Okudugum bir yazidan fazla etkilenmis olmaliyim ki, bir süredir saadet ve matematik arasinda bir iliski arayip duruyorum kafamda…

Belki de bu yüzden, son gunlerde kendimi, neyi iyilestirdigini unutmus bir ilac ya da bir tür maydanoz gibi hissediyorum.

Bir aydir mektup arkadasligi yaptigim birisinin “Rastlantilarin gücü nereden gelir?” sorusuna cevap vermeye kalkismam da bu bitkisel ruh halinin bir kaniti degil mi? Sunlari yazdim cevaben:

bob dylan’in “the answer is blowin’ in the wind” sarkisina nazire, benim rastlanti meselesine cevabim da “the answer is frozen in the momentum” olacak…

Interaktif sessizlik anlaminda, uyumlu bir eylemsizlik ve / veya hareketlerimin ölçülebilir miktari olan momentumun içinde dondurulmus konusma…

Televizyonu pencere sanarak ölen bir yasli adamin saadet illüzyonu belki de bu.

galiba, hayata müdahale kabiliyetinden mütevellit bir matematik problemidir ümit… Haberlesebilmek, hatta birbirimizi görebilmek ümidiyle.

Bir seye isteyerek ve planlayarak dokunmak, onunla yapici iletisim kurmayi tercih etmek demektir, eger sizin de iyi niyetli ama “dilsiz” bir zehirli yilanla akrabaliginiz varsa benim gibi…

Birisini gördügümüzde, kendimizin de görülebilecegini hesaba katariz ya.

Cogu zaman konusmak, bu görme – görülme isleminin sorumlulugunu dile getirme çabasidir gibi geliyor bana.