Mimar, mühendis, muhasebeci gibi meslek sahibi olanların, kahvehane, pastane, kuruyemişçi gibi işyeri olanların biraraya geldiği meslek odaları vardır.İşçilerin ve memurların ise dayanışma ve haklarını savunma amaçlı kurulan sendikaları vardır.Tabii ki bu dayanışma ve haklarını savunma, kimi zaman sadece kağıt üzerinde kalıyor. Bizim ülkemize özel olarak, sendika ve oda yöneticiliği özel bir meslek haline dönüşmüştür.

***

Bir iki gurup insan çıkar, seçim zamanı geldiğinde oda – sendika başkanlığı için çalışmalara başlarlar. O güne kadar üyelerin halini hatrını sormayan, sıkıntılarını dertlerini dinlemeyen yönetici adayları seçim vaatleriyle çıkarlar ortaya.Pardon, bir şeyi unuttuk. Yönetimi ele geçirenler, sadece aidat ödemeleri için arada sırada rahatsız ederler o kadar.Güzel memleketimin en ballı mesleklerinden biridir oda – sendika yöneticiliği.
***

Geçenlerde STV’de sendikaların malum durumlarından bahseden haberler yayınlandı. Benim gibi fazla hassas olanlar, “Acaba, bunun arkasından ne çıkacak?” diye düşünmeye başladı.Ben de Ak grubun, sendikaların yönetiminde de güç ve hakimiyet sahibi omayı hedeflediğini, bu amaçla bir ön propaganda yapmaya başladığını düşündüm.İşin aslı sonradan ortaya çıktı.Yeni çıkan yasaya göre artık yabancılar da Türkiye’de sendika kurabilecek.Artık burada anlayış sınırlarımız zorlanmaya başlıyor.Fabrikaların, sanayi ve teknoloji kurumlarının satılıp ganimet elde edilmesini anlayabiliyoruz, ama yabancılar tarafından sendika kurulmasına bir anlam veremiyoruz.Bu kadarına da artık – inek şaban deyimiyle – çüş diyoruz, “çüş!”.