Bağımsız olmayalım, topraklarımızın her tarafına daha da abd üssü açalım, milli güvenliğimizi cia emanet edelim, yetmedi abd nin bir eyaleti olalım ha? Yemezler dostum yemezler, yiyeninde ta ….
gerçeği çarpıtarak savunma mekanizması güzeldir, anlatılmak isteneni değil nasıl anladığını öne çıkartarak kendini kandırma kapasitesini harekete geçirip mevzuyu anladığın yönden eleştirip, çekiştirmek daha kolay hale gelir. daha önce ördeklerine çok şahit olduğum içün üzerinde durmuyorum. nevzat hoca ayrıntısıyla anlatmış nassı ossa.tam bağımsızlıktan dem vurup caanım türkiyamın nazlı kızlar gibi her daim tehlikede olup kurtarılmayı beklemesi önceleri solun tekelindeydi, memleketi burjuva kemalden kurtarmak! isteyen terörist sol bu idealini “tam bağımsızlık” lafıyla gösterirdi. köprülerin altından çook nehirler, 12 eylüller aktı, sıra ulusalcılara geldi, onlar bugün memleketin olası bir iran gibi olması! tehdidine karşı “tam bağımsızlık” istiyorlar. lakin tam olarak beceremediler, tam terör aşamasına geçip “tam bağımsızlık” içün suikast, cinayet, içsavaş, soykırım dahil her yolu deneyecekken yakayı ele verdiler, artık başka bahara diyelim.peki beceripte memleketin yönetimini ele geçirselerdi ne olacaktı, kuzey kordeki yönetimden farklı bişeymi yapacaklardı? bütün dünya bize düşman olduğu içün her türlü ilişkiyi kes, sınırları kapa, israf olmasın deyu her türlü tüketimi minimuma indir, halkı daha eşitlerin rahat yaşaması içün köle gibi aç karnına çalıştır, vb…bütün totaliter ve otoriter ideolojiler birbirine benzer, bu sefer beceremediler lakin bir sonraki denemelerinde olurda yönetimi ellerine alırlarsa ortaya koyacakları eser kuzey kore örneğinden başka bişi olmaz. yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.
:)”terörist sol”,”suikast”,”cinayet”,”içsavaş”,”soykırım”,”bu sefer beceremediler”,”hoca”,”iran olmasın”,”bütün dünya bize düşman olduğu içün her türlü ilişkiyi kes”,”sınırları kapa”şimdi bu gevelemelere birer karşılık bulalım.”kanlı pazar”,”kanlı pazar”,”kanlı pazar”,”kanlı pazar”,”kanlı pazar”,”şeriat – ılımlı islam”,(alta şeriat, üste ve sermayeye ılımlı islam)”mehmet şevket eygi”,”olmadı malezya olalım!”,(yabancıya ve sermayeye laf yok, ümmet şeriatça yönetilir)”k.ırak’ı besleyelim!, kktc’yi verelim!”,”ermenistana kapıları açalım! – soykırım vardır diyelim!”————-ben kimseden “bütün dünya bize düşman, o yüzden herkese kapılarımızı kapatalım” diye birşey duymadım. bu tür bir savunma bütün ipleri başkalarının ellerine vermeyi doğru gösterecekse devam edin…kore’ye giden askerlerimizi de unutmayalım. ne için gitmişlerdi…
Arkadaş ben senle zaten boşyere tartışmışım…Bu ayzının sahibi olan bi adala zaten çk fazla tartışmanın gereği yok…Sen böyle islami-faşist bir yapı ile 2. cumhuriyetçilik arasında git, düşüncelerinin üzerine de bir mandacılık kreması ekleyiver.Valla senin için tadından yenmez o pqastayı bizler sana yedirtmeyiz kusura kalmayasın…
bi kerede kendi ağzınızla yakalanmayın be yaw:) bugüne kadar pastaları yediniz, kimseye yedirmediniz, aynen devamını istiyosunuz ha!kuzey koredeki diktatörden daha kuvvetlisini çıkartmazsanız havanızı alırsınız, şu aralar bol miktarda aldığınız gibi.
