bildirgec.org

meclis hakkında tüm yazılar

YENİ VERSİYONLARI DAHA VAHİM

kalasi | 29 July 2010 12:43

Televizyon dünyası hergün daha vahim bir görsel (ŞÖLEN!) sunmaya devam etmekte. Eskiden BBG evlerimiz vardı. Şimdi ise evcilik ve evlilik programları, yemeklere puan verme ! programları ile televizyon dünyası yeni bir boyut kazanmış ve eskiden olduğu gibi birçok insanımızı ekran başına kitlemektedir. Peki bu programlardan neleri öğreniyoruz. Evlilik, Evcilik programlarından acaba bu hafta kimin kavga edeceğini, yemek yapma programlarında mutlaka bir hata bulmayı ve mutlaka bir gerginlik ortamının yaratılacağının ve nasıl kavga edileceğinin bilinde olarak ekranın başına geçeceğimizi biliyoruz. Gözlemlediğim kadarıyla onlarda programlara çıkarken sanki kavga etmeye hazır ve kendilerini bu ortama hazırlayarak çıkıyorlarmış gibime geliyor. Fazla seyretmememe rağmen bir TV kanalında kayıpları bulan bir program yılbaşından beri 176 kayıp insanı bulmuş ve bu konuyla ilgili meclise ve üniversitelere ders olarak anlatılması için bir rapor hazırlıyorlarmış. Kaç kişi biliyordur bilmiyorum ancak kavga gürültü programları kadar bilindiğini sanmıyorum. Tabi bunlar gibi onlarcası. Artık doğru programların pirim alması gerektiğini düşünüyorum.

Sigarayı Yasasını Çıkarana Git Selam Söyle!

NLPMaster | 30 July 2009 23:06

Sigara Yasağı Kanununa ilginç ve eğlenceli bir tepki
Sigara Yasağı Kanununa ilginç ve eğlenceli bir tepki

“Sigara yasağını çıkarana selam söyle! Yanlış Yapmış”
Manavgat Televizyonu‘nda yer alan habere göre Manavgat Kapalı Çarşı Dernek Başkanı Duran Açıkgöz, sigara yasağını anlatan Manavgat Belediyesi görevlisine böyle tepki gösteriyor:
“Sigara yasağını çıkarana git selam söyle. Yanlış Yapmış.”
Emin Yeşil tarafından Kurgulanan ve Akif Ertuğrul ışık tarafından görüntülenen haber Sahil TV görüntüleri ile Manavgat1.com‘da şöyle yer almış.
Sigara Yasağına İlginç Tepki

Sigara yasağı ve bilmeniz gerekenler

lazaronnie | 25 July 2009 12:44

Sigara yasağı muhtemelen siz bu metinleri okurken tüm zorlayıcılığıyla yürürlükte olacak. Yasağın sinyalleri verildikten sonra kolları sıvayıp kendini bu ambargoya hazırlamak isteyenlerin bir kısmı bu kötü alışkanlıklarına çoktan veda ettiler. tabii bu zorlu işe fazla dayanamayıp tüketmeye devam edenler de oldu. hele “hiç umurumda değil, bir yolunu bulur gene de içerim” diyen bir kitle var ki, bu yazı işte tam da bu kesimi ilgilendiriyor.

Eskisi kadar rahat davranacağını sananlar ya da o son nefesin eskisi kadar lezzetli olacağını düşünenler, bir de şu başlıkları gözden geçirmeliler! Ne kadar yanıldığınızı anlayacaksınız.

CHP’Mİ GARİP YOKSA TOPLUM MU ?-2

admin | 02 March 2009 10:26

C.Eren ÇELİK

Bir önceki yazımda yıllardır eleştitrilen CHP ve O’nun lideri Baykal’ın aslında seçim sonuçları 1992’den bu yana -yani CHP yeniden kurulmasından bu yana- istatiki bir biçimde incelendiğinde oylarını sürekli arttırdığını ve bunun aslında bir sorgulama gerekliliğini de beraberinde getirmesi gerektiğini yazmıştım…

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum CHP’nin 1992’den beri her seçimde oyunu artırması ile birlikte bir parti -daha doğrusu ekol- daha sürekli biçimde oylarını artırmaya devam etti.

