Canım sıkkın;ne yapıyım ne yapıcam?Çünkü kafam karman çorman kazan gibi!Anlam veremediklerim ve verip de anlamak istemediklerim almış kafamın tümünü!Düşünceli düşünceli atıyorum kendimi sağdan sola gün boyu beyoğlunda.Düşünceli ama düşünebildiğim birşey yok.Çözüme yönelik değil dünşüncelerim!Öyle olsa amenna yakacam bir sigara koyacam bir duble rakı bir saat iki saat üç saat bir konbinasyonda uygulamaya geçicez.Ama yok.Mesele belli:Ben birlikteliklerde eş olma kavramının birlikteliğin takendisi yahut diyer birkaç deyerle birlikde olmazsa olmazı olduğuna inanırım.Bir birliktelik olmadan önce karşı taraf vardır.Birliktelik olması için karşınla eş olursun.Tamam sizcede öyle ise eşlerin karşılıklı beklentileride bu temel üzerinden olur.Ama olmuyorrrrr ahaa tam burda iptal oluyorum ben.Bu 1!!!2:Burada da bir yazıda okudum kadının erkek için akıllı olmasının önemi yokmuş.Hayır efendim kabul etmiyorum!Benim için kesinlikle birincil öncelikdir!Kesinlikle akıllı olmalıdır!Ben akıllı olmayan bir kadının salak hayatına neden girmek istiyeyim!!!!!Yada kendi hayatıma niye bir salaklık katayım!!!!!Şimdi bu kafamdaki bir ve iki şıkkı kavramsal olarak ve beklentisel ortaya koyalım.Eş olmaktan ne anlıyorum?Eş olmak ait hissetmek ve ait olunduğunu hissetmektir.Sahiplenmek değildir.Tapusunu almışsın gibi davranmak değildir.Nerdesin?kimlesin?ne yapıyosun?niye ordasın?niye onlasın?demek değildir.Kendi hayatınıda ona endekslemek değildir.Yada onun hayatını sana endekslemesini beklemek değildir!Eş olmak ait hissetmek ve ait olunduğunu hissetmektir.Akşam eve dönmeme sebebim olmalı.Az para harcaman gerektiğini düşündürtmeli.Sokakda her bok a kavga etmemem gerektiğini düşünmeliyim.Araba kullanırken her an öle bilecek şekilde hızlı,riskli kullanmamanın sebebi olmalı.Her akşam kusana kadar içmemem için sebebim olmalı.Eş olmak ait hissetmek ve ait olunduğunu hissetmektir.Yoksa nasıl birliktelik olunur?Belki de bu farkı bilmek gerekir söylediklerimi anlamak için.Bu anlamda eş olundumu beraber birşeyler yapmak sosyal aktivite yapmak olmaz(olmamalı)!İnsan sevdiğiyle sadece beraber nasıl eyleneceğinin programını yapmamalı.Akşam kalabalık arkadaş guruplarına yanlız katılmamak için eş olunmaz.Arkadaş guruplarına birliktelik hikayeleri anlatmak için birliktelikler kurulmaz.Evde bir arkadaş ortamının farkı olur.Hazırlık yapılır,beraber karşılanır o durum saygı uyandırır.Bir davet olur.Ahmet 2 bira kap gel olmaz.İşte o zaman bu tarz iki bira bir filim eşinle yapılır.Evine gelen evine çağırır yemek yenir iki kadeh içilir kaynatılır da kaynatılır.Davetli olunur.Akşamların bittikten sonra kırıtikleri olur.Hemde ne güzel olur.Hal böyleyken nasıl olurda başka türlü olur????????????????Nasıl olurda böyle beklentilerle birliktelikler kurulmaz????????Nasıl olurda bu kıriterlere eş seçilmez?????????????????????Nasıl olurda düzeysiz seviyesiz adamlarla ne olduğu belli olmayan birliktelikler yaşanır?????????????????????????????
