Sanayi devriminin ardından hızla gelişmeye başlayan ve günümüzde akıl almaz bir boyutta seyreden makineleşmenin olmazsa olmazı olan ve bugün dünyanın en temel enerji kaynağı haline gelmiş olan petrol, insan hayatına modern anlamda XIX. yüzyılda girdi. Motorlu makinelerin keşfedilmesinden sonra bu makinelerde kullanılan yakıtın petrolden üretilmesi ile değerli madenler sınıfına dâhil olan “siyah altın,” başta güçlü devletler, maceraperest gezginler ve gizli servis ajanları olmak üzere, “köşeyi dönmek isteyen” herkesin rüyalarını süslemeye başladı. Petrollü arazilere hükmeden hükümdarlarla dostluklar kuruldu, arama-tarama imtiyazları alındı. Dağlarda, yamaçlarda, çöllerde, öldürücü sıcakta ve dondurucu soğukta petrol arama çalışmaları yapıldı. Petrol kuyuları açıldı, devasa rafineriler kuruldu. Toprakları ucuz fiyata “kapatılan” çiftçilerin arazilerinde açılan petrol kuyularında toprakları satın alınan çiftçiler çalıştırıldı. Vaatler yapıldı, sözlerden dönüldü. Yüzlerce, binlerce insan petrol bölgelerinde hayatını kaybetti. Büyük karteller kuruldu, topraklarını vermek istemeyen insanlar kazalara kurban gitti ve petrol imtiyazı vermeyen devletlerde kanlı ihtilaller düzenlendi. Bütün bu hummalı çalışmalar halen aralıksız devam ediyor.Petrol Savaşları1934 yılında, XX. yüzyılın başlarında Latin Amerika, Irak, İran, Orta Asya ve Afrika’da çıkardıkları petrollerle büyük bir ekonomik güç elde eden İngiltere ve Amerika’nın geçtiğimiz yüzyıldaki faaliyetlerini, Rockefeller ve Deterding gibi büyük petrol şirketlerin birbirleri ile ve diğer şirketlerle mücadelelerini konu edinen bir kitap yayınlandı. Antoine Zischka imzasını taşıyan ve yazarın hatıralarından ibaret olan bu kitabın yayınlanmasının üzerinden 73 yıl geçmiş, ancak okuyucu, kitabın satırları üzerinde göz gezdirirken eserin, matbaadan henüz çıkmış olduğu izlenimine kapılıyor. Anlatılan sahneler çok tanıdık, petrolün tükenmekte olduğu ile ilgili spekülasyonlardan tutun da, bir ülkenin petrollerini sömürmek için “oraya demokrasi getirmeye” kadar her şey günümüzle birebir uyuşuyor.Antoine Zischka tarafından kaleme alınmış olan sözünü ettiğimiz kitap, “Petrol Savaşının Kirli Tarihi” başlığını taşıyor. (Yayına Hazırlayan: Fatma Zehra Arslan, Selis Kitaplar, 2007, 192 sayfa, 9 YTL) Petrolün, romatizma ve kanser hastalıkları için ilaç olarak kullanıldığı dönemden, evrensel bir güç haline gelerek kapitalizmin lokomotifi oluşuna kadar geçirdiği evreleri anlatarak başladığı eserinde petrol ile ilgili teknik bilgilerin yanında, petrol kuyularının açılması, üretim ve ayrıştırma aşamasında kullanılan düzenekler, petrol nakliyatının işleyişi ve söz konusu edilen dönemdeki armatörler, petrol yangınları, işçiler, mühendisler, patronlar vb konuları belgesel bir anlatımla işleyerek dönemin petrol piyasasını başarılı bir üslupla gözlerimizin önüne getiren yazar, Irak ve İran petrolleri ile ilgili olarak günümüze ışık olabilecek nitelikle oldukça ayrıntılı bilgiler veriyor. Ayrıca, Musul ve Kerkük petrolleri ile ilgili oldukça şaşırtıcı bilgilerin bulunduğu eserde, Almanların Osmanlı Devleti’nden kopardığı demiryolu imtiyazının dönemin petrol piyasası ile ilgili olduğunu okumak okuyucuyu şaşkınlığa sürüklüyor. 