Bu parti önce Erbakan’ın Milli Görüş ekolünün partileri olan Refah ve Fazilet Partisi’ydi sonra bu partilerden ayrılanların kurduğu AK Parti iktidarını yaşadı Türkiye…

CHP’Mİ GARİP YOKSA TOPLUM MU ?-1

admin | 27 February 2009 10:21

C.EREN ÇELİK

Yıllardır bu ülkede CHP’nin politikaları ve Deniz Baykal eleştirilir durulur…

CHP’nin sol parti kimliğinden uzaklaştığı, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini uygulamadığı gibi pek çok nedenle eleştiri okları bu partiye yöneltilir…(Kİ bende bu eleştirilere canı yürekten katılırım)

Ancak işin ilginç tarafı 1980 askeri darbesinin ardından yeniden açıldığı 1992 yılından bu yana CHP’nin ilginç bir oy grafiğinin olması…

CHP 1992’de Deniz Baykal liderliğinde yeniden kurulduktan sonra ilk olarak 1994 yerel seçimlerine katıldı…

Anadolu Ajansı 1 – Kuruluşu

todesengel | 21 November 2008 12:36

İlk olarak gereksinim Osmanlı zamanında hissedilen ve kurulması için adımlar atılan ajans fikri yine Osmanlı zamanında Osmanlı Ajansı adı altında kuruldu. Kurulmasındaki yegane amaç Osmanlı Devleti’ne dışarıdan haber taşımak ve içerideki haberleri dışarıya iletmek, istihbarat toplamak olan ajansın “Osmanlı” ismi dışında yerli hiç bir yanı bulunmamaktaydı. Aynı zamanda ülkede faaliyet gösteren Havas, Reuter ve Wolf ajansları da yine yabancı kuruluşlardı ve ülkeye zararlı şekilde yayınlar yapmakta, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmekte idiler.

ATATÜRK’TEN KEMALİST OLUR MU ?

