Yaşam; sinemada film seyretmek gibi.
Bir heyecan giriyorsun filme, sıkılacağını düşünmeden. Sıkılsan da çıkmak istemiyorsun, ya sonu güzelse diye, daha sonra güzelleşirse diye. Madem geldim izleyeyim diye devam ediyorsun bazen, ya da çok heyecan verici oluyor hiç bitsin istemiyorsun. Bir umutla bitmesini ya da bitmemesini bekliyorsun, kimi zaman alışıyorsun sıkıntıya, kimi zaman yoruluyorsun beynini daha fazla yormaya.
Küçük aralar veriliyor, tatil dedikleri olsa gerek.
Her filmin bir sahnesi gibi geçiyor zaman, yaşam bittiğinde sinemadan çıkıldığında ki gibi kahramanı olunacak mı filmin.
Yaşam da sinema gibi karanlık içinde hoş vakit geçirmeye benziyor, bir türlü terk etmeye cesaret edilemeyen, sıkıldığında vaz geçilemeyen.
yorumlar
komlex cinemalar bu bakımdan iyi oldu, örneğin ankara’da migros’ta bilet aldığın filmden film bitmeden çıktığında diğer salonlardaki filmlere girmene izin veriyolar. bi an için kendini kosinski sanabiliyor insan bu durumda, bilet almadığı filmi, başkasının filmini izlemiş olmak bakımından.
yazıyla ilk ahkamı yazan arkadaşın pek uyuştuğunu söyleyemiycem
iyi uymuş. Hatta güzel olmuş.
güzel bi yazı..benim hoşuma gitti…
Yaşam da sinema gibi karanlık içinde hoş vakit geçirmeye benziyor, bir türlü terk etmeye cesaret edilemeyen, sıkıldığında vaz geçilemeyen.
özellikle bu parağraf çok hoşuma gitti…
boğuluyorum mesela kocaman şehir edasındaki ankarada..
bırakamam ama…
beni tutan çok güçlü bir kuvvet var…