Yıllarını gurbette çalışmaya verip, yaşlanınca emekliye ayrılan tipik bir ihtiyarın köyüne dönüp bahçesinde ki çiçeklerine vakit ayırdığı anlarda yüzündeki tebessümlerin saflığıdır sevgi… Yılbaşlarında bacadan girip, ona bir hediye vereceğini düşündüğü noel babayı masum gözleriyle bekleyen bir çocuğun o an yaşadığı heyecandır… Açlığının son damlasında bir marketten ekmek çalarken yakalandığında etrafına utancını belirtmeye çalışan bir fakirin ürkek bakışlarıdır sevgi… Kavurucu yaz sıcaklarında, başında bir demir kaskla terleyen işçinin evine akşam götürmek istediği bir lokma için çabalamasıdır… Nice zemheri ayazlarını hiçe sayıp sevdiğinin kapısının önünde sabahlarken, lambaların altında titreyen bir aşığın avuçlarında sıcaklık aramasıdır sevgi… Geceleri odaların penceresi açık kaldığında, esen yelin perdeleri kıpırdattığı anları bir senfoniye dönüştüren duygusallığın yıkılış öyküsüdür… Çok şey sandığımız ve gün gelip de aldandığımız sözlerin, değer bilmez insanlar tarafından verilişine tanıklık ettiğimiz bir acı serüvendir sevgi… Çok sevdiği tarafından hunharsızca bırakıldıktan sonra, geceleri hüzün girdabına giren duygu yüklü bir adamın içten içe erimelerinden ibret alabilmektir… Kurulan manuel düşlerin, hayatın otomatik gerçekleriyle örtüşmediğinde yıkılmak yok diyerek hayata rest çekebilmektir sevgi… Msn infolarındaki kişisel iletilerin sığlığını birkaç yapmacık sözle donatmak yerine, kutsal aşkını kendi içinde yaşayabilmektir… Akdeniz tatillerinde mutluluk sarhoşu olduğumuz anlarda kendimizden geçerken, yanı başımızda yakılan ormanlara ağıt yakabilmektir sevgi… Bir kimseyi hor gördüğümüz anlarda, bir gün bizimde başımıza gelebilir endişesiyle mütevazi olmak gerektiğimizin ifadesidir… Süper güç diye tabir edilen ülkenin, günahkar başkanının; zavallı bir milletin topraklarını gasp edip, hunharsızca katliam yapmasına ağız dolusu sövebilmektir sevgi… Sevgi çok şeydir, her şeydir! Anadır, babadır, topraktır, saflıktır… Gördüğümüz her kötü şeyde içimize saplanan bıçaktır… Sanırım ben SEVİYORUM!