“Kusura bakma agam! kendimi kurtarmam gerekti…”“kurtardın mı bari…”
“Muhsin Bey” çiçekleri seven bir adamın öyküsü… o yüzden olsa gerek, köyünden emmisinin tavsiyesiyle gelen Ali Nazik’e sahip çıkıyor, koruyor, kolluyor ve çabalıyor. sessiz sedasız bir adam ama bir zamanların çok mühim plakcısı muhsin bey 80′ler geldiğinde artık köşesine çekilmek zorunda kalmıştır. çünkü artık toplumun önemsediği herşeyin kökten değiştiğii, yılların sanatcılarının yüzüne bakılmadığı ama bir gecede sanatcı ve şöhret olunabildiği zamanlar…İşte böyle bir zamanda gelince Ali Nazik, iki adamın hızlı ve sımsıkı kenetlenişi anlatılmaya başlanıyor. Muhsin sözünün eri… kendi redddetiği tüm metodlarla olsa bile Ali Nazik şöhret olacak…“Muhsin Bey” filminin bence en önemli yanı, baş karakteriyle aynı kişiliği taşıyan bir yerli yapım olması… yani, gösterişden uzak ama ilk sn.den, bitişine kadar söz verdiği her şeyi harfiyen yerine getiren, hiç bir şekilde sarkmayan, ajitasyona kaçmayan, film gibi bir film… Kendi zamanında gırla çekilen garip, zavallı, ucuz, şarkıcı filmleri furyasına inat edercesine çekilmiş, ulusal sinemanın çok seçkin bir örneği.filmdeki en önemli an ise Ali nazik’in damda kaldığı korkudan kıpırdayamadığı an…“korkiyem agam..kıpırdiyemiyem!”“korkma…tutun bana! şimdi sen bir adım ileri atacaksın, ben bir adım geri böyle kurtulacağız buradan”
Gerçektende 80′lerde geçmişe ait güzel, özel ne varsa bir adım geri atarken köyden kente göç etmiş nufusun beslemesiyle yağmacı bir ruh bir adım ileri atmaktaydı… her yerde arabeskciler, küçük emrah, ceylanlar… bayağılık, basitlik.Yavuz Turgul “Muhsin bey” karakterinin hikayesinde tüm bir ülkenin (bizim ülkemiz) kaybedişini anlatmaktadır. Türk ulusunun kendine ait tüm altınları paçavralarla değiştiği zalim yıllar…. bu yüzden içimizi acıtan bu filmi çok severiz. “Muhsin Bey” hepimizin olmak istediği ama bir türlü başaramadığı bir adamdır. bir görkemli kaybeden…artık tek bir Muhsin’in kalmadığı bir yerde yaşıyoruz. birer Ali Nazik olduk hepimiz… güzel olan her şey geride kaldı. varsa yoksa küçük hesaplar, kariyer planları, yurtdışı tatilleri, pahalı elektronikler, güç savaşları….Muhsin Bey’in Madama söylediği gibi suni gübreyle beslenen çiçekler gibiyiz. coşup açıyoruz bir anda, ama sonra hepten ölüyoruz…
yorumlar
Muhsin bey candır…
tutulası bir gözlem olmuş.
kült fimlerimdendir muhsin bey.ki, bu sabah “mim salla abim”e bir “kanadıkırık” mimkoymaktan son anda vazgeçmiştim.evelerinin önü boyalı direk, beni anlayamadığım bir şekilde hüzünlendirir.muhsin bey türk sinemasının, klişe tabirle, yüzakı filmlerindendir.şener şen ile uğur yücel’in ders kabilinden oyunculukları,metronom senaryosu, bir insanlık dramında türkiye kültürel hayatına tutulan mercek… enfestir.antolojilik sekanslar barındırır.sermin hürmeriç de burada harika bir kompozisyon çizmiştir.iç acıtıcı bir filmdir muhsin bey.ali nazik’ler şu an ülkemizde yığınla…ama muhsin bey? bu adamlar da o güzel atlara binip gittiler.şerefli, namuslu, dirayetli, efendi, nazik…”ağlamakla, inlemekle ömrüm gelip geçiyor”u dinlemeye gidiyorum müzeyyen senar ablamdan…çok yaşa sen muhsin abi!
