Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı şmidye kadar yayınladıkları en programlı genelge ile itlafa dort elle sarılıyor. Lutfen haberi ve de altındaki fax kampanyasını okuyun ve lutfen siz de katılın.
Başka fikirleri olan varsa lütfen onlar da ya da sokakkopekleri.net’de soylesin tartışalım ve bir an önce bir şseyler yapalım.
HABER: (ZAMAN- 12-05-2002)
Devlet sahipsiz köpekleri iğneyle ‘uyutacak’
Yılda 100 bin kuduz şüpheli ısırık vakası yaşanınca Sağlık ve İçişleri bakanlıkları, sokak köpeklerinin barınma merkezlerinde toplanmasını ve ‘uyutulmasını’ istedi. Veterinerlere göre ‘uyutma’, zehirli iğneyle öldürmek demek.
Gelişmiş ülkeler sokak hayvanları sorununu ‘aşılat–kısırlaştır–yerine bırak’ yöntemiyle çözerken, Türkiye, çare olarak ‘itlaf’ı seçti. Sağlık Bakanlığı’nın yazısı ile harekete geçen İçişleri Bakanlığı, kedi ve köpeklerin barınma merkezlerinde toplanmasını, bir süre sonra da sahiplenilmeyen hayvanların ‘uyutulmasını’ istedi. Veterinerlere göre ‘uyutmak’, zehirli iğneyle öldürülmek anlamına geliyor.
Türkiye’de yılda yaklaşık 100 bin kuduz şüpheli ısırık vakası yaşandığı belirtilen Sağlık Bakanlığı’nın yazısında bu olayların yüzde 80’ine sahipsiz sokak köpeklerinin sebep olduğuna dikkat çekildi. Resmi yazıda, ‘Kuduz şüpheli ısırık vakaları nedeniyle sadece insanlara uygulanan kuduz aşısının ülkemize maliyeti 2001 yılı itibarıyla 16 trilyon Türk Lirası civarındadır.’ denildi. Bu çarpıcı tablo üzerine harekete geçen İçişleri Bakanlığı, 81 ilin valilerine gönderdiği yazıda, kararın belediyelere de duyurulmasını istedi.
Sağlık Bakanlığı 20 Şubat 2002’de İçişleri Bakanlığı’na bir yazı göndererek, Türkiye Milli Zoonoz Komitesi Kuduz Hastalığı Alt Çalışma Grubu’nun hazırladığı ‘Kuduzla Mücadele Programı’nın belediyelerce uygulanmasını istedi. İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı’nın ilgili yazısını kaynak göstererek 7 Mart 2002’de 81 ilin valiliğine, belediyelere duyurulmasını isteyerek ‘Kuduzla Mücadele Programı’nı gönderdi. Söz konusu programda kedi ve köpeklerin sokaklardan barınma merkezlerine toplanması, bir süre sonra da uyutulması öngörülüyor. ‘Toplanan hayvanların barındırılması ve sahiplendirilmesi’ bölümünde şu ifadeler yer alıyor: “Ekiplerce toplanan sahipsiz kedi ve köpeklerin vakıf ve derneklerin bakım merkezlerine veya belediyelerin toplama merkezlerine götürülerek burada belli bir süre bakımları sağlanmalı veya bu süre içerisinde sahiplendirilmeli; eğer bu olmuyorsa bir müddet sonra uyutulmalıdır.”
İstanbul Veteriner Odası Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, ‘uyutma’nın hayvanın acı çektirmeden iğne ile öldürülmesi anlamına geldiğini söyledi. Yeşildere, sokak hayvanları problemini çözen tüm Batılı ülkelerde hayvanların aşılatıp, kısırlaştırılıp, derisinin altına cip takılarak ortamına bırakıldığını ifade etti.
Öldürmek çözüm değil
Programda “uyutma” adı altında itlaf işleminin nasıl yapılacağı şöyle tarif edildi: “Sokakta dolaşan kedi ve köpekler kesinlikle sokak aralarında insanların gözü önünde öldürülmemeli, hayvanlar yakalandıktan sonra bakım merkezlerinde sahiplendirme amacıyla bakılmalı, eğer sahiplendirilemiyorsa bir müddet sonra uyutulmalıdır.”