Bir zamanlar, büyük bir dağda kartal’lar yuva yaparlarmış. Bir kartal’da 4 tane yumurtası ile bu dağda yaşıyormuş.Bir gün bir deprem olmuş.Ve yumurtalardan bir tanesi dağdan yuvarlana yuvarlana, vadide yer alan bir çiftliğe kadar düşmüş.Bu çiftlik bir tavuk çiftliğiymiş.Çiftlikteki tavuklar,bu değişik ve normalden büyük yumurtayı sahiplenmeye karar vermişler. Yaşlı bir tavuk bu yumurtayı ve içinden çıkacak yavruyu,koruması altına almış.Bir gün, küçük kartal doğmuş. Çevresinde tavukları görmüş ve kendini bir tavuk zannetmiş.Bütün tavuklar da ona bir tavuk gibi davranmışlar. Ailesini de çok seviyormuş.Içinden, bazen, ben kimim? sorusu geçiyormuş. Ama o bir tavukmuş. Bunu böyle bilmeliymiş.Bir gün çiftlikte oyun oynarlarken, yukarı baktığında bir grup kartal’ın özgürce uçtuklarını görmüş.”Aman Allah’ım, ne kadar güzel uçuyorlar. Bende onlar gibi uçmayı çok isterdim” demiş.Tavuklar, bu düşünceye hep birlikte gülmüşler.”Sen bir tavuksun ve tavuklar uçamazlar” demişler.Küçük kartal, artık daha sık gökyüzüne bakıyor ve uçan kartallar gibi uçmak, özgür olmak istiyormuş. Ne zaman bu düşüncesinden arkadaşlarına, ailesine bahsetse, hep su cevabi alıyormuş.”Sen bir tavuksun. Bırak bu hayalleri. “Zamanla, küçük kartal da bu düşünceyi kabul etmiş. hayal kurmaktan vazgeçmiş, ve hayatini bir tavuk olarak yasamaya karar vermiş. Ve hayatinin sonu geldiğinde de bir tavuk! olarak ölmüş.FARKINA VARMADAN BAŞKALARINI ALDATMAK NE KADAR GÜÇSE, FARKINA VARMADAN KENDİNİ ALDATMAK DA O KADAR KOLAYDIR
iste sorunda bu ,olaylara 1800 lerin mantıgıyla yaklasıyoruz, oysa artık kuresellesme denen bir olgu var,artık sermayenin vatanı yok,ABDdeki sirketlerin onemli kısmının arap ortakları vardır,ama so what
🙂 1800’lerde de sermayenin vatanı yoktu… küreselleşme denen olgu o zamanlar çıktı zaten.küreselleşme dün birileri tarafından hadi küreselleşelim de neşemizi bulalım diye çıkmadı.-kafanızım basmadığı şey bu. sen sanıyorsunki küreselleşme kot pantalon gibi yeni bir akım ve herkes mutlu mesut küreselleşiyor… küresel ısınmanın da bunun nimetlerinden sayanlarda vardır eminim! (başında küresel varya)-küreselleşme, evrenselleşme değildir.-daha iyi anlamak için şu yazıyı okuyunuz; Yeni Dünya Düzeni ve “Küreselleşme”
Mehmet Akif, Batı’ya da batıcılara da karşıydı[email protected]ŞBAKAN’IN ŞAİRİ ONUN GİBİ DÜŞÜNMÜYORDUBaşbakan Erdoğan, rakiplerine yüklenirken öfkeli bir üslup kullanıyor ve bunu da “Öfke de bir hitabet sanatır!” diye açıklıyor. Sayın Başbakan, bu öfkeli sanatı icra ederken ikide bir de ozan Mehmet Akif Ersoy’dan şiirler okuyor. 1936’da ölen İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif’in fikri ve tavrı ile Başbakan Erdoğan’ın siyaseti acaba birbirine uyuyor mu? Cevabı, Akif’in yaşamında ve şiirlerinde…Başbakan Erdoğan, İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’dan şiir okumayı çok seviyor. Siyasi gerilim artınca kürsüden ikide bir haykırıyor: “Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?”Bu dize, 1919 yılının Eylül ayında yazılmış. Safahat adlı şiir kitabının içindeki 6. eser olan Asım’da yer alıyor.Osmanlı Devleti, 1. