bildirgec.org

uçurtmayı vurmasınlar hakkında tüm yazılar

Piano Piano Bacaksız (1990)

AtaKorkut | 15 March 2009 11:15

Tunç Başaran‘ın yönetmenliğini yaptığı dayanışma ve sevginin vurgulandığı film 1940’lı yıllarda İstanbul’da eski bir konakta geçiyor.Bu eski ve harap konağın her odasında farklı bir aile ve farklı bir hikaye yaşamaktadır.2. Dünya Savaşı yıllarında fakir ama kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalışan ve birbirlerine duydukları sevgilerinden başka pek bişeyleri olmayan konak sakinlerinin hikayesini küçük Kemal’in bakış açısıyla izliyoruz.Konak sakinleri yaşamlarını küçük işlerde çalışarak bazen küçük hırsızlıklar yaparak bazen de kumar oynayarak idare ederler.Ancak onlar yine de konağın iyi insanlarıdır Kemal’in gözünde. Çünkü hiçbir zaman fakirin malını çalmazlar.Sadece idare edebilecek,yaşayacak kadar çalarlar.Küçük Kemal ise konağın bahçesindeki kuyuya düşen ışığın hep bir gün hayatlarını değiştirebileceğini inanır.Çıplak ayakları, yırtık gömleği ve ilerde almayı hayal ettiği çizmeleriyle mahallenin açık hava sinemasında çalışarak konağın geçinmesine yardımcı olur.Geri kalan vaktini ise konağın insanlarıyla geçirir.Bir de Kerim dayısı (Rutkay Aziz) vardır.Konak sakinleri içinde bulundukları fakirlikten ancak bu esrarengiz adam sayesinde kurtulabileceklerine inanırlar.Kerim ise türlü numaralar ve üçkağıtlarla kendisine güvenen insanların hayatlarını kurtarmaya çalışan biridir.Sonunda Kerim Dayısı hayatlarını değiştirebilecek bir plan yapar.Ancak Kemal her zaman bir gün çok paraları olsa bile yine bu evde yaşamayı ister.
Arada bir TRT 2 de gösterilir bu film.Bu başyapıtı kaçırmamanız dileğiyle.

Uçurtmayı Vurmasınlar (1989)

heavybear | 16 June 2008 16:07

Daha küçücük bir çocukken tanışmıştı parmaklıklar ardında yaşamayla. Ne çayırlıkları biliyor ne de gökyüzünü iyice görebiliyordu. Annesinin işlediği suçtan mecburen Küçük Barış da mahkum olmuştu. Daha ne olduğunu anlamadan, çocukluğunu yaşayamadan kapalı kapılar arkasına hapsedilmişti. Diğer tüm mahkumlarla konuşsa da İnci Ablası onun en yakın arkadaşıydı. Bilmediği, öğrenmek istediği her şeyi ona sorar öğrenirdi. Birlikte yere çizdikleri uçurtmaları gökyüzünde uçururlardı. Kimi zaman da hayal ettikleri bu uçurtmalar onları özgürlüklerine kavuştururdu. Zaten en nihayetinde Küçük Barış’ın İnci Ablası bir gün özgürlüğüne kavuştuğunda uçurtmasıyla tekrar onu hatırlamaya gelecektir. Hem özgürlüğün hem de umudun sembolü olarak..

roksen lülü vesaire vesaire…

kahramancayirli | 13 April 2008 19:07

roksen lülü ve tunç başaran...
roksen lülü ve tunç başaran…

ben marmaris halıcı ahmet urkay anadolu lisesinde okudum ortaokulu. bizim iki sınıf üstümüzde roksen lülü adlı bir kız vardı. ismi, soyadı ilginç gelirdi bana, bir de oyuncu olmak istiyordu, bu iki sebepten aklımda kalmış. aradan sekiz sene geçti…
bu hafta tunç başaranın yeni filmi “vesaire vesaire” girdi vizyona. başrolünde kim var? roksen lülü. senaryosunu kim yazmış filmin? roksen lülü. geçenlerde hürriyet kelebekte, lülü ile yapılmış tam sayfa röportajı okudum. inanın öyle gurur duydum ki..
türk sinemasındaki yeni işlerinin takipçisi olacağım, genç oyuncunun. ve tabii ilk işim “vesaire vesaire”yi izlemek olacak. rutkay aziz, filmin diğer başrolü. bu arada tunç başaran’ı da mutlaka çok iyi hatırlıyorsunuz: zira “uçurtmayı vurmasınlar”ın yönetmeni kendisi..