Konuya Berlin kelimesiyle girip duvarı atlar ve Berlin Film Festivali‘ne kaynak yaparım. Biliyorsunuz (bilmeyen sipsidir demek istiyorum), söz konusu festivalin Türk halkı için önemi büyük. Geçen sene Duvara Karşı sayesinde Türkiye hesapta pornoyla tanışmış ve bu durumu çok ayıplamıştı.Bu seneki filmimizin adıysa One Day in Europe, bizi ilgilendiren yönüyse filmde Galatasaray ve Deportivo La Coruna‘nın Şampiyonlar Ligi finali oynuyor olması.İçinde çıplak kadın var mı bilmiyorum ama yoksa veya kadın Türk değilse basınımızı çok kasmaz sanıyorum.Neyse, hazır Berlin demişken küçük İstanbul Kreuzberg‘i ve tabii Kreuzberg’de geçen en şahane film olan Kısa ve Acısız‘ı hatırladım, size de hatırlatiyim dedim. Ayrıca Patrick Swayze’nin Dirty Dancing‘in sonunda sarf ettiği efsanevi cümleyi (buralarda kapanış dansını ben yaparım ağalar) biraz değiştirip şöyle demek istiyorum: Bu sene üşendim yazamıcam ama adam gibi ifistanbul blogu yazana bira alcam, kuryeyle yollucam, kısacası “buralarda ifistanbul blogunu ben yazarım agalar” bayrağını devredecek aday arıyorum.
yorumlar
Kitapçığını aldım. Kod 46, Hayali Kahramanlar, Kapsül, Kahrolası, Eğitmenler, Makinist, 9 Şarkı Bahçe, Yüreğimde bir delik, Susuzluk ve izo’ya gitmeyi planlıyorum. Ancak gösterimlerin 2 sinemada olması nedeniyle programın sıkışık olması kötü.
Miyazaki’nin son yapimi da programda. Su anda sadece Fransa ve Uzakdogu’da gosterimdeymis. Yazin ABD’de gosterime girecekmis (disney yetkilileri filmin cocuklara yonelik oldugunu dusunmekteler). Film ulkemize ugramadan dagilabilir.howl’s moving castlehttp://lechateauambulant-lefilm.com/miyazaki hakkinda: http://www.nausicaa.net
efenim filmi seyrettim. !f’de degil kacak kocek kopyalanmis bir kayittan evde seyrettim.miyazaki askin kanunu olmasa da sinemanin kurallarini diyeyim, en azindan alistigimiz haliyle olanlari, yeniden yaziyor.filmin baslamasiyla bir ruya alemine dusmus gibi oluyorsunuz. dogrulariniz, yanlislariniz artik yok. miyazaki usta sizi nereye gotururse oraya gideceksiniz, hooop usta demek akliniza gelmeyecek. mantigin kisa surede istop ettigi giristen sonra detaylara gozunuz takilmaya basliyor. miyazaki usta yine usenmemis ince ince islemis arka plani, yerdeki haliyi, masadaki vazoyu; duvara ayna koymus, goruntuleri tersten bir daha cizmis. bu kadarina gerek yoktu abicim biz seni biliyorsunuz zaten demek geliyor icinizden.monster’s inc. gibi bilgisayar simulasyonlarinda ayni numaralar kirk kere yuzunuze carpilir. tuyun ruzgarda salinimi, denizdeki dalga hareketleri bilgisayarda normal beklenene yakin sekilde simule edilebildigi icin devamli sekilde bu hayvanlarin otomatik araba yikama yerlerindeki donen seylere benzer hareketlerini izleriz. miyazaki adamlarin gorgusuzce yaptiklarini incelikle sunuyor.film ask herseye muktedir midir konusunu isliyor. yine kucuk bir kiz var. kizimiz kotu bir cadinin yaptigi buyuyle yasli bir kadina donusuyor. gencliginin hayrini goremeyen bu kizcagiz, yine gencliginin hayrini goremeyen bir baska buyu kurbaniyla birlikte maceralara atiliyor.
Senin filme bilet tükenmişti gidemedik ancak gidenler mutlu olmuş. Bunun yerine cuma 22 de bir İran filmine gittim. Çıkarken artık Yeşim Ustaoğlu için bütün söylediğim kötü sözleri yerden yalayarak temizlemeye hazırdım. Kadın en azından güzel çekimler çıkarmış Bulutları beklerken’ de20 parmak’ı İranlı Mania ablamız yazmış, yönetmiş, kurgulamış. Bunlar da kesmemiş olmalı ki bir de üstüne kalkmış oynamış. Oyunculuğu dışında iyi denecek hiç birşey bulamadım. Sıkıcı bir kız arkadaşınız bişeyler anlatır ya sizin yaşamadığınız türden sorunlar hakkında. Film çeşitli taşıtlarda cırcır konuşan hırlaşan çiftleri öykülemiş. “Bula bula bu filmi mi buldun leyn” şeklinde dırlanan partnerle de papaz olup filmin conseptine derhal dahil olmayı ihmal etmedik tabi. Mecburi koltuk kardeşliği nedeniyle saat 24 de seçtiğim ikinci filme girdik. Konusunu okumuşum porno falan derhal atlamışım biletlerin üstüne. Çok eminim bitiminde “bak gördün mü ne seçermişim bea” şeklinde partnerin kafasını ütüleyeceğimden. Daha ilk dakikalarda yanımdan sinirli bir soluma geliyor ve böğrüme bir dirsek yiyorum. Hiç bir zaman bundan kötü bişey olamaz demeyeceksin . Olabiliyor ve bu oldu da. Daha nasıl irite etsem diye debelenen adamın Lukas Moodysson olması ne acıdır. O Lucas ki Daima Lilyası ile beni onmiyondokuzyüzseksenüçbinaltıyüzkırkbir kere böğüre böğüre ağlatmış adamdır.(asla kızınızı terketmeyin ey anneler kız çocuklar terkedilmek için yapılmaz. Cehenneme bile yanınızda taşıyınız).Vajina ameliyatlarından ağza kusmaya kadar çeşitli hokkabazlıklarla aslında iyi sayılabilecek hikayesini berbat etmesini anlamlandıramıyorum . Yalnız kitapçıkta filmden ” …aynı zamanda insanı insan yapan şefkat ihtiyacı üzerine de duygu yüklü bir ağıt” diye sözeden arkadaşa şefkat göstermek hatta daha da ileri gidip kişisel porno malzemesi yapmak ihtiyacım var tabi. Seyrettiğim en kötü film bu diyemiyorum. Kötünün kötüsü olacağına imanım tam ve kazayla aldığım birkaç biletim daha var .
Film ABD’de gosterime girmis. Ustanin takipcileri A.O.Scott’un yorumlarini suradan okuyabilirler.miyazaki, howl’s moving castle.