Haftasonu İsa’nın acıları (5a) filmine gittim. Biletlerin tükenmesi sebebiyle reserved seating uygulamasıyla tanıştım.Amerikadaki sinemalarda koltuklar numarasız. Biletler “first come first served” felsefesiyle satılıyor. Bu sebebten dolayı sinemalarda bizim stat girişlerine benzer görüntüler oluşuyor. Özellikle yeni gösterime girmiş filmlerde salonun önünde vıcık vıcık bir kalabalık oluyor.Benim gibi halk tabakalarıyla yüz göz olmaktan sakınan biriyseniz filme bir ay zaman tanımak en akıllıcası yoksa arkadaşınızla gittiğiniz filmde ayrı ayrı oturmanız işten bile değil.Neyse bu yeni uygulamayla 9 dolarlık sinema ücretine 5 dolar daha eklerseniz deri koltuklarda sizin için ayrılmış en güzel yerden filminizi seyredebiliyorsunuz. Bilinçli olmasa da bu ayrıcalığa sahip oldum. Fena da olmadı. Filmi çok merak ettiğim için halkla bütünleşmeyi göze alarak gitmiş olmama rağmen kaliteli insanlara yapılan bu incelik sayesinde yer bulabildim. Haliyle nerdeyse iki misli fiyatı uşak takımı karşılayamamış. Ah Hah Hah!Halk yığınlarının acınası itiş kakışını seyredip bitmesini bekledikten sonra kapıcı tarafından korunmuş deri tahtıma kuruldum. Amerikada uşaklık dünyasının değişmez haki rengine sahip bir hizmetli patlamış mısır kola patates vs. menüsünü getirerek beni onore etti. Koca salonda parmakla işaret edilerek farkımı belli ettim. Aynı Meloğlumel Gibson’nın Yahudileri parmakla işaret ettiği gibi.Mel’in çevirdiği, dinsel bir mesaj almakta zorlandığım filmi arkamdaki halk yığınlarıyla beraber yirmi sefer oooh! aaah! diyerek seyrettim. Her nekadar bir Müslüman evladı olarak bahsedilen acıların çekilmediğine vakıf olsanız da (nisa 157) sahnelerdeki o şiirsel anlatıma kendinizi kaptırmamanız mümkün değil. Hem Bir ırk karşısında ezilmekten usanmış zihniyetin kendini tutamayarak “siz busunuz!” haykırışına şahitlik etmek hem de 20.yüzyılın ne yüzyılı olacağının simgesi olan bu minenk taşını görmek gerekli diye düşünüyorum.Filmin sinemalara gelmesi Yahudilerin sanıldığı kadar etkili olmadığını, şeytani organizasyonları bulunmadığını ispat etse de, en az onlar kadar etkili olduğuna inandığımız başkalarının filmi Türkiye’ye sokup sokmayacağını daha bilemiyoruz. Film İsa’yı Meryem anayı putlaştırıyor diye düşünülerek engellenebilir.Ne olursa olsun Divx halini engelleyemeyecekler.Seyredin Yahudilerden siz de nefret edin! Gelişime açık olun!
yorumlar
iki kişi konuşmuştu. Ben de dinledim:
” – Belki de Amerikan ekonomisinin temelinde (merkez bankası’nın da dahil) sermayesi bulunan Yahudi lobilerini artık anavatana kaçırtmaktır gayeleri.
– Derler ki bu Yahudi sermayesi yüzyıllardır gittikleri yerleri âbâd eder durur. Önce yüzyıllarca doğuyu, sonra Avrupayı, oradan yeni dünya Amerika’yı…
– Zaten 2 milyon nüfusla uçsuz uzanan ‘vaadedilmiş topraklara’ yayılmak mümkün değil.
– Gel desen de gelmezler.
– En temizi belki de ‘Bize git dediler. İşte gör ey insanlık. Biz aslında kadim tarihler boyunca hakkı yenen, vefa bulmayan bilakis hep cefa gören mazlum ve masum bir halkız’ dedirtmek… (burada benim yorumum. Ulan Yahudi milleti değil mi insanlığın efendisi gören kendini. O zaman ne menem bir halktır hem en mahir hem en ezik?)
– Söylenen göre Yahudi sermayesi yavaş yavaş Amerikadan uzaklaşıyor ve uzak doğuya nüfuz ediyormuş: Çin mesela…
– Biz Müslümanları neden karıştırırlar, yada biz niye karışırız ki? Biz ‘İsa güzel insandır. Musa da öyledir.’ diyoruz. Senin peygamberini öldüren bunlar işte. Onlarla hallet derdini…”
isa’yı da severiz musa’yıda.yahudiye saygı duyarız.bize zararı yoksa.varsa zararı müslümanada cezasını veririz.eğer yahudi müslüman olursa kardeş belleriz.inananlar kardeştir diyor peygamber.ama zalimle dost olmamalı.suçsuzu ezen zalimdir.ve zalimler dostumuz değildir.siz kendini dünyanın efendileri zanndenler kıçımın efendileri.paramız yoksada haysiyetimiz var.
Sanırım Yahudiler Yahudilikle ilgili düşündüklerimi söylemek durumundayım. Kesilen ahkamlarla aynı doğrultuda düşünüyormuşum gibi duruyor.Bence Yahudiler söyledir böyledir diye dedikodu yapan herkes eziktir.Durum nazar etme ne olur çalış seninde olur durumudur.Adamlar çalışarak geliyor şimdi ki konumlarına. Tevratın 1000 yıllık Yahudilik tarihini anlattığını ve Yahudilerin Tevrata olan bağlılıklarını göz önünde bulundurursak geçmişinden ders alan, aynı hataları tekrarlamayan köklü bir geleneğe sahip herkes başarılı olur. Birbirleriyle dayanışma içinde olmakta cabası.Yani sende kafanı saksı gibi dolaştırmaz çalıştırırsan öyle öcüler görmene gerek kalmaz. Bence Yahudileri dert edinenler çok zavallı insanlar.
Derdim Yahudiler değil. Olmasın da… Ama o söz Yahudiler için şöyle törpülenebilir:Nazar etme ne olur. Çal senin de olur.Kazandığın miktar mı haysiyet mi. Yahudiler zenginler ve geleneklerine bağlılar diye mutlak haklı ve doğru görülemezler. Allah bildiği gibi yapsın onları… (Yapmıştır da!)
konu ile ilgim yok ama atlayasımn geldi birden . “contravener” sen ezik kelimesini çok boşa savuruyorsun.Sanki bana sen hep itilip kakılıyormuşsun da kendi ezikliğini başkalarına satmaya çalışıyormuşsun gibi geldi.
konu ile alakan yoksa mesaj at.Neyse ben konuyla ilişkilendirip cevap vereyim.Sence durduk yere, çaresizce, hiçbir geçerli sebeb ve yol gösteremeden Yahudileri suçlamak neyin işaretidir?Ezikliğin işaretidir.Neden ezilmişliktir?Çünkü hayatında kötü giden şeylerin tek suçlusu olarak Yahudileri gösteriyordur. Çalışanların patronlarına duyduğu nefret gibi.Durumu veya kendini düzeltmeye yönelik olmayan hareketleri ancak aciz olduğundan emin olmuş kişiler yapar.Eziklik bu aciziyettir işte.Oradan buradan yazı kopyalamalar, başkalarının laflarını, klişeleri kendi düşünceleri gibi söylemeler, laf edilince de seviyesizce küfredip söyleminin devamını getirmemeler işte bu acizliğin göstergesidir.