Evsiz Hayvanlar Derneği Başkanı Lale Halimoğlu, yaşatma yerine imha etmeyi seçerek doğanın en temel yasasının ihlal edildiğini belirterek, itlaf etmenin bugüne kadar çözüm olmadığını dile getirdi.
Sessiz itlaf sürüyor
İskenderun’da balıkçılık yapan Hasan Tekin, her gece İskenderun Belediyesi ekiplerinin zehirli iğnelerle yüzlerce köpeği öldürdüklerini ileri sürdü. Tekin, sabahları erken saatlerde balığa çıkarken çöp kamyonlarını köpek ölüsü toplarken gördüğünü söyledi.
Hayvansever Sina Karadağ, İstanbul Kemerburgaz’da geçtiğimiz günlerde büyük bir itlaf yapıldığını, kendisinin ölü hayvanların fotoğrafını çektiğini ifade etti.
Hayvansever Macide Demirsöz, Tuzla Hayvan Barınağı’nda 30 civarında köpeğin itlaf edildiğini dile getirdi. Kendisine, ‘Kafesin kapısı açık bırakıldığı için köpekler kaçtı.’ şeklinde bir açıklama yapıldığını belirten Demirsöz, buna inanmadığını kaydetti. Çevre ve Sokak Hayvanları Derneği Başkanı Fatma Balkanlı, bakanlıktan gelen yazının hızlı bir hayvan itlafına yol açacağını kaydetti. Balkanlı, önümüzdeki hafta Ankara’da görüşmeler yapacaklarını açıkladı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner Müdürü Hüner Öztürk, İçişleri Bakanlığı’nın gönderdiği yazının kendilerine ulaşmadığını ifade etti. Öztürk, sokak hayvanlarını barınma merkezlerinde aşılatıp, kısırlaştırdıktan sonra sahip çıkan olmazsa alındığı bölgeye geri bıraktıklarını belirtti.
Gürhan Savgı / İstanbul
FAX KAMPANYA METNI VE DE GEREKLI FAX NOLARI
Gelişmiş ve çağdaş ülkeler sokak hayvanları sorununu Aşılat-Kısırlaştır-Yerine Bırak yöntemiyle çözerken Sağlık Bakanlığı 20-02-2002 tarihli genelgesiyle kendilerince tek çözüm olan itlafı seçti.
Bu genelgeye göre sokaklardan toplanıp, barındırma merkezine gönderilecek kedi ve köpekler sahiplendirilmediği taktirde UYUTULACAKLAR.
Uyutulmanın anlamı ise itlaftır, cinayettir.
Böyle bir uygulamanın sonucunda kısırlaştırma ve aşılama kampanyaları neden!! Bu ikiyüzlü davranışlarla, hayvanseverler mi kandırılıyor??? Turizmin hareketlenmeye başladığı bu günledre böyle bir genelgenin yurt dışındaki sivil toplum kuruluşlarının eline geçmesi hem turizm hem de ülkemiz açısından iyi sonuçlar getirmeyeceği kanısındayız.
Biz aşagıda imzası bulunanlar derhal bu genelgenin geri çekilmesini istiyoruz ve ülkemize yaraşır çözümler üretmek üzere ilgili Bakanlıklar göreve davet ediyoruz.
AD SOYAD MESLEK İMZA
sn.Başbakan Bülent ECEVİT fax: 0312 417 04 76
sn. Rahşan ECEVİT fax: 0312 221 34 74 / 0312 212 41 88
sn.Tarım Bakanı fax: 0312 417 71 68
Sn.Sağlık Bakanı fax: 0312 431 48 79
Sn.Devlet BAHÇELİ fax: 0312 419 68 26
Sn. İçişleri Bakanı fax: 0312 418 17 95
yorumlar
.. yapılacak işlemi destekliyorum sonuna kadar. Bizim burada (kampüste) denendi o ‘aşılat–kısırlaştır–yerine bırak’ dediğiniz çağdaş(!) yontem. Hiç de çağdaş değil yani. Bi kere kısırlaştırılan köpek daha da azgın oluyor. Belki aşılanınca mikrobik olarak zararsız hale gelebiliyorlar ama, birer psikopat halini alıyorlar.. Ne yani, ben kuduz olmadığı için kulağı küpeli bir köpeğin içim rahat bir şekilde bana saldırmasına veya rahatsız etmesine izin mi vereyim?!!