antiemperyal | 18 November 2008 11:41

Son günlerde kamuoyunda en çok tartışılan şeylerden birisi “Mustafa” filmi.
“Filmi izledin mi ?” derseniz cevabım “Hayır”. Ama bazılarını “Ah Atatürk’ün insan tarafı da insan tarafı” diye tempo tuttuğu ortamda yüksek sesle şunu söylüyorum: ATATÜRKÜN İNSAN TARAFI BENİ HİÇ Mİ HİÇ İL-Gİ-LEN-DİR-Mİ-YOR!
Ya arkadaş banane Atatürk’ün insan tarafından…
O’da her insan gibi, doğmuş, yaşamış ve bu dünyadan göçüp gitmiştir.
Diğer insanlardan farkı siyasi ve askeri dehasıdır ve diğer insanlarla ortak noktası da “insani zaaflarıdır”
Ama benim içn önemli olan; farklılıklarının bize kazandırdıkları ve bize bıraktığı mirastır.
İnsani tarafı Atatürk’ün özelidir ve beni bağlamaz…
Olayın bu boyutunu bu şekilde bırakmak istiyorum…
Ama O’nun hakkında konuşulacak çok daha önemli tartışma konuları var diye düşünüyorum…
Atatürk nasıl bir siyasi liderdi ?
Atatürk pragmatist,realist ve rasyonalist bir devlet adamıydı.
Kurtuluş Savaşı’nda Rusya’dan aldığı silahlar karşısında kurdurduğu Komünist Parti’de de, Meclisi açarken yanında bulundurduğu sarıklı hocalarda da, her an için isyan etmeye hazır Çerkes Ethem’in kardeşi Reşit Bey’in milletvekili olmasında da atatürk’ün muhteşem pragmatizminin izlerini görmek için mümkündür.
Dinsizliğin en büyük ideolojisi sosyalizmi devlet rejimi ilan eden Rusya’dan aldığı silahlarla cephee savaşırken, hala “Allah, peygamber ve halife” kelimelerini dillerinden düşürmeyen hocalarla Meclis açabilmek, tam bağımsızlığı şiar edinmişken isyankar tavırları başgösteren Çerkes Ethem’in kardeşi Reşit Bey’i Meclis’te vekil yapabilmek muhteşem bir siyasetin, muhteşem bir denge startejistliğinin örneği değil de nedir ?
Peki Atatürk, Makyavelist’ti demek mümkün mü ?
Kurtuluş Savaşı’nda pragmatizmin yanında belli bir ölçüde Makyavelist bir Atatürk görmekte mümkün…(Sadece Kurtuluş Savaşı döneminde)
Şimdi bazı arkadaşlarımızın “Atatürk Makyavelist olsa manda ve himayeyi kabul edebilirdi” diyebilirler.
Tabii bu Kurtuluş Savaşı’na nasıl baktığınıza bağlı.
Atatürk Kurtuluş Savaşı’nın başarı ölçüsünü sadece “yabancı düşman askerlerinin Anadolu’dan çekilmesi” olarak değil, kültürel,sosyal,ekonomik ve siyasal olarak tam bir bağımsızlık olarak gördüğündendir ki “manda ve himayeye” başından beri karşı çıkmıştır.
Ancak bunların dışında bağımsızlık için evet;Atatürk için her yol mübah olmuştur…
Peki askeri olarak böylesi dehaya sahip, pragmatizmi siyaset sahnesinde böylesinde ustalıkla kullanılabilen bir büyük devlet adamının adı ile anılan “Kemalizm” bir ideoloji olabilir mi, olursa bu ideolojiyi bizzat Atatürk’ün oluşturduğu iddia edilebilir mi ?
Öncelikle şunu söylemek gerekir…
Hayatının her döneminde milletinin varlığı, bekası ve tam bağımsızlığı için pragmatizmi çok başarılı bir silah olarak kullanmış bir lider hali ile dönemsel olarak taktiksel siyasal esneklikler göstermiştir.
Peki liberalizm veya komünizm, sosyalizm, nazizm gibi “Kuramsal teoriye” dayalı ideolojiler en ufak bir esnekliğe müsaade edebilir mi?
(S.S.CB’de Kruşçev ile başlayan “özel mülkiyete” ılımlı yaklaşım hareketinin, Gorbaçov döneminde “Glasnost “ve “Presteroyka” uygulamaları ile zirveye varmasının sonucu ortadadır)
Keza Amerika gibi bir ülkede özel mülkiyet hakkının bırakın yasaklanmasını kısıtlanmasının dahi düşünülmesi mümkünmüdür ?
Bu soruların yanıtı tabii ki “Hayır” dır.
Peki o zaman Atatürk gibi konjonktürel esnekliğe sahip bir liderin bir doktriner ideolojiyi-“Kemalizm- kendi iradesi ile, planlayarak oluşturması mümkünmüdür ?
Bence hayır…
İşte bu nedenle bence bu nedenle Kemalizm bir ideoloji, bir doktrin olamaz, olsa olsa bir düşünce biçimidir…
Peki yıllardır “O Kemalizm’e aykırı, o ugun” diyerek hareketlerimize şekil verilmesinin nedeni nedir…
Çünkü Kemalizm, Atatürk’ün ölümünün ardından devlet içerisinde özellikle askeri bürokrasinin ağırlığını oluşturduğu, sayısı birkaç yüz kişiyi geçmeyen “elit yönetici kadronun” ,omurgası o dönemin CHP Programından oluşan, bolca Atatürk vecizesi ile soslanmış toplumu yönetebilme aygıtı olarak geliştirilen Türkiye’nin ilk “Derin Anayasasası”dır.
Bu “Derin Anayasa” dönemsel olarak yenilenmiş, makyajlanmış, konjonktürel şartlara göre uyarlanmıştır ancak önündeki Atatürk posteri hiç bir zaman kaldırılmamıştır.
Yani atılan “Kemalist gençlik”, “Kemalist toplum” ve bilimum Kemalist vesaire naraları bir slogan olmaktan bir adım öteye gidemez.
Pragmatist Atatürk “tam”bağımsız bir ülke bırakmıştır geriye. Ama ardılları sadece sanal bir “doktrin” ortaya çıkarabilmiştir.
Evet yazımın başında belirttiğim gibi Atatürk’ün insani yönünü fikri yönünü tartışmak daha önemli…
Bırakın “Mustafa” rahat rahat uyusun, biz “Atatürk’ü” tartışalım…