bildirgec.org

serap aksoy hakkında tüm yazılar

C Blok (1994)

queennothing | 13 November 2009 17:23

1964, Isparta doğumlu yönetmen Zeki Demirkubuz‘un yazıp, yönettiği 1994 çıkışlı drama filmi “C Blok“da Fikret Kuşkan, Serap Aksoy, Selçuk Yöntem, Ülkü Duru ve Zuhal Gencer rol alıyor.

Anlayışlı ve samimi bir adam olan Selim ve sıkılgan ve bunalımlı bir yapıya sahip olan Tülay, evli bir çifttir. Orta yaşlı Tülay, ev işlerini görmesi için para ödediği yardımcı kadının lakayıt tavırlarından hoşlanmamasına karşın, onu kapıcının oğlu Halit ile cinsel ilişkiye girerken görünce, adını koyamadığı hisler içerisine girer.
Kocası Selim’e bir zamanlar duyduğu tutkuyu kaybettiğini farkeden Tülay, kendini kapıcı oğlu Halit’in kaba halini düşünmekten alıkoyamaz ve bunu bir fantezi haline getirir.
Yalnızlığı gerçek anlamda hissetmeye başlayan Tülay, uzun süredir yaşadığını hissettirecek bir heyecan tatmadığının da farkındadır ve bu eksiklik, genç kadının bir takım çılgınlıklar yapmasına sebep olacaktır.

Piano Piano Bacaksız (1990)

AtaKorkut | 15 March 2009 11:15

Tunç Başaran‘ın yönetmenliğini yaptığı dayanışma ve sevginin vurgulandığı film 1940’lı yıllarda İstanbul’da eski bir konakta geçiyor.Bu eski ve harap konağın her odasında farklı bir aile ve farklı bir hikaye yaşamaktadır.2. Dünya Savaşı yıllarında fakir ama kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalışan ve birbirlerine duydukları sevgilerinden başka pek bişeyleri olmayan konak sakinlerinin hikayesini küçük Kemal’in bakış açısıyla izliyoruz.Konak sakinleri yaşamlarını küçük işlerde çalışarak bazen küçük hırsızlıklar yaparak bazen de kumar oynayarak idare ederler.Ancak onlar yine de konağın iyi insanlarıdır Kemal’in gözünde. Çünkü hiçbir zaman fakirin malını çalmazlar.Sadece idare edebilecek,yaşayacak kadar çalarlar.Küçük Kemal ise konağın bahçesindeki kuyuya düşen ışığın hep bir gün hayatlarını değiştirebileceğini inanır.Çıplak ayakları, yırtık gömleği ve ilerde almayı hayal ettiği çizmeleriyle mahallenin açık hava sinemasında çalışarak konağın geçinmesine yardımcı olur.Geri kalan vaktini ise konağın insanlarıyla geçirir.Bir de Kerim dayısı (Rutkay Aziz) vardır.Konak sakinleri içinde bulundukları fakirlikten ancak bu esrarengiz adam sayesinde kurtulabileceklerine inanırlar.Kerim ise türlü numaralar ve üçkağıtlarla kendisine güvenen insanların hayatlarını kurtarmaya çalışan biridir.Sonunda Kerim Dayısı hayatlarını değiştirebilecek bir plan yapar.Ancak Kemal her zaman bir gün çok paraları olsa bile yine bu evde yaşamayı ister.
Arada bir TRT 2 de gösterilir bu film.Bu başyapıtı kaçırmamanız dileğiyle.

Değirmen (Sarıpınar 1914)

| 02 February 2009 15:58

*Dikkat! Uyarı mahiyetinde bir küçük not düşmek isteriz; filmi acaip derecede sevmemizden ötürü, hemen hemen tüm sahnelerine değinen bir yazı hazırlandı, maksat cümle sırrı ifşa ederek filmden soğutmak değil, bu güzel yapıttan haberdar etmektir. Lakin kantarın topuzunu bir kerte kaçırmamıza karşın biz yazarı da bir insan olarak addetmeli ve günahı/sevabı ile değerlendirmelidir…Evet efendim, işte otuziki kısım tekmili birden, Değirmen

Reşat Nuri Güntekin’in kısa romanlarından birisidir aslında Değirmen’imiz,
Değirmen, Reşat Nuri Güntekin’in kısa romanlarından biri. Bir kasabada yaşanan acı tatlı olaylar, kasabanın ileri gelenlerinin ruh dünyası, Sarıpınar’daki depremin açtığı yaralar ile çıkarcı, entrikacı tiplerin acımasız davranışları, ibret verici bir biçimde başarıyla işleniyor. Toplumun gerçekleriyle bir kez daha yüz yüze gelerek irkiliyorsunuz. Çarpıcı bir roman. (Arka Kapak)

(Bu, yazarımızın değirmenden istifade eden tek eseri de değildir, ismini veripte film boyunca göremediğimiz değirmen bir başka eseri Damga‘da
eserin isminde geçmese de satırlar içerisinde daha işlevsel bir halde (aşıkların buluşma noktası olarak) belirir önümüzde.)

Edebiyat dünyasında ve sıklıkla yazın aleminden beslenen 7. Sanatta yer almış diğer değirmenler ile kıyaslandığında filmimiz çok daha mütevazi ve sükuta ramolmuştur. Kaldı ki şu an bile Türk sineması’nın aktif çalışan dev ismi Şener Şen mevzubahis olduğunda, filmografisinde pek ismi zikredilmeyen maalesef son sıralarda gelen bir filmdir.

45. Antalya “Altın Portakal Film Festivali”

queennothing | 12 October 2008 11:32

İlk defa 1964 yılında Antalya’da gerçekleşen “Türkiye’nin Oscar Töreni” olarak nitelendirilen Altın Portakal Film Festivali, bu yıl 45. yaşını kutluyor. Türk sinemasının gelişmesi ve uluslar arası bir mevkiye sahip olması için maddi, manevi destek vermeyi amaç edinen projenin temeli 1950 yılının ortalarına; Aspendos Tiyatrosu’nda düzenlenen konser ve tiyatro gösterimlerine dayanıyor. 1960 yılına kadar her sene düzenlenen etkinlikler, Antalya Belediyesi’ne bağlı görev yapan Dr. Avni Tolunay’ın ‘Belediye Başkanı’ olmasıyla resmileşir ve “Antalya Altın Portakal Film Festivali” adını alır. Adının “Film Festivali” olmasının sebebi, Tolunay’ın sinemaya olan düşkünlüğü ve festivalin ana temasının sinema üzerine kurulu olmasıdır.