Beşiktaş istikametinden Eminönü istikametine canım arkadaşım*la yürürken bir yandan da konuşuyoruz. Zaten şehrin gürültüsü birbirimizi duymamızı epey engelliyor, üstüne bir de benim yorgunluğum var. Bir de epey hızlı bir “zeka zıplaması” yapmak zorunluluğum var çünkü “çok dağınık kafalı” biriyleyim, zor yetişiyorum hızına. Neyse efendim böyleyken böyle, yere bakıp yürürken bir an için ben kafamı kaldırıyorum, bir adam cep telefonu kulağında yüksek sesle konuşurken bize doğru yürüyor ve müthiş bir mimik değişimi fark ediyorum o 3 saniye içerisinde. Cümleleri kelimeleri hatırlamıyorum. Sadece o an aklıma gelen her şey ve benim bunları dillendirmem sayesinde neredeyse 3 saatimizi alan bir “nasıl çözebiliriz” muhabbeti başlıyor…O hızlı düşünen arkadaşımla birlikte bu işi çözdük ama mümkün mü uygulamak bilemiyoruz…Şöyle ki, rahatsız olduğum/uz nokta iletişimin cep telefonu vasıtasıyla hızlanmasına takriben insanların yalnızken bile konuşabilen -gürültü yapabilen- varlıklar haline gelmesi. Her kafadan bir ses çıkma hadisesini mp3 playerlar sayesinde en aza indirebiliyoruz -ki bunu yaparken dışarı ses vermemeye de hep dikkat ediyorum şahsen-; amma görüntüyü engellemek mümkün değil. Yani yere sümküren adamı görüyoruz kulaklar müzikle dolu olsa da… Ve cep telefonuyla hsamıyla konuşan kişinin duygusal halini de mimikler vasıtasıyla seziyoruz. Ben çevremde mimik fazlası görmek istemiyorum. Cep telefonuyla konuşurken şekilden şekile giren insan görmek istemiyorum. E insanlar da hep cep telefonuyla temas halinde (ücretsiz konuşma vs…). Kendimi nasıl kurtarabilirim bundan? Kör olmam gerekir. Aslında ben de cep telefonunu az da olsa kullanan biri olarak çok önceden farkettiğim üzere; cep telefonunun sayesinde muhattap olduğum insanın konuşmasına göre mimiksel tepkiler vermek zorunda kalıyorum. Efendi gibi sessiz konuşmak istesen de yeri geliyor bir tepki göstermek için bir kelime sarf ediyorsun ve bu sırada karşı taraf seni görmese de mimik sarf ediyorsun. Acayip komik bir durum. Denedik ve gördük ki karşıdaki kişiye misal “A çok şaşırdım!” diyeceğiz. Duyguya paralel bir yüz ifadesi oluyor. Ses frekansınız değişiyor. Dikkat çekme olasılığınız en tepeye çıkıyor. Eskiden öyle miydi? Mesajlaşırdık da mesaj yazarken mimik gerekmezdi ve topluluk içinde bir sakinlik devam ederdi (“dıt dııt” seslerinden duyulan rahatsızlık sayılmıyor tabi).Çözümümüz epey enteresan…Efendi gibi, toplulukta yerimizi bilerek ve kimseyi ve dahi kendimizi de rahatsız etmeden bu işi çözmek için, mesajlaşma dışında daha pratik bir çözüm…Cep telefonu tuşlarıyla harekete geçecek otomatik yanıtlar. Misal sevgili arıyor, çok mesutsunuz… Alo demek için 1 tuşuna basıp sonra da iki kere 8 tuşuna basıyorsunuz… Sevgiliniz daha önce o tuşlara kaydedilmiş sesinizle şunları duyuyor; “Merhaba canım. Çok çok iyiyim.” Bir defa da 6 tuşuna basıverin, şunu duysun; “Bu akşam sevişelim.”Gülümsediniz mi?*uysal kurbağaya teşekkürler.