Senden önce boştum, aylak ve avareydim, ser-seri idim…

Meraksız değildim, ancak sevgi nedir bilmiyordum…

Sende müşahhas, etine-kemiğine bürünmüş olarak görünce sevgiyi,

aldım onu ,benimsedim, kucakladım…

İlk görmeme rağmen tanıyıvermiştim çünkü..

Daha önce hiç tanımadığın, görmediğin, bilmediğin ama hep hayalini kurmaya çalıştığın, hayalindekine ebnzemese de birgün karşılaştığında “İşte bu” diye teredütsüzce haykırdığın türden bir şeydi bu…

Ona sarılmış ve onda öylesine kaybetmiştim ki kendimi; etrafımda olup biten hiç bir şeyi algılayamıyor, seçemiyordum artık…

Hatta o sarıldığım şeyi bile…

O da bana sarılmış, kucaklayışıma karşılık vermişmiydi acaba ?…

Yoksa beklemediği bir olay karşısında dona mı kalmıştı öylece ?…

Veya korku ve endişeden naşi taşkalacı bir heyecanla, düşmanının üzerine atlamasını her an bekleyen ve farkedildiğini anlayınca da ani bir refleksle kaçmaya yeltenen çaresiz bir av gibi, O da hep beklediği ve beklerken ürperip-titrediği o tanıyıp kucaklamam karşısında saklanacak bir yer mi aramıştı nafile ?…

Yoksa tiksinmişmiydi benden?…

Ah bir bilsem!…

-Seni nasıl sevidğimi anlatabildim mi?..

“Seni, veya sende tezahür eden o olguyu, sevgiyi görünce bitti önceki başıboşluğum , kalbiboşluğum, kalmadı avareliğimden eser” diyemiyorum, doğru da olsa; Bunu dersem, çünkü, durumların ve olguların süreksizliği ihtimalini, ve bir olay ve durumun pekala yerini bir başkasına terkederek bitip gidebileceğini kabullenmiş olurum…

Oysa ben sevgimin sürekliliğinden kuşkulanmak istemiyorum….

-Seni hep seveceğimi anlatabildim mi ?…

Seni sevmeden boştu gönlüm, yoktu sevdiğim…

Seni sevince de hep sevdim, her zaman sevdim..

Sevmedim başkasını, değil seni sevdiğim kadar;

Sensizliği sevdiğim veya seni sevmediğim kadar sevdim anack başkasını…

-Başkasını hiç sevmediğimi ve hiçbir zaman sevmeidğimi anlatabildim mi ?…

Ama hayır, aradığım sen değilsin, sevgidir aradığım…

Ancak kendinde saklıyorsan sevgiyi, lütfen söylermisin bana, varmı bir çare, seni aramaktan başka ?..

Ya sevginle gel bana öylece, yada arın ondan, soyutlan; soyut da olsa razıyım, ver onu bana!..

Ya sevginle gel bana öylece, yada arın ondan, soyutlan; ve ver onu bana, soyut da olsa o benim…

İstemem artık seni, seni sen düşün…

——————————————————————————–

Sevgiyi biraz daraltıp tek merkezleştiren bir özellik sergilese de yazı, sevgiyi de-sentrilize etmeli insan yinede… İnsan yüreği bütün bir insanlığın ve doğanın ve daha başka şeylerin sevgisini içinde barındırabilecek genişliktedir… dahası var eksiği yok… deneyin… açın yüreklerinizi… yüreğiniz açık olsun, kalbiniz sevgi dolsun, içiniz dostluk taşsın… kin bitsin, nefret son bulsun… her şey güzel olsun… sevgi olsun… dostluk olsun…