Çok klasik aslında her sene böyle haberlerle karşılaşıyoruz.
Çok klasik aslında her sene böyle haberlerle karşılaşıyoruz.Eminim televizyon kanalları bile her sene aynı buz tutmuş yolları çekeceğine eski görüntüleri kullanıyordur. Ama kar yağmak zorunda mıydı? Soğuk havaya bir diyeceğim yok ama nefret ediyorum kardan. Beyazların arasında en sevdiğim sperm en nefret ettiğim kar. Ben sıcak şeyleri seviyorum. Sahlep gibi
yorumlar
kar güzeldir bence. yiyenler de vardır onu diyorlar.
en sevdiğim sperm mi diyorsun uyku mahmurluğu mu var bende?
hafif tarihinde gezinirken şuna denk gelmişim.
bir de kar yağınca, okular tatil olunca çocuklar sevinir, güzel olur.
küçük masum bir öpücük
beklemekteyim trafik nedeni ile erken işten çıkma kararını.
Lanet zemin karda tutmuyor, dışarı çıkınca kendimi tek başına beyzbol oynayan Charlie Brown gibi hissediyorum…
bu kar olayı gerçekten sadece kardan adamları bi süreliine bahçelere sokaklara diken, çöp torbaları üstünde bebeleri kaydıran (yokuş aşağı)bi aparattır.. başka da bişii diildir.. “ay, ay, düşcem, popom kırılcak” paranoyasının da ana kaynağıdır, çünkü kendileri ööle beyaz kalmaz, pisleşir ve buza dönüşür… sahlep içmesem de evet, sıcak şeyler kesinlikle daa iyi..
ya kar. En azından yağmur gibi çok ıslatmaz insanı. Hele pencereden izlemesi çok zevklidir. O bembeyaz tanelerin gökyüzünde uçuşması harikadır. Kentin o korkunç griliğini bembeyaz görüntüsüyle örter. Aynı zamanda bir sporun doğmasını bile sağlamıştır. Yoksa nasıl yapılabilirdi kayak. Tamam kente yakışmıyor mu diyorsunuz kar? O zaman gidelim buralardan.
saat 17.00 itibari ile eve doğru yolculuk başlayacak, yarım saat de olsa erken çıkmanın heyecanı başka….
karların üzerine ayak izlerini bırakmak, bastırılmış “herşeyin -mümkünse ilk- sahibi olmalıyım” duygusunun en yaygın ifadesi midir?