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış. İstanbul halkının zengin takımı, tam bir vur patlasın çal oynasın havasında işgalcileri bekliyor. Bu ortamda Mehmet Akif işte öyle haykırıyor:Şimdi o dizenin önündekileri ve sonundakileri de okuyalım:Doğduğumdan beridir aşıkım istiklale.Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale (zincir).Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum.Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim.Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.Adam, aldırma da geç git diyemem aldırırım.Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım.BATI’YA KARŞIYDIBaşbakan Erdoğan’ın neredeyse ideolojik önder saydığı Mehmet Akif Ersoy, Batı sömürgeciliğine şiddetle karşıydı. Bu duygusunu en açık biçimde, İstiklal Marşı’nda dile getirmiştir. Şu dizeler bunun kanıtıdır:“Garb’ın (Batı’nın) afakını (ufuklarını) sarmışsa çelik zırhlı duvarBenim iman dolu göğsüm gibi serhaddim (sınırbaşlarım) varUlusun korkma; nasıl böyle bir imanı boğarMedeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar”1921 başlarında yazılan bu şiirde, Batı emperyalizmi bir canavara benzetilerek aşağılanıyor ve onun ulumasından korkmamak gerektiği vurgulanıyor. Ve ulumak sözü çift anlamlı kullanılarak, millete “büyük olan sensin” deniliyor. Şu dizeler de başka biçimde bunu vurgulamaktadır:“Dilenci mevkii, milletlerin içinde yerinNe zevki var, bana anlat bu ömr-ü derbederin?Şimale (Kuzeye: Rusya) doğru gidersin: soğuk bir istikbal,Cenuba (Avrupa) niyyet edersin: açık bir istiskal (aşağılama)“Aman Grey! Bize senden olur olursa mededKuzum Puankare! Bittik… İnayet et, kerem et!”Dedikçe sen, dediler karşıdan: “İnayet ola!”Dilencilikle siyaset döner mi, hey budala?Siyasetin kanı, servet; hayatı, satvettir;Zebun-küş (zayıfa acımayan) Avrupa bir hak tanır ki kuvvettir.(…..)“Kadermiş!” öyle mi? Hâşâ, bu söz değil doğruBelânı istedin, Allah da verdi. Doğrusu bu.”Mehmet Akif’in yukarıda andığı Grey İngilte’nin; Puankare Fransa’nın başbakanlarıdır. O dönemin süper güçleri İngiltere ve Fransa’dan yardım istemenin aptallık, acizlik olduğunu açık biçimde dile getiriyor.Peki bugün onun şiirlerini okuyan AKP’liler ne yapıyor? Başbakan, İsveç’e giderek Türk milletine hakareti serbest bırakacak 301. maddeyi kaldırma niyetini açıklamadı mı? Avrupalılar da “AKP’ye dokunursanız sizi fena yaparız!” anlamında açıklama yapmıyorlar mı?Başbakan’ın Danışmanı Cüneyt Zapsu, Amerika’da, Başbakan Erdoğan için, “Bu adamı süpürüp deliğe atmayın, kullanın!” demişti. Acaba, Mehmet Akif bu sözleri duysaydı; saçını başını yolar mıydı yolmaz mıydı?ABDÜLHAMİT’E DE VURDUMehmet Akif Ersoy, dindardı ama diktatörlüğe de karşıydı. Bu yüzden 2. Abdülhamit’in yarattığı koyu baskıya (istibdat) karşı çıkanlardan birisiydi. Bugün ise AKP’liler 2. Abdülhamit’i yere göğe sığdıramıyorlar. Bakın Mehmet Akif, o dönemi nasıl yerin dibine batırıyor:“Yıkıldın, gittin amma ey mülevves (pis) devr-i istibdad (padişah baskısı)Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd!Diyor ecdadımız makberlerinden “Ey sefîl ahfad (kuşak)Niçin binlerce mâsum öldürürken her gelen cellâd,Hurûş etmezdi (çıkmazdı) mezbuhâne olsun (boğazlanırca da olsa), kimseden feryad?