildim…
Paylaşımınız için teşekkür ederim zoey insanı.
anakronizme mütevazı katkı için bkz. “göstereceğim cümle âleme”bu arada…david fincher’ın turabî sekanslar başlıklı şiirine w. blake üstat ne demiş sahi?…
“Bilgi”ye yakışanı yapıyorsunuz… Ancak çorbaya yarar o kadar nane bide sos yapılır, çeşnidir tadını veren, nereden gelir nereye gider, tıpkı Hint lokantalarında olduğu gibi… İş bu bahsettiğim serbest gelişim “Serbest bilgi” hadisesine güzel bir örnek teşkil etmiş yazı.
Tom Robins usta ne zaman yazacak acaba ibnelik tarihini ????merakla bekliyorum !!!!!!!
Tom Robinsi tanı aman ibne tanıman gereli degil Buklet …..öggggggggg!!!!Allam yalabbim töbe töbe töbeeee….