Kaldırımı adımlıyordum bir vakit.Küçük bir çocuk önümden kendince hızla badi badi koşarak caddeye doğru ilerlerken arkasından annesinin sesi duyuldu “Gitme oğlum, öcü var orda, bak!”. Önce üzerime alınmadım, zaten annesi beni görmemişti. Ama gayet iyi bir öcü olabileceğimi düşününce üzerimde nasıl duracak diye alındım.Bir öcü olarak cesametim gayet yerindeydi.Tipimde ufak bir iki rutuş yaptıktan sonra çıkacağım karanlık reflüsü ile süslü bir ortamda benden çekinmeyecek kimse olamazdı.Öcülerin bilindik seslenmelerini geliştirmeye çalıştım.”Böh”…Daha ürkütücü olmak için biraz uzatıp sesime de lirik bir ürkünçlük katarsam; “Bööö…ğhk”. Bunu hafifçe bir deneyeyim deyip bir mahalle çocuğuna yaklaştım. Şimdiden tedirgin tedirgin bakıyordu. “Böh!” dedim ve çocuk korkuyla zıpladı ama hala kaçmamıştı. “Bööö…ğhk”.Çocuğun ürkmesi azaldı ve yüzüne şaşkınlık yerleşmeye başladı.” Ali Osman böö..ğhk” dedim. Çocuk gülümseyiverdi ve cevap verdi “Böööö..”.İlk denemedeki başarısızlık beni yıldırmadı. Ayna karşısında denemelere koyuldum. Yüzümü şekilden şekile soktum.Sonunda öyle bir şekil yakaladım ki ben bile korktum hani kendimden.Ve böhledim.Oda ne! O yüz şeklim böhlemeyle beraber kayboldu. Ama böhlemem şarttı. Hiç bir korku filmi müziksiz olmazdı.Yine uzun çalışmalarımın birinde iken anneme yakalandım ve kendimi çok aptal hissettim. O son denemem oldu.Gel zaman git zaman arasıra aklıma gelsede bu sanatsal faaliyetten güçlü irademle kendimi alıkoymayı bildim.Bir gün yine yürürken, her zamanki gibi yoldan geçen güzel hamfendileri kesiyordum.Üçlü bir grup geçiyordu, o haşin bakışlarımla kesmeye başlamıştım ki şimdiye kadar hepsinin yaptığı gibi onlarda gözlerini kaçırdılar. Sonra içlerinden birinin şöyle dediğini duydum “Ne kadar ürkütücü bakıyordu”.Başarmıştım! Evet, önce sevinir gibi olurken birden durumun vahametini anlayıverdim. Demek her başarı güzel olmayacağı gibi, en iyi rol de doğallıktan gelenmiş.