bence gelmez ; alın seyredin derim ,,, ilkinden farkı rengarenk odalar yerine beyaz odalar var ,ilk filmde açıklanmayan küpün yapıcıları filmin sonunda ortaya çıkıyor ;efektler ve paralel gerçeklikler çok iyi ; hypercube icinde küpten küpe gecislerde paralel evrenler arasinda gecisler yapiyorlar ; burada filmin fotoğrafları var
Cube-1 ‘i ilk izlediğimde sarsıldım. Hayır düşündüğünüz gibi şiddetten, kanlı sahnelerden vs. değil.
İlk aklıma gelen insanoğlu böyle bir filmi neden çevirir ki oldu.
Kimin aklına gelir insanları küplere hapsedip doğramanın filmini yapmak. Böyle bir filme neden ihtyiaç duyulur. Ya da ihtiyaç duyulmadan sırf senaristin + yönetmenin yaratıcı imgeleminin üstünlüğünü göstermek adına mı çekilir böyle filmler?
Her zaman için en çok eleştridiğim (naçizane şahsiyatımın elverdiği bilgi birikimi ölçüsünde)en çok ilahi adaletin tecelli ettiği filmlerin mantalitesine uyus olmuşumdur.
Her ne var ki bu filmde bilakis sevindim.
Ne yapalım bis de insanıs.
Ayrıca bugüne bugün cumartesi günkü Naom Chomsky dinletisini kulaklıksız dinleme ve tamamen anlama şerefine nail olmuş biri olarak şunu derimki;)
“Sonunda, problemin çözümü o kadar zor olmalıydı ki, yalnızca zeka özürlü bilginin hesaplama yeteneği günü kurtarabildi.”
(Aslında bizim bilgin kelimesi savant’ı karşılamıyor)
Ayrıca Bach’tan hiç hazzetmem çağdaşım bile değil:)
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
bence gelmez ; alın seyredin derim ,,, ilkinden farkı rengarenk odalar yerine beyaz odalar var ,ilk filmde açıklanmayan küpün yapıcıları filmin sonunda ortaya çıkıyor ;efektler ve paralel gerçeklikler çok iyi ; hypercube icinde küpten küpe gecislerde paralel evrenler arasinda gecisler yapiyorlar ; burada filmin fotoğrafları var
baba filmdi. orta dünya’da bulunur mu acep…
ya gelmezse çok yazık olur.. “life is a big f*cking cube”..
Cube-1 ‘i ilk izlediğimde sarsıldım. Hayır düşündüğünüz gibi şiddetten, kanlı sahnelerden vs. değil.
İlk aklıma gelen insanoğlu böyle bir filmi neden çevirir ki oldu.
Kimin aklına gelir insanları küplere hapsedip doğramanın filmini yapmak. Böyle bir filme neden ihtyiaç duyulur. Ya da ihtiyaç duyulmadan sırf senaristin + yönetmenin yaratıcı imgeleminin üstünlüğünü göstermek adına mı çekilir böyle filmler?
ikinci filmde bunun gösterilmesi…
uffff. bilmiyorum…filmi güzel yapan etkenlerden biriydi…yani 10 sene sonra bile ben filmi hatırlayarak neydi acaba sorusunu sormak isterdim.
bu arada birinci filmden aklımda en çok kalan şey :
dışarıda ne var acaba sorusuna verilen
“dışarıda olan saf insan aptallığı”
tarzı bir cevaptı. zaten kurtulan tek kişide moron bir insandı.
neden böyle bir tercihde bulundular esas ben bunu bir türlü anlamadım.
yani filmi ben yapsaydım acaba kimi kurtarırdım o küpten diye düşünmeden edemiyorum.
o kurtulan moron değil de saflığı, diğer elemanlar insanın yapısında olan diğer duyguları, küp ise insanı.
Saf olan kurtulur…
2 ncisini seyredemediğim için bir yorum yapamıyorum.
Bir de “keskin sirke (küp)üne zarar” diye bir ataöszü var.
ayrıca “bedava sirke baldan tatlı” derler. fakat, onun küple bir alakası yok.
filmin sonunda kim bunlar filan diyosun , 3.sü çekilir gibi .
moron günahsızdı sanırım ondan onu kurtardılar
“Finally, the resolution of the problem must so hard
that only the computing abilities of an Idiot Savant could save the day/night/purgatory.”
bu filmin matematiğini yapan adamın web sitesindeki uzun yazısından bir cümle.
türkçesi : problem o kadar zormuş ki bunu ancak bir moron çözebilmiş.
ben de böyle bir izlenim edinmiştim. uzun süre merak ettim kübü kimler yaptı diye. demek cevap geliyor.
Ancak idiot çözebilir değil, “computing abilities” çözebiliyor.
Sanki İngilisceden en iyi ben anlarım der gibi oldu ama gerçekten de vurgu idiotta değil o kelimede.
atma demeyelim o zaman. vurgu eksikliği:) az çok aynı anlama geliyor gibi, çok kaçmamış yane.
zaten filmi izlerken de o garip olan şahsın kurtulması bir adalet duygusu veriyor kişiye. bana verdi en azından.
git mozart falan dinle, yada bach falan takıl.
eğer tamı tamına tercüme yaparsak çözmek kelimesi bile yok o cümlede.
bak aynen şöyle :
“sonuçta, problemin yoğunluğu o kadar zordu ki, ancak dahi bir moronun hesaplama yeteneği günü kurtarabilirdi.”
herneyse, sana kızmışım gibi gözüksede, biraz takılayım diye yazdım 🙂
Her zaman için en çok eleştridiğim (naçizane şahsiyatımın elverdiği bilgi birikimi ölçüsünde)en çok ilahi adaletin tecelli ettiği filmlerin mantalitesine uyus olmuşumdur.
Her ne var ki bu filmde bilakis sevindim.
Ne yapalım bis de insanıs.
Ayrıca bugüne bugün cumartesi günkü Naom Chomsky dinletisini kulaklıksız dinleme ve tamamen anlama şerefine nail olmuş biri olarak şunu derimki;)
“Sonunda, problemin çözümü o kadar zor olmalıydı ki, yalnızca zeka özürlü bilginin hesaplama yeteneği günü kurtarabildi.”
(Aslında bizim bilgin kelimesi savant’ı karşılamıyor)
Ayrıca Bach’tan hiç hazzetmem çağdaşım bile değil:)