az önce karşıyakada dolaşmış, eve doğru gelirken gayet küçük ve basit bir pet shop gördüm. kapının önünde büyük kafesler vardı.

kafeslerin içinde kediler, köpekler, tavşanlar falan duruyordu öylece. ama kedilerin bulunduğu kafes ilgimi çekti, çünkü ters birşeyler vardı. yaklaşıp bakınca malesef gördüğüm manzara aynen şuydu; 5 tane kedinin pislikten açılmayan gözleri, her türlü dışkı ve bilimum böcekler. kapının önünde uyuz bi kadın oturmuş öyle bakıyor. geçerken yüksek sesle “yazık bu hayvanlara yaa!” dedim. hayvan sevmeyen ama her nedense bir pet shop işletmeyi kendine meslek edinen hatun kişi hemen atıldı tabi! “siz veteriner misiniz?” dedi. hayvanların bu kadar sağlıksız bir ortamda yaşadıklarını anlamak için, veteriner olmak gerekmediğini söyledim. “biz hepsinin aşılarını yaptırdık, özel veteriner tuttuk” falan şeklinde yazmaya başladı. sonra da her nasıl bir hayal gücü varsa, “bunlarla ilgileneceğinize sokaktaki çocuklarla ilgilenin!” dedi. sokaktaki çocukların konuyla ilgisi olmadığını, çünkü kendisinin sokaktaki çocuklardan değil bu hayvanlardan para kazandığını, dolayısıyla bunlara iyi bakmak zorunda olduğunu söyledim. söyledim de noldu? bir kedinin beyninden daha az zekaya sahip hanımefendi anlamamazlıktan geldi falan filan. bu ülkede önce insan hakları yok, önce bunun sağlanması gerekir farkındayım ama, bu hayvanların insanlardan çektiği yeter artık diye düşünüyorum! durduk yere sinirim bozuldu bak şimdi!