yorumlar
herkesin beklentileri farklı olabiliyor işte…
içinde kocaman bir “aşk potansiyeli” var senin sevgili nicholai hel…kocaman bir yüreğin var. bu yüzden de, küçücük ayrıntıları görebiliyor ve bunları irdeleyebiliyorsun. etrafında gördüğün ve hatta kimi zaman bire bir yaşayıp deneyimlediğin sefil günümüz ilişkileri de seni işte bu yüzden rahatsız ediyor. içini tırmalıyor. ve sonunda kocaman bir çığlık koparıyorsun, yukardaki yazında olduğu gibi.isyanında haklısın. adam gibi ilişkiler yaşamak isteyen ve hala “ait olmak ve olunmak” kavramını arzulayan biri olarak bu yüzeysel ve çürük ilişki anlayışına isyan etmen doğal.yazında en çok, “araba kullanırken her an ölebilecek gibi kullanmamam gerektiğini düşündürtmeli” kısmına takıldım. çok hoşuma gitti…ne kadar haklısın! “eş olmak” salt kendini değil onu da düşünmekse eğer, kendine zarar vermenin onu üzeceğini bilerek daha özenli davranmayı gerektirir elbette! yürekten katılıyorum…ve güzel gözlü nichocum, sana “nasıl olur” değil, “abi uçuyorum mutluluktan!” başlıklı yazılar yazdıracak kadını diliyorum, tüm kalbimle:)
”eş olmak” zor bir süreç ve ilişkilerdeki senkron da öyle, ama ne varki insan %100 uyuşmuyor muhakak taviz vermek icap ediyor.Tıpkı verdiğin örneklerde oldugu gibi ,yani eve zil zurna dönemem nedeni gözetmen vs vs gibi.
…siz geniş zamanlar umuyordunuzçirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek…Behçet Necatigil’in o hayatın akışı içinde sevgilerin nasıl da eritildiğini anlatan şiirini anımsattı bana, yukarıdaki yazın…ve birden, nedense, senin 100 yıl önce falan dünyaya gelmiş olman gerektiğini düşündüm. eş olabilmenin anlamını zor zamanlara sığdırmış ve bu anlamın değerine değer katmış insanların zamanında…
pilli paticim, ben de bazen keşke 100 yıl önce yaşasaydım diye sızlanıyorum…annemin babaannesi “zaman sana uymaz, sen zamana uyacaksın” dermiş. bir çok yerde bir çok konuda başarsam da bunu, aşk konusunda “zamana uyamıyorum”…eğitilebilir olmama rağmen. nicholai hel de bizim kervanda işte:)Behçet Necatigil ne güzel bir hatırlatma olmuş:)
@çilek,“o çınarlar” da olmasa nice olurdu halimiz?
İsmail Y.K. “beni beğeneni ben beğenmem, benim beğendiğim beni beğenmez”:)))Bahsettiğin şeyleri düşünecek kadın kalmadı azizim…Umarım yanılıyorumdur.Hala varsa ben de karşılaşmak isterim…
@nicholai hel, ah ah, hoş geldin… Sana iki onerim var…Ya irdele yasadiklarini, yasayacaklarini ya da unut gitsin tum bu degerleri… Birinde sonsuza kadar ruh eşini arama ve bulamama riskin var ama “yaşamaya değdi” dersin.İkincisinde bir ton kadın girer hayatına, unuttuğun için laylay yaşar geçersin, sonunda da düşünmezsin zaten elimde bana dair ne var diye…Günümüzün salak ilişkileri diye konuşanlardanız bneredeyse hepimiz. Pek güzel. Hangimiz inandığımızı söylediğimizi uygulama cesaretine sahibiz acaba? Sonra yakınıyoruz böyle o gerçek değil, o bu mudur şu bu mudur diye. Birileri bizim aklımızı karıştırıyor, biz birilerininkini. Bizim değerlerimiz yıkılırken, biz de birilerininkini yıkıyoruz…Ya buna korkunç bir kısırdöngü olarak bakacaksın ve boğulacaksın ya da kendi adına en doğru şekilde davranmaya ve onurlu kalmaya çalışarak bildiğin yoldan gideceksin. Ama savaşma. Savaşarak, çok irdeleyerek çözülecek şeyler değil bunlar. Kılıç salladıkların karşındakiler… Sen ancak kendi adına hareket edebilir, değiştirebileceksen de kendini değiştirebilirsin…@arjin namtar, var olduğuna karşı inancını kaybetmişsen elindekiyle idare ediyorsun demektir.
İkili ilişkide mutlaka taviz vermek gereklidir kısım sahibi yoruma takıldım ben. Neden anlamadım. Herşeyi birlikte yapma çabası içindeki iç bunaltıcı ilişkiden şiddetle kaçmalısın ve kaçacaksın. Ha birlikte alışveriş yapmak, futbol maçı izlemek zevk veriyorsa hep birlikte olmak istiyorsan sorun yok. Bu durumda yapılan aktivitenin adı taviz olmayacak şekildeki birliktelik taraftarıyım. Aynı masaya iki yemek koyabilmelisin. O sevmiyor diye en sevdiğin televizyon programından vazgeçmemelisin. Diğer odada izle programını. Kitap okumak istiyorsan bırak o başka bir iş yapsın. Aldığın dvd iğrenç mi o da bayıldı mı git bulaşıklarının yıka,duş al bırak o izlesin. Çantadan ne anlasın adamcık git çantanı seç o arada o elektronik mağazasına baksın. Birliktelik taviz istemiyor bence anlayış, uyum sağlamak, sanırım en önemlisi de kaybetme korkusu kıskançlık gibi garip ve anlaşılmaz duygulardan yoksunluk gerektiriyor. ya da ben garip bir kadınım.