1849 yılında Muğla’da doğan ünlü silah tüccarı Zaharoff’un Türk-Yunan savaşındaki rolü ve Yunanlıların, İngiltere tarafından, Zaharoff’un sağladığı finansman ile İzmir’e çıkarak Türkiye’ye saldırmasının, dönemin petrol kralları tarafından Orta Asya petrollerini ele geçirmek için çevirdikleri bir dolap olduğu yönündeki ilginç bilgiler ise eseri daha da ilgi çekici kılıyor.Antoine Zischka Kimdir?Kitabın 180. sayfasında, eserini, Batum’dan Avonmouth’a petrol taşıyan Hollanda bandıralı sarnıçlı bir gemide yazmaya başladığını kaydeden Antoine Zischka’nın kimliği konusunda bilgi yok. Ağustos 2007’de Selis Kitaplar’dan çıkan eserin Türkçe baskısında Zischka ile ilgili bir bilgi olmadığı gibi, yazar da kendisinden pek söz etmiyor. Merak bu ya, araştırdım. Fakat ne internette ne de başka bir yerde Zischka’nın kim olduğu, ne zaman-nerede doğduğu ya da ne zaman-nerede öldüğü ile ilgili bir bilgiye rastlayamasam da, şu anda tanıtımını yaptığımız “Petrol Savaşının Kirli Tarihi”’nin 1934 tarihli bir eleştirisine rastladım. Kitabın, La Guerre Secrète pour le Pétrole başlıklı Fransızca baskısına yazılmış olan ve A. C. Hearn imzasını taşıyan eleştiri, International Affairs adlı derginin 3 numaralı 13. sayısında yayınlanmış. (Merak edenler için link: http://links.jstor.org/sici?sici=1473-8104%28193405%2F06%2913%3A3%3C428%3ALGSPLP%3E2.0.CO%3B2-5 )Sözünü ettiğim eleştiri metninde Zischka’ya oldukça ağır eleştiriler yönelten Hearn, yazarı temelsiz bilgilerden hareketle değersiz ve yanıltıcı bir kitap kaleme almakla suçluyor. Kitaptaki bilgilerin çoğunun hayal ürünü olduğunu vurgulayan eleştirmen, Antoine Zischka’nın kim olduğunun bilinmediğini ve kitabı muhtemelen takma bir isimle yazdığının altını çiziyor. Oldukça alaycı bir üslupla kaleme alınmış olan eleştiri, yazarımızı yerden yere vurmakla kalmıyor, birtakım örneklerle yazarın “yalancılığını” ortaya koyuyor. Bir örnek olması açısından: mesela, Zichka’nın, uzun yıllar İran topraklarında petrol aradığını ve İran Şah’ından petrol imtiyazı aldığını söylediği Kanadalı mühendis William Knox D’Arcy’nin hiçbir zamana İran’a gitmediği söyleyerek, yazarın adeta bir film senaryosu kaleme aldığını iddia ediyor.Sonuç olarak, Zischka’nın kim olduğunu ve kitabındaki bilgilerin ne derece doğru ya da yanlış olduğunu bilmiyoruz. Fakat yazarın, “önümüzdeki yıllarda, petrolün çok büyük felaketlere neden olacağını, milyonlarca insanın öleceğini ve hatta bir dünya savaşının bile çıkabileceğini –ki kitabın II. Dünya Savaşı’ndan önce yazıldığını hatırlayalım- ve insanların tüm bu felaketlerin önüne geçebilmek için yeni enerji kaynakları bulmaları gerektiğini,” kehanetvârî bir üslupla söylüyor olmasını önemsememiz gerektiğini düşünüyorum.