IIIyüksek rakımlı intihar taşlarıalem ne dediğini bilmezsen söyle içinden akanlarınakışkalemine kurşun işlemez, bilirimbir yeminden geriye kalanlardırsenin benden emdiklerinyeminderdim seninle bebeğimyüksek rakımlı mezar duvarlarıannem ne doğurduğunu bilmezbir geçiş iklimidir hayatımcenneten sanasenden alkole gülümserimaklımyarımIIninnigibi duyumsarımgözümden akanlarıkanyarım kalır şarap şişemde işemelerimtenim yavanaklım senden sonrasına kapalıkapıaçıldı mı rengine bir keretutmak zordur aklımı yerindeIrüzgar yokhadial içinecelâl hikmet2309 istanbul
yorumlar
şairlerin yazarların devamlı intihara özenmelerini ürkütücü buluyorum.bunu yapma CH moruk!
intihar etmek illa dünyadan çekip gitmek değildir… insanları terk ettiğinizde ya da onlar sizi terk ettiğinde ya da onları geçmişinize gömdüğünüzde de intihardan bahsetmek mümkündür… onların, sokakta yürürken yanınızdan geçen herhangi birine dönüşmeleri de bir öldürme ve ölüm biçimidir… imgeleri deşifre etmeyi sevmiyorum, ama konuya girdiğin için söyledim; burda da o çeşit bir intihardan bahsediliyor…
ayrıca bukowski “alkol her gece ölünüp her sabah yeniden doğulan bir intihar biçimidir…” der… konuyla alakası yok, ama söylemek istedim yine de… =)
celalhikmet, hayran kitlenizle beraber gelmişsiniz, ne güzel.
😀
kimmiş onlar morfik?..
aşağıdalar işte.
ben kimseye bi şey yapmadım… rencide edici davranma lütfen…
kötü bir niyetle söylemedim.tam aksine..sadece sizin yazılarınızı beğenmeleri, sizin hayranınız oldukları kanısı uyandırdı bende.bunda da herhangi bir sorun yok sanırım.niçin rencide edici buldunuz anlamadım.ne güzel işte..
şiiri tutan son 4 kişinin tuttuğu 4 yazı da size ait olan ve bu sitedeki 4 şiiriniz.bu da tesadüf mü acep?
Yellist in saç şekli bir tuhaf, peruk mu, onu düşünüyorum..
bigudiyle sarmış zannımca.
anladım morfik… teşekkür ederim…ne bileyim ben mucizemsin… belki de hepsi benim feykimdir he?.. =)
benim favorim noun..ilginç bir resim olmuş.söyleyen tatlı su yunusu yalnız. 🙂
bi yerde bi düğme olmalı… oraya basınca bi şeyler oluyor… fark ettiniz mi?..
aaa.. nerde?
ayağının altında morfik. dikkat et yine basmayasın.
bilmiyorum ama ilginç geldi bana… şifre gibi bi şey sanırım… dokunuyorsun, sonra her şey herkes oluyor…çok acayip…
mucizemsin, imzam engel olmasa nasihatını tutabilirdim belki.yalnızca buna üzülüyorum.
biraz daha sağda sanki…
:))
arkadaşlar geyik yapıyo kaynatıyosunuz iyii hoş ama çirkinleşmenin lüzumu yokpilli’de takılıyosunuz ve hepinizin sosyomat’tan haberiniz vardır zannımca..ama madem merak ediyosunuz bu kadarbu arkadaşın ordaki proilinden burayı bulmak çok zor olmadı..kendinizce geyik yaptığınızı sandığınız bu saçmalılkar,insanları araya alıp yine kendinizce ayar verme çabaları filan…komiksiniz sadece..bi o kadar da beceriksiz..
normaldir sayın Celal Hikmet! Alışın bence:)
NOUNFORTUNA ben o dediğiniz mereti bugün keşfettim. Tanrım bu ne tesadüf.
anlamak konusunda beceriksizliğimi rahatlıkla kabulleniyorum.bir insanın yazdıklarını beğenmek kötü mü yahu ? biri bana daha sade anlatabilir mi. mümkünse anlayabileceğim düzeyde.ne güzel işte, daha önce aramızda olmayan arkadaşlar CH ile geldi.alala.
