23 Nisan 2007 günü meclise gitmeye ne dersiniz?Ben “gitmek lazım” diyorum.”Neşe dolmak”la “kin kusmak” arasındaki farkı anlatmak için gideceğim.O gün kürsüden tehditler yağdıran zat, an gelip “genclik” mertebesine ulaşırsa “Gençliğe Hitabe”yi ben okutacağım kendisine.O “engeller”in, dağların, taşların, bedhah*ların neler ve kimler olacağını bir kez de ben izah edeceğim o muhtereme.”Ey Muhterem Bedhah*!Tüm vazifelerini unutmuş bir şekilde, üzerinde yaşadığın cumhuriyeti varlığınla hergün biraz daha lekeleyen bedhah*…Hiç kendine “ben niye varım?” diye sordun mu merak ediyorum. “İmam Hatip Lisesi’nden mezun olup üniversitede en iyi(!) bölümlerde okumak için varım ben” diyeceksin belki.Belki kelime haznen bir tek bu cümleyi kurabilmeni sağlıyor. Gel biz buna “Türkçe kelimelerden oluşan haznen” diyelim. Sana daha ne demeli? Beynini yıkayanlara mı sövmeli?”…Tehlikenin farkına varacak olanlar kimdir bilinmez ama iktidar bugün oy kullananların dörtte birinin oyunu aldığı için iktidarda. Bu insanlar sandığa giderken nasıl bir Türkiye özlemi içindeydiler? Sorarım size? Yoksa sürüklenen kitlelelerin ülkeyi bir kısım insana emanet etmesi midir genel seçim dediğimiz?”Amerikan usülü matruşka”nın en yeni parçası sayın başbakan. Menderes, Demirel, Özal, Erdoğan…Yetmedi mi? Yetmedi mi sayın seçmen? Bu mudur “denemek”? Birbirinin aynı politikaların her seferinde içerik olarak biraz makyajlanıp önümüze konması mıdır siyaset? Temcit pilavını tereyağlı yemek bikini giymenize engel olacak mıdır sevgili oy veren?…Kaçmak… Peki nereye kadar?*Başkasının kötülüğünü isteyen, kötü yürekli