Çok basit, düz & klasik bir mantık belki ama, bu memlekette bir sürü insan açlıktan ve sokakta yaşamaktan ölüyor. Onlar için bir standart oluşturulabilmiş değil, bir de sokak hayvanlarıyla mı uğraşılacak?!
Olay, kedi ve köpeklerin barınma merkezlerinde toplanması, bir süre sonra da sahiplenilmeyen hayvanların uyutulması şeklinde yapılacaksa, en medeni yolu da bu zaten…
1- kısırlaştırılan köpeğin daha azgın olduğu düpedüz yanlış bilgi.
2- hayvansever yanınıza konuşamıyoruz bari mantıklı tarafınıza konuşalım:
çok basit, düz, klasik mantık dediğin şey gayet mantıksız. bu itlaf bedava yapılmıyor. ve bu kuduz aşıları da bedava gelmiyor. oysa bütün bunlara bir yılda harcanan parayla 10 yılda ve düzgün çalışarak bu mesele çözülebilir.
3- itlaf hiç bir zaman yeterli de olmuyor ayrıca. habitat zamanı öldürülen yüzbinlerce köpeğin yerleri kaç senede doldu?
köpeklerin saldırgan oldukları gerçek degildir,.. onlar da diğerleri gibi “gel oglum” dediginde gelir,.. başını okşadıgında kuyruk sallar,.. bu sana, sadece birkaç damla pürel’e mal olur,.. hem belki bu durumda içinde bir parça hayvan sevgisi oldugunu farkedersin ve fikrin biraz değişir,..
Benim gördüklerim ve yaşadıklarım ve çevremde yaşananlar bana yeter.. Sebepsiz yere bir grup köpek sizin arkadaşlarınızdan birini sıkıştırıp ısırmamış ve arkadaşınız bu iş yüzünden kaç defa aşı olmak zorunda kalmamış olabilir, ama bu olmayacağını da göstermez.
Kısırlaştırılmış köpek azgındır iddiamı koruyorum.
Bir kere elimi ısırttırıp kuduz aşısı olmak zorunda kaldım. 2-3 kere kovalandım. Bir kere de gözümün önünde bir kızın bacağı ısırıldı. Bütün bunları yapanlar “dingolaşmış” köpeklerdi; insanların pek uğramadığı bir arazide kendi kendilerine yaşayan bir “it sürüsü”. Okşanmak veya tekme yemek nedir bilmedikleri için vahşi yetişmişler, ve haliyle insanlara saldırıyorlar (evet, nedensiz yere).
Ama bu bütün sokak köpeklerinden nefret etmemi gerektirmiyor!
Manyağın biri birine saldırıp bıçakladığı için tüm insanları toplayıp zehirlemek mi gerekiyor??? 🙂
Sokaklarda, insanların arasında yaşayan köpekler durduk yerde kimseye saldırmazlar… Saldıran köpek ya kuduzdur, ya da başka bir insan tarafından kışkırtılmıştır.
“Rahatsızlık” dediniz nedir peki? Bir köpeğin size havlaması mı? HAVLAYAN KÖPEK ISIRMAZ. Isırılmış biri olarak bunun doğru olduğunu söyleyebilirim. Havlayan köpek genelde korktuğu veya heyecanlandığı için havlar. “Hav hav seni ısırıcam hav hav hav” yoktur yani… 🙂
Sokak köpekleri zaman zaman bize havlıyor diye hepsini zehirleyelim mi yani?
Çocuk doğur, 3 yaşında kağıt mendil satmaya sokağa çıkar, biraz daha büyüyünce de at, sokakta büyüsün. Yankesici, tinerci olsun. Sonra gitsin suç işlesin. Bütün insanları zehirleyelim bari.