teşekkür ederim nounfortuna, birilerinin beni takip etmesi ruhumu okşar… =)alışılmayacak bi şey yok sevde837… =) o butonlardan her yerde var… =) dünya böyle…
*ve insanların yaptığını iddia ettiğiniz şeyi burda kendiniz yapmışsınız tam olarak ..gruplaşmış ve aslında hiç de zekice olmayan bi yol seçmişsiniz amacınıza ulaşmak için..fazla mı girmiş sanal portal hayatınıza ne..beyininizi eritmeye bile başlaım mı ne..hı hıevettamam..
anlamak ya da anlamamak meselesi değil moruk… insanların beğenileri ve insanların kişisel karakterleri üzerinden genellemeler yapılmaya çalışılıyor… ben kimseye bunu yap ya da yapma demedim… beni beğen ya da beğenme de demedim… ama sanki altında başka bi şey varmış gibi, bu bi tesadüf mü’ler falan atıldı ortaya… eğer böyle bi şey varsa insanlar kendilerini sorgulamalı önce…ben bunu yaptım ve içim rahat… gerisi de beni bağlamaz… =)
en büyük takipçiniz geldi sayın bay c.h. =)neler oluyor burda ?
pardon?
vay canına..noun, hakaret ettin falan niye?yok..rahatlatıyorsa devam et. valla bak, bana dokunmaz. herkes kendine yakışanı yapar, kendini bilir.ama bir konuda haklısın. biz bi grubuz. ööle ki haftanın sözü yazısında mesela karşıt görüşlerimizle peh bile dediğimiz, ne vasat yazı diye yorumda bulunabilen, enteresan gelen konuları konuşabilen, düşüncelerimizi çekinmeden söyleyebilen bir grubuz.tepkini de anlamadım ama olsun. galiba her şeyi anlamak zorunda değilim.ee herkes cahildir. ama farklı konularda.
bakın morfik benim tepkim yorumlarınıza değilevet onları da garipsedim aslında çirkin de buldum ama kalkıp da benim için yaptığınız yorumlaraydı o tepkim
Morfik, gel güzelim, bu sularda yüzme sen, ben de senin takipçinim..Çiklet çiğneyip, balonla uçalım biz..Daha zekice..No noun no cry.
bakın morfik benim tepkim yorumlarınıza değilevet onları da garipsedim aslında çirkin de buldum ama kalkıp da benim için yaptığınız yorumlaraydı o tepkim
noun, kendime de laf uzattım. konuşan da tatlı su yunusu dedim. resminizi enteresan bulmamı sölemem çok mu kötü. aha yüzünüze söylüyorum.hoş değil. bence. beğenmek zorunda da değilim.pibekim, konuşalım, nedir rahatsızlık anlayalım istiyorum..bilmiyorum ki nerde yanlış yapıyorum!!
allama yakarım buraları =)nasıl en büyük takipçinim yahu?neler olup bitmiş burda böyle sevgili?ve bu hatun ortalığı neden karıştırıp gitmiş?nedir olay?ağzında sakızla öyle seki olduğunu iddia etmiş, millete laf sokmuş filan?
ilginç şeyler bunlar… =)”kendi bahçesinde dal olamamış biri, girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor…” demiş özdemir asaf… =)no comment no cry… =)
Bence yanlış yok sadece şu an yeni olmanın farklılığı var, çoğu kez yorumlarla beyin fırtınası yapıldığında, insanlar birbirlerinin yazılarını okuyup, ruh yapılarını kavradığında, sorun kalkıyor..
her şey kontrol altında kırmızım… =) noun’un kötü bi şey söylediğini sanmıyorum…belki de gerçekten hayran olunacak biriyimdir… =)
şiştt, in oradan aşağıya. bak düşer, kafanı kırarsın. yazık olur. 🙂
ben tutarım bişi olmaz =)
pilli… dediğin gibi bi sorun yok… hatta ben kavranabilecek bi şey de görmüyorum ortada…”en iyi okur ve insan yokluğuyla beni ödüllendirendir…” (charles bukowski) =)takip edenlerin kendi inisiyatifidir… ne diyebiliriz ki…
tut beni kırmızım… =) allama geliyorum sana… =)
Bukowski, dediyse, saygı duyarım..Edebiyatı mahvetmiş zaten