Selim’in ikinci gelişinde herseyin daha iyi olacağını söylemişti Turgut. Selim ne zaman gelecek? Gelmiyor. ne yazarsam yazıyım benden daha acıklı seyler yazan insanlar olacak hep. Bu benim daha az acı cektiğimi gösterir. Zaten benim de yazacak gücüm yok artık. Oysaki ben düşüyorum. Acaba hiç arayacak gibi olup vazgeçiyor mudur, farklı davransaydım acaba şimdi birlikte olabilir miydik. Yaprak demişti. 14’ünde sesi için hadım edilen (Farinelli) sopranolar var demişti. Hiç kimsenin öpüşmek istemeyeceği tavşan dudaklılar var demişti. Bu iyi miydi. Tavşan dudaklı olmadığı için duy mutlu mu olmalıydı. Bu perşembe Kuş filmi var, cnbc-e’de. cnbc-e’de olmazsa nasıl gecerdi duy’un hayatında günler. O yapayalnızdı. Herkese söylerdi bunu. Ağlardı. Ama niye kaybedenler yadırgamazdı. Bir çare bulunmalıydı oysaki. Kumsalda ölü bir leylek vardı. Leyleği canlı görmek seyehat demekti ama ölüsü ne demekti. Bilmiyordu. Nasıl dayanılırdı böylesi bir acıya. Anaokulunun demirbaş ayısını kaybetmişti ne de olsa. Heryeri sağlıklıydı ya! ve çevresindekilerden kimse onun gördüklerini göremiyordu, şükretmeliydi buna. Mardin’de bırakmıştı onu, oysaki istanbulda da devam edebilirlerdi .Ne de olsa ikisi de 10dk.lık mesafelerdeydiler birbirlerine. Belki iki dakika önce inmişti metroya, istiklal caddesinde omuzları birbirini yalamıştı daha bundan tanışmadan bir yıl öncesinde. Ya şimdi, tanışmışlardı, bir sıra gecesinde yanyana uzanmışlardı aralarında 50cm. mesafe. Kamp ateşiydi onları birleştiren başka bir yerde. Ne iğrençti ondan “sen çok iyi bir kızsın”ı duymak. Unutmak onu hiçbirsey olmamışken unutmak. birde eline dokunsaydı eli; ne olurdu. şimdi vazgeçti onu aramak için bahaneler üretmekten. Artık sadece düşünür olmuştu. Selim Turgut’tan hiç bahsetmemişti şiirinde. Olric supergirl şarkısındaki beklenilen kız mıydı. Ve duy..