İŞTE OSMANLIGünümüzün tarikatçileri ile AKP’lilerde, yaman bir Osmanlıcı hava var. İşte Mehmet Akif onları anlatıyor:“Nümune işte biziz. Görmek istiyen görsün!Bakın da haline ibret alın şu memleketin!Nasıldın ey koca millet? Ne oldu âkibetin?Yabancılar ediyormuş – eder ya- istikrah (tiksinir)Dilenciler bile senden şereflidir billâh.Vakarı çoktan unuttun, hayâyı kaldırdın;Mukaddesatı ısırdın, Hudâ’ya saldırdın!Ne hâtıratına hürmet, ne an’anatını yâd (geleneğe hürmet)Deden de böyle mi yapmıştı ey sefil evlâd?Damarlarındaki kan âdeta irinleşmiş;O çıkmak istemiyen cana da bir yığın leşmiş!İade etmenin imkânı yoksa mâziyi (geçmişi)Bu mübtezel yaşayıştan gebermen elbet iyi.Başka bir şiirinde Osmanlı’nın son günlerini şöyle anlatıyor:“Sığmıyor en büyük endazeye işler artık;Saltanat namına, din namına bin maskaralık.Ne felâket, ne rezaletti o devrin hali!Başta bir kula, bütün milletin istikbâli,İki üç kuklacının keyfine mahkûm olmuşBir siyaset ki didiklerdi, eminim karakuş!Nerde bir maskara sivrilse, hayâsızlara pîr,Haydi Mabeyn-i Hümayuna (Saray’a). Ya bâlâ (önvezir), ya vezir!Ümmetin haline baktım ki: Yürekler yarası!Ne bir ekmek yedirir iş, ne de ekmek parası.Kışla yok, daire yok, medrese yok, mektep yok;Ne kılıç var, ne kalem. Her ne sorarsan, hep yok!(…)Bâb-ı Fetva (Diyanet İşleri) denilen daire ümmî (cahil) koğuşu.Ana karnından icâzetlidir, ecdâda çeker;(…)Güç okur, hiç yazamaz, bir sürü hırsız çetesi.Hani, can sağlığıdır doğrusu bundan ötesi!”MİLLİYETÇİLİĞE KARŞIYDIMehmet Akif, Osmanlı Devleti’nin parça parça yutulması karşısında feryat ediyordu. Bunun için de milliyetçiliğin yerine, İslam birliği (vahdet) oluşturmaya uğraşıyordu. Şiirlerinin temelini hemen hemen bu konu oluşturmuştur. O günlerin çaresizliği ve çözüm önerisi şu parçada da dışa vuruyor:Karadağ haydudu, Sırp eşşeği, Bulgar yılanı,Sonra Yûnân iti, çepçevre kuşatsın vatanı.Târumâr eyleyiversin de bütün ordumuzu,Bizi kovsun, elimizden alarak yurdumuzu.Kimsesiz ailelerden kimi gitsin bıçağa;(…..)Hani, milliyyetin İslam idi. Kavmiyyet ne!Sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyetine.“Arnavutluk” ne demek? Var mı şeriatte yeri?Küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri,Arab’ın Türk’e; Lâz’ın Çerkez’e, yahut Kürd’e;Acem’in Çin’liye rüçhanı mı varmış? Nerde!Müslümanlıkta “anâsır” mı (milletler, kavimler) olurmuş? Ne gezer!Fikr-i kavmiyyeti tel’in (kötülüyor) ediyor Peygamber.En büyük düşmanıdır Rûh-u Nebi (Peygemberin ruhu) tefrikanın (ayrımcılık, kavimcilik);Adı batsın onu İslâm’a sokan kaltabanın!”O dönemde, Osmanlı Devleti’ni kurtarmak için üç akım çarpışmaktadır: Batıcılık, İslamcılık, Türkçülük…Mehmet Akif, Türkçülük yapanlara isim vermeden vurmaktadır ama başka bir yerde Almanların “Almanlık” çevresinde birlik oluşturduktan sonra Fransızları yendiğini söylemektedir. Bu örneği ile din üzerinden değil kavim üzerinden birleşmeye işaret etmektedir. Lakin, bu yaptığının kavmiyyet olduğunun farkında değildir.YOBAZA DA KARŞISıkı bir dindar olmasına karşın, o sıralardaki gerici zihniyeti de şiddetle eleştiriyor Mehmet Akif:“Çalış!” dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun,Onun hesabına birçok hurafe uydurdun!Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup araya,Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!(…)Silâhı kullanan Allah, hududu bekliyen O;Levazımın bitivermiş, değil mi? Ekliyen O!Çekip kumandası altında ordu ordu melek,Senin hesabına küffarı hâk-sâr (yerlebir) edecek!(…)Demek ki her şeyin Allah. Yanaşman, ırgadın O:Çoluk çocuk O’na aid, lalan, bacın, dadın O;Vekil-i harcın O; kâhyan, müdir-i veznen O;Alış seninse de, mesul olan verişten O;Denizde cenk olacakmış! Gemin O, kaptanın O;Ya ordu lâzım imiş. Askerin, kumandanın O;(…)Huda’yı kendine kul yaptı, kendi oldu Huda;Utanmadan da “tevekkül” diyor bu cürete ha?”KANUN GÜCÜ İSTİYORBugün Başbakan devletin yargı gücü ile kavga eder bir görüntü veriyor. Halbuki Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında en fazla istenilen şey, kanun gücü idi. Bu yönü ile de Mehmet Akif, Başbakan Erdoğan’dan farklı düşünüyor ve sanki Sayın Başbakan’a sesleniyor:Bize, ¬SIM, ne şunun yumruğu lâzım, ne bunun;Birinin pençesi ister yalnız, kanunun.Ver bütün kudreti kanuna ki vahdet (birlik) yürüsün.Yoksa millet değil, ancak dağınık bir sürüsün!…Memleket zaten, ayol, baksana; allak bullak,Sen de hissinle yürürsen batırırsın mutlak.Ya kuzum, zaptiye rûhiyle hükûmet süreninYeri altındadır, üstünde değildir kürenin!MEHMET AKİF KİMDİR?1878 yılında İstanbul’da doğan Mehmet Akif, Halkalı Baytar Mektebi’ni bitirmiş ve şiire oldukça geç başlamış birisidir. Osmanlı Devleti’nin çöküş döneminde yaşayan Akif, kurtuluş için İslam birliği (vahdet) fikrini savunan kesimdendi. Dürüst, koyu dindar bir insandı. Osmanlı devrinin son zamanlarını ve o dönemin insanlarını şiddetle eleştirmektedir. Şiirlerini ders vermek, insanları eğitmek için yazmıştır. Konuşma dilini şiire ustalıkla uygulayan bir ozandır.Mehmet Akif, İstiklal Savaşı’nın başlaması üzerine, umudunu kestiği İstanbul’dan ayrılarak 1920 Nisan’ın sonlarında Ankara’ya gelmiştir. Burada Mustafa Kemal tarafından gayet iyi karşılanmıştır. O sıralarda, Ankara’da toplanan Meclis’e karşı Anadolu’nun her tarafında isyanlar ortaya çıkıyordu. Halife-padişah yandaşlarının bu isyanlarını bastırmada Mustafa Kemal Paşa, Mehmet Akif’in halka verdiği öğütlerden yararlanmıştır. Mehmet Akif Burdur’dan ve Biga’dan milletvekili de seçilmiştir. Ankara’da İstiklal Marşı’nı yazmış, kazandığı 500 liralık ödülü de orduya bağışlamıştır. Bu alicenaplığı ve fedakar hali ile de günümüzün devlet yöneticileri ile taban tabana zıt bir kişiliktir.Atatürk, onun bilgisine saygı duyduğu için Kuran’ın Türkçe’ye çevrilmesi işini de ondan istemişti. Kendisi 1925’ten