Dili dönmüyordu bir türlü. Bağırıyordu, çağırıyordu ama olmuyordu. Sözcükleri boncuk gibi dizeceği yerde anlaşılmaz sesler çıkarıyordu. Başkasının ağzından konuşuyor gibiydi. Bedeniyle düşünceleri çatışıyordu. Çıkardığı belli belirsiz sesler sanki ona ait değildi. Diline söz geçiremiyordu.

Dili dönmüyordu bir türlü. Bağırıyordu, çağırıyordu ama olmuyordu. Sözcükleri boncuk gibi dizeceği yerde anlaşılmaz sesler çıkarıyordu. Başkasının ağzından konuşuyor gibiydi. Bedeniyle düşünceleri çatışıyordu. Çıkardığı belli belirsiz sesler sanki ona ait değildi. Diline söz geçiremiyordu.Yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Kelimler boğazında boğumlanıyordu. Öfkesi büyüyordu içinde, yaralı bir kaplan gibi. Nefesini tuttu, tekrar denedi. Sesine küstü. Dili damağı kurumuştu. Evrene haykıramadı varlığını. Nefesi titriyordu. Çaresizlik tüm bedenini sarmıştı. Hayatı dağ gibi omuzlarında taşıyordu sanki. Kendisiyle hesaplaşmak, bedenini cezalandırmak istiyordu.Yorgun çenesini, dişi ağrıyormuşçasına sıkıca tuttu. Dilini dişlerinin arasına alarak vahşi bir hayvan gibi ısırdı. Aniden bir çığlık attı. Dili kanlar içinde dudaklarından aşağıya sarkıyordu. Gözlerindeki yaşlar, yanağından bir şerit gibi aşağıya inmek için sabırsızlanıyorlardı.Ağlamanın, onu küçülteceğini düşünerek içine akıttı zehirini. Yatağa yüz üstü uzandı. Gözleri ağırlaştı. İçindeki hayat ağacı, meyvelerini dalından aşağı sarkıtamıyordu. Tüm kapılar zihninde kapanmıştı. Kendine, varlığına olan inancını kaybetmişti. Kaybolan umudunu düşlerine teslim ederek bir daha uyanmamak üzere sonsuz bir uykuya daldı.