coldfire soyle demişşin:
“Çok basit, düz & klasik bir mantık belki ama, bu memlekette bir sürü insan açlıktan ve sokakta yaşamaktan ölüyor. Onlar için bir standart oluşturulabilmiş değil, bir de sokak hayvanlarıyla mı uğraşılacak”
ben de şunu sormak istiyorum. Neden biri ya da otekisi? boyle bir ekonomi var mı? yani mesela hayvanlarla ilgilenilmemesinin sebebi bu ulkede insanlarla ilgilenilmesi mi? yani boyle bir oncelik sırası var da uygulanıyor mu? yoksa sebep hicbirseyle dogru durust ilgilenilmemesi mi? ve eger bu ikincisiyse bunun caresi soyle basit bir sey olabilir mi: sen bir yerinden tut ben bir yerinden. neden birbirimizi baltalayalim ki. sen bir seyle ilgilen – mesela aclıkla- ben baska seyle. biri bir digerinden onemli oldugu icin degil. neye gucumuz yetiyorsa, ne ruyamiza giriyorsa, ne karnimizi agritiyorsa ne dersin? yeter ki dogru durust ilgilenelim ve boyle ‘bu dururken şu olur mu’ larla boyle tartısmalarla birbirimizi baltalamalarla devam etmeyelim.
meme nedir kisminda anlatilanlar bir fikir verebilir tabi.
“Çok basit, düz & klasik bir mantık belki ama, bu memlekette bir sürü insan açlıktan ve sokakta yaşamaktan ölüyor. Onlar için bir standart oluşturulabilmiş değil, bir de sokak hayvanlarıyla mı uğraşılacak”
duz mantik ama tabi ugrasmaz adam. para olsa gene ugrasmaz neden harcasin parasini oraya kendine harciycak tabi. ancak belli bir refaha gelicek cani sIkILacak ne yapicam diye soracak o zaman belki ugrasicak. hayvanlari yemekte ayni sey et yememekte oyle o otun bitkini yasama hakki yokmu kendini savunamayan olmelimi “besin mi olmali ?” yada kopekleri toplayip pisirsek yesek olmazmi yani ? yinemi kampanya baslatilacak ? o zaman inekleri yemek hakki nerden doguyor ? yada patatesleri ? tabi konu aslinda bu degil “yazik abi hayvanlara” dusuncesi bende katiliyorum oldurulmesin diyorum ama uzerinde dusunmemizi gerektiricek cok daha fazla sey var hatirlatmak istedim.
..bir bakıma aslında. “hicbirseyle dogru durust ilgilenilmemesi” meselemiz. Ama, eğer bir yerden başlamak gerekiyorsa, onceliğin insana verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Ha diğer konuda da haklısınız aslında, 2si aynı anda halledilemez mi bu sorunun? Yada sorunların? Bilmem, bence bu devlet yapısı içinde olmaz. Yani bir çocuğu okşamak için ona doğru eğilen devlet amcam, sırtındaki ceketin yırtıldığını farketmekten ve bunu düzeltmekten aciz durumda, ne diyebilirimki daha?!
Bu tür sorunlar sivil toplum kuruluşlarına havale edilebilir belki.. Sivil toplum kuruluşlarının yaptığı da yeterli olmaz ise (ki oyle gibi) eğer, sokakta dolaşırken bi suçlunun polisten korktuğu gibi tedirgin dolaşmaya devam edeceksek eğer, Yoksa devlet bu işi kökten çözer. 🙂 Ve çözsün derim.
Sen ve senin gibi düşünen insanlar olduğu için bu devlet kendisinde bu meşruluğu buluyor maalesef. Sadece bu konuda değil hemen hemen bütün konularda. Elimizden birşey geliyor ya da gelmiyor olabilir lakin hiç olmazsa düşüncelerimiz aydınlık olamaz mı?
ayrıca, devlet bu işi kökünden nah çözer.
.. gülümsüyorum. 🙂
Devlet sizin görüşünüze göre, ne ceketteki hasarı farkedebilir, ne de çocuğa şefkat gösterebilir.. Bu durumda, ya o dar ceketi değiştireceğiz yada içindekini… Hadi bakalım!..
Re:darkcrow
Devlet ben ve benim gibiler yüzünden bu meşruluğa sahip değildir. Yüzyıllardan beri gelmiş törelere uygun olarak en üst makamdır ve mevcudiyeti ve muktediriyatı [bu kelimeler doğrudur umarım 🙂 ] kendinden gelmektedir..
ya, arkadaşım. ceket filan, bu benzetmelerle uğraşacak halim yok artık. devlet bu köpekleri tamamen katletmeyi kaç kere denedi. milyonlarca köpeği zaten öldürdü. bir işe yarıyora benziyor mu?
http://168.144.47.166/katliamdursun/