şu an bir çok film çekiliyor, çekilsin de…en azından çok fazla yapmak iyiye doğru giden bir yolculuk, bir süreç.ama bu çok yapılan filmler bize uzak bazı öykülerin bize aitmiş gibi gösterilme çabası gibi geliyor, yani bir başkasının bedenine ait bir elbiseyi illa bize giydirmeleri gibi zorlama senaryolar….ama bu film Türkiye’ yi ( o dönemi) gerçekten çok iyi anlatır, bu yüzden unutulmaz
bu film benim bir numaramdır.burda başlığı görünce sevindim birden ama yorumlara pek katılmıyorum.en basitinden, o geri adım atmaya sebep olduğu söylenen insanlar,ya onlar.onlar neden o durumda?hepsi mi onların suçu?ya muhsin bey gibi olmayanlar,onların bir adım ileri atabilmeleri için geri adım atmayı kabullenemeyenler.onların hiç mi suçu yok?bugün kü durum için bir suçlu arıyacaksak bence uzaklardan başlamayalım.
gokates,Köyden kente göç, kentin değerlerini ve kurumlarını büyük ölçüde tahrip edip kendi kent kültürünü yarattı. İlk küçük Emrah filmlerinde Emrah dürüst, temiz bir oto kaportacısı yamağı iken, kötü gençler diskotek köşelerinde ablasını kandırmaya! pisliğe bulaştırmaya çalışıyorlardı. Aynı Emrah şimdi Ricky Martin taklitleri yaparak kabul görmeye çalışmıyormu? Müslüm baba artık bir sosyete sanatcısı olmadımı? ama zamanında kendi kültürleriyle besledikleri insanlar hala çaresiz, cahil ve gerektiğinde yağmacı..İstanbul kent mozaiğinin ve yaşam ruhunun değişimini bir İzmitli olarak dahi her gelişimde rahatca gözlemliyorum. bazı kurtarılmış bölgeler dışında İstanbul’u İstanbul yapan şeyler giderek kayboluyor. düşen edebiyatı yapmak daha kolay ve daha popülisttir ama asıl kaybedenin kim ve kaybedilenin de ne olduğunu görmek gerekir. Kitleyi cahilleştirmek ve sonra kitle istiyor diye daha da cahilini üretmek adına yapılan ne varsa hoşgörmemek lazım.
muhsin bey idolümdür..
damda kalma sahnesine küçük bir ek..vakit gecedir.. muhsin bey alinin sesini duyar ve koşarak dama çıkar.. ali sıyırmıştır.. işler iyi gitmediği için bezmiş, ne yapacağını bilemez vaziyette damın kenarına kadar gitmiştir.. muhsin beyi duyunca ve onunla biraz konuşunca vazgeçer ama dönemez.. yükseklik korkusundan yürüyememektedir damda.. o gelemiyorsa muhsin bey gidecektir elbet.. ilerler gece karanlığında sırat köprüsü misali damın kenar taşlarında.. sarılırlar.. ve fakat unutulan küçük bir ayrıntı vardır.. muhsin bey de yüksekten korkmaktadır.. değer verdiği o çiçeğin solmaması için kendini tehlikeye atar.. yavaş yavaş ilerlerler.. ikisi de gözlerini kapatırlar korkularından, karanlıkta birbirlerine sarılarak gıdım gıdım yürürler damın kenarında..o sahneyi unutamam..
@murattolgasöylediklerine bende katılırım sonuna kadar.benim söylemeye çalıştığım ,tek kaybeden istanbul değil.kaybeden koskoca bir anadolu’da var.bunu da görmek lazım.ama yapılan bazı yorumlar ,bana bunun tek nedeni olarak ali nazik gibi olanları gösteriyor.peki,yaptıkları yanlışların veya hala yaptıkları yanlışların nedeni onları o imkansızlığa mahrum edenler,kötü yönetenler veya elindekini muhsin bey gibi paylaşmak yerine gösterip çekenler olamaz mı?tekrar söylüyorum hala suçlu arayışında isek suçu adil dağıtalım
çok güzel filmdir.hatırlattığınız iyi oldu.
Yazdıklarında sonuna kadar haklısınacımasız ve umursamaz bir sistem sebebiyle suçlu olmuş yada cahil kalmış insanlar var. onların tarafından baktığımızda da onları anlamaktan başka çaremiz kalmıyor.Fakat Ali Nazik yada gerçek hayatta yaşayan versiyonu İbrahim Tatlıses örneğinde gördüğümüz üzere bu insanlar başarıya ulaştıkları vakit kendilerine hiç şans tanımamış bu sistemi yıkmak yerine bir aktörü oluveriyorlar. Diskotek şarkıcısı Küçük Emrah örneğini de buradan verdim.ama dediğim gibi senin söylediklerinin haklılığı da kesindir.
O son sahne yok mu.. hani bir kere cekme imkani var yoksa olmuyor.. vay su imkansizlik vay.. iki defa izledim, yine de izlerim bikmadan, usanmadan…