itibaren Mısır’a yerleşince bu çeviri Türkiye’ye gelememiş, sonra da son Osmanlı Şeyhülislamı hain Mustafa Sabri’nin Mısır’daki oğlu, bu çeviriyi yaktırmıştır.Mehmet Akif, Atatürk devrimlerini hoş karşılamamışsa da devletine bağlı bir insan olarak kalmıştır.HAYATINDA DÖNÜM NOKTASIMehmet Akif Ersoy, koyu dindar bir insandı. İslam dininde yenileşmeye kalkışanları da şiddetle eleştiriyordu. Cemalettin Efgani ve Muhammed Abduh’dan alıntılar yapmasına karşılık, değişime direnen bir ruh hali vardı. Buna rağmen İstanbul’un Batılı sömürgeciler tarafından işgal edilmesi onda derdin bir çatışma yarattı ve hayatının da akışını değiştirdi. Akif, çok bağlı bulunduğu hilafet merkezini terk ederek yanına 10 yaşındaki oğlunu da almış, Ankara’ya Kuvayı Milliyecilerin yanına gitmişti. Bu ilişki 1925 yılına kadar sürecektir.
1icik tam bağımsız ve laaik kuzey kore demoğraatik halk cumhuriyyasının vede sapından deliğine ulusalakçığıyla gurur duyan, başta ölümsüz ulu lider kim yoldaşım olmak üzere, bütün kuzey koreli yoldaşlarımın cumhuriyet bayramı kutlu vede mutlu ossun. çok yaşa kimilizm ve kimilist embesiller.geç olsun güç olmasın netekim.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
Bağımsız olmayalım, topraklarımızın her tarafına daha da abd üssü açalım, milli güvenliğimizi cia emanet edelim, yetmedi abd nin bir eyaleti olalım ha? Yemezler dostum yemezler, yiyeninde ta ….
Bağımsızlıkla ilgili bu problemi bir anlasam. Bağımlı mı olalım arkadaş?
gerçeği çarpıtarak savunma mekanizması güzeldir, anlatılmak isteneni değil nasıl anladığını öne çıkartarak kendini kandırma kapasitesini harekete geçirip mevzuyu anladığın yönden eleştirip, çekiştirmek daha kolay hale gelir. daha önce ördeklerine çok şahit olduğum içün üzerinde durmuyorum. nevzat hoca ayrıntısıyla anlatmış nassı ossa.tam bağımsızlıktan dem vurup caanım türkiyamın nazlı kızlar gibi her daim tehlikede olup kurtarılmayı beklemesi önceleri solun tekelindeydi, memleketi burjuva kemalden kurtarmak! isteyen terörist sol bu idealini “tam bağımsızlık” lafıyla gösterirdi. köprülerin altından çook nehirler, 12 eylüller aktı, sıra ulusalcılara geldi, onlar bugün memleketin olası bir iran gibi olması! tehdidine karşı “tam bağımsızlık” istiyorlar. lakin tam olarak beceremediler, tam terör aşamasına geçip “tam bağımsızlık” içün suikast, cinayet, içsavaş, soykırım dahil her yolu deneyecekken yakayı ele verdiler, artık başka bahara diyelim.peki beceripte memleketin yönetimini ele geçirselerdi ne olacaktı, kuzey kordeki yönetimden farklı bişeymi yapacaklardı? bütün dünya bize düşman olduğu içün her türlü ilişkiyi kes, sınırları kapa, israf olmasın deyu her türlü tüketimi minimuma indir, halkı daha eşitlerin rahat yaşaması içün köle gibi aç karnına çalıştır, vb…bütün totaliter ve otoriter ideolojiler birbirine benzer, bu sefer beceremediler lakin bir sonraki denemelerinde olurda yönetimi ellerine alırlarsa ortaya koyacakları eser kuzey kore örneğinden başka bişi olmaz. yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.
