Tunç Başaran‘ın yönetmenliğini yaptığı dayanışma ve sevginin vurgulandığı film 1940’lı yıllarda İstanbul’da eski bir konakta geçiyor.Bu eski ve harap konağın her odasında farklı bir aile ve farklı bir hikaye yaşamaktadır.2. Dünya Savaşı yıllarında fakir ama kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalışan ve birbirlerine duydukları sevgilerinden başka pek bişeyleri olmayan konak sakinlerinin hikayesini küçük Kemal’in bakış açısıyla izliyoruz.Konak sakinleri yaşamlarını küçük işlerde çalışarak bazen küçük hırsızlıklar yaparak bazen de kumar oynayarak idare ederler.Ancak onlar yine de konağın iyi insanlarıdır Kemal’in gözünde. Çünkü hiçbir zaman fakirin malını çalmazlar.Sadece idare edebilecek,yaşayacak kadar çalarlar.Küçük Kemal ise konağın bahçesindeki kuyuya düşen ışığın hep bir gün hayatlarını değiştirebileceğini inanır.Çıplak ayakları, yırtık gömleği ve ilerde almayı hayal ettiği çizmeleriyle mahallenin açık hava sinemasında çalışarak konağın geçinmesine yardımcı olur.Geri kalan vaktini ise konağın insanlarıyla geçirir.Bir de Kerim dayısı (Rutkay Aziz) vardır.Konak sakinleri içinde bulundukları fakirlikten ancak bu esrarengiz adam sayesinde kurtulabileceklerine inanırlar.Kerim ise türlü numaralar ve üçkağıtlarla kendisine güvenen insanların hayatlarını kurtarmaya çalışan biridir.Sonunda Kerim Dayısı hayatlarını değiştirebilecek bir plan yapar.Ancak Kemal her zaman bir gün çok paraları olsa bile yine bu evde yaşamayı ister.Arada bir TRT 2 de gösterilir bu film.Bu başyapıtı kaçırmamanız dileğiyle.