“Abd’de yürütülen araştırma, romantizmin, beynin uyuşturucu bağımlılığında aktive olan bölgesini harekete geçirdiğinin ortaya koydu. Sevgililerinin fotoğrafları gösterildiği sırada MR’ı çekilen deneklerin beyinlerindeki değişimi fark eden uzmanlar, aşkın uyuşturucu gibi hem haz hem de endişeyi tetiklediğini belirtiyor.”(Milliyet, 15.02.2012) Evet, doğru bir tespite benziyor. Bir yerde de aşkın beyinde çikolata etkisi yaptığı yazıyordu ki sonuçlar örtüşüyor, o deneyde MR çekilmiş miydi bilmiyorum ama çekilmese de fark etmez, olası etki “haz ve endişe” bir yanda mutluluk, diğer yanda kalorinin oluşturduğu endişe, herkes için geçerli değil tabii ki.. Sonuçlar örtüşmesine örtüşüyor, “haz” kısmı da aklıma yatıyor yatmasına da “endişe” derken ne demek istiyorlar tam çözemedim. Neyin endişesi? Bir de aşkın hangi sürecinde çekilmiş bu MR, döneme göre endişeler çeşitlenebilir. Ki kişiye göre de çeşitlenebilir. Ama aşk ve endişe çok da iç içe duygular değil ki.. Aşk çoşku dolu bir duygudur, bazen üzer bazen mutlu eder, kızdırır, küstürür, nefret bile ettirir zaman zaman ama bunlar hep alt duygulardır. Süreklilik göstermezler. Ama endişe aşkın neresinde, derken… “Sevgililerinin fotoğrafları gösterildiği anda” cümlesini gördüm, aynı polisiye kitaplarda dedektifin katili bulduğu anda olduğu gibi.. Bir baktım, gözümün önünde zaten! Sevgilisinin fotoğrafını gösteriyorsunuz tamam da bakalım bunlar hakkaten sevgili mi? Olayda bir üçüncü kişi varsa, ki tahminimce öyle, fotoğrafı gören denek haz duygusuyla beraber endişe de yaşar tabii ki, çok normal! O zaman da bu deney sayılmaz, yani aşk hala endişeden bağımsız, içinde bol miktarda haz, eser miktarda çeşitli duygular bulunduran çikolatamsı bir duygu! Naçizane fikrim tabii ki, endişe duyanlara saygılar…