:)”terörist sol”,”suikast”,”cinayet”,”içsavaş”,”soykırım”,”bu sefer beceremediler”,”hoca”,”iran olmasın”,”bütün dünya bize düşman olduğu içün her türlü ilişkiyi kes”,”sınırları kapa”şimdi bu gevelemelere birer karşılık bulalım.”kanlı pazar”,”kanlı pazar”,”kanlı pazar”,”kanlı pazar”,”kanlı pazar”,”şeriat – ılımlı islam”,(alta şeriat, üste ve sermayeye ılımlı islam)”mehmet şevket eygi”,”olmadı malezya olalım!”,(yabancıya ve sermayeye laf yok, ümmet şeriatça yönetilir)”k.ırak’ı besleyelim!, kktc’yi verelim!”,”ermenistana kapıları açalım! – soykırım vardır diyelim!”————-ben kimseden “bütün dünya bize düşman, o yüzden herkese kapılarımızı kapatalım” diye birşey duymadım. bu tür bir savunma bütün ipleri başkalarının ellerine vermeyi doğru gösterecekse devam edin…kore’ye giden askerlerimizi de unutmayalım. ne için gitmişlerdi…
Laikçilerin- “Tam bağımsızlık” laflarının altında “Tam Diktatörlük” hırıltıları vardır… (Ülkücüler de bunların gazına gelir mütemadiyen.)
Atatürk’e bazen beton kemal, bazen burjuva kemal diye saldırmak zaman zaman moda olur. O dönemlerden birini yaşıyoruz gene.
Karşısındakini niyet okumakla suçlayanlar süper niyet okur hale gelmişler.Büyük gelişme…
Arkadaş ben senle zaten boşyere tartışmışım…Bu ayzının sahibi olan bi adala zaten çk fazla tartışmanın gereği yok…Sen böyle islami-faşist bir yapı ile 2. cumhuriyetçilik arasında git, düşüncelerinin üzerine de bir mandacılık kreması ekleyiver.Valla senin için tadından yenmez o pqastayı bizler sana yedirtmeyiz kusura kalmayasın…
bi kerede kendi ağzınızla yakalanmayın be yaw:) bugüne kadar pastaları yediniz, kimseye yedirmediniz, aynen devamını istiyosunuz ha!kuzey koredeki diktatörden daha kuvvetlisini çıkartmazsanız havanızı alırsınız, şu aralar bol miktarda aldığınız gibi.
Pastayı yiyenler hep islamcı burjuva, fettoş çetesi ve partizanları ne pastaymış be doymadılar daha da istiyorlar…
iste sorunda bu ,olaylara 1800 lerin mantıgıyla yaklasıyoruz, oysa artık kuresellesme denen bir olgu var,artık sermayenin vatanı yok,ABDdeki sirketlerin onemli kısmının arap ortakları vardır,ama so what
🙂 1800’lerde de sermayenin vatanı yoktu… küreselleşme denen olgu o zamanlar çıktı zaten.küreselleşme dün birileri tarafından hadi küreselleşelim de neşemizi bulalım diye çıkmadı.-kafanızım basmadığı şey bu. sen sanıyorsunki küreselleşme kot pantalon gibi yeni bir akım ve herkes mutlu mesut küreselleşiyor… küresel ısınmanın da bunun nimetlerinden sayanlarda vardır eminim! (başında küresel varya)-küreselleşme, evrenselleşme değildir.-daha iyi anlamak için şu yazıyı okuyunuz; Yeni Dünya Düzeni ve “Küreselleşme”
1icik tam bağımsız ve laaik kuzey kore demoğraatik halk cumhuriyyasının vede sapından deliğine ulusalakçığıyla gurur duyan, başta ölümsüz ulu lider kim yoldaşım olmak üzere, bütün kuzey koreli yoldaşlarımın cumhuriyet bayramı kutlu vede mutlu ossun. çok yaşa kimilizm ve kimilist embesiller.geç olsun güç olmasın netekim.