Hepinizin yorumlarını okudum.Hepsinin üzerinde düşünücem.Haberiniz olsun çok sağolun!!:))
bütün yazıyı ve yorumları okudum..hımmm
Kendiliginden olur sen bile sasarsin…..ask cis gibidir gelince tutamazsin…..sonra vücüt kimyan sana ne yapman gerektigini icten anlatir……sendeki degisime sen bile inanamazsin….bu islerin plani programi olmaz nichocum :-))))))))))
zez e gunaydın 🙂
sevgili nicholai; en sondaki “nasıl olur” larına bir de “nasıl olur da birbirine taban tababana zıt iki yaratık hayatları boyunca birbirleriyle birlikte olmak zorundadır” ı da eklemen lazım. Yaşadığımız şey tamamen tezatlar mantığı. Karşındakini kabullenmek için kendini olduğun gibi kabullenmelisin. Her iki taraf için de geçerli. İlişki, itiraf edebildiğin yerde başlar, kabullendiklerin kadar büyür. Gereğinden fazla şey kabullenirsen, gereğinden fazla büyür, uzar, o nebze kontrolden çıkar. Kabullenirken, kabul salonunun kapasitsini de aşmayacaksın :)Bu bağlamda, ikili ilişkilerde her iki taraf ta birbiri olmaktan bir nebze olsun çıkar. hafta sonu annene gitmek, arkadaşlarınla bilardo oynamak, biri seni “ah ulan bu karı bana bunu nasıl yapar” muhabbetine çağırdığı zaman ikiletmeyip gitmek, sinemaya gelen aksiyon filmini 9:15 matinasında yanlız seyretmek falan gibi sorumluluklarına bir de “sevgilinin gönlünü eylemek” eklenir ki, bu zaten herhangi bir insan evladının tek karakterle uzun süre beceremeyeceği bir şeydir.tabi bunları sana hiçbir zaman “iyi bir eş” olmayı becerememiş biri olarak söylüyorum; artık evir, çevir uydur bişiler kendine 😉
hımmm.
@EUQON aklıma ekledim dediğini!yorumun içinde çok sağol.Detaylıca karma bir felsefe çıkarıcam bütün yorumlardan!
heheehe dediğim odur nicholeiciim; felsefe falan çıkarma. koyver gitsin, gelişine vur, kalede durma. tek maç değil averaj skor önemli. ligde seni o tutar 😉bak sayın inan çok güzel bir konuya değinmiş. gol yemekten çekinme. “düşe düşe düşmemeyi öğreneceğiz” demiş petro; gerçi kendisine “deli” derlermiş ama olsun, doğru demiş 🙂
akilli kadin, aptal sarisin, esim benim, dostum benim degil mesele. dogumdan hemen sonra ilk nefesimizi almamiz icin doktorun popomuza attigi tokatin ivmesinden tut ilk biranizi icerken dinlediginiz muzige kadar yasanmisliklarin birbirleri ile koordineli olarak calisip yarattigi gizli bir buyulu varlik sablonuna oturdumu bir kadin senin zihninde, iste o zaman arkadaslarin yada sen ” abi ota da konuyooo b_ka da konuyo ” cumlesinden tut, arkandan sarfedilen ” abi herif harbiden mutlu yanliz haa ” cumlelerine kadar degisikliklere gebelik durumudur iliskiye ihtiyac duymak. yok oyle olmali, yok boyle olmali sikintisini bosver cocuum sen. tanri muhtemelen kimyager. bol bol guneslen, bol bol muz ye, seratonin depolasin sistemin. yaz uzun. ve bir gitar seni asla terketmez ve her dokunusuna cevap verir.
“tek maç değil averaj skor önemli. ligde seni o tutar ;)”skorunuzu yesinler!skor zannettiğiniz bir çok girişiminizin kadının hayatında “beyni organına nakledilmiş bir yaratığın verdiği manevi zarar skoru” olarak yer alacağını hiç düşünmüyorsunuz tabi.nicho, sakın böyle bir anlayışa saplanma! sonunda Kadir İnanır gerzeği gibi “500 kadınla yattım” şeklinde bir cümleyle çıkarsın karşımıza, o zaman tanımam seni!
skor dediğim o değil be güzelim amma yaptın yaa!!!”seni öldürmeyen her şey sana bişiler kazandırır” deyişini hatırlatmak amaçlı söyledim. o senin dediğine “skor” değil “çentik” diyoruz 🙂
çentiğinizi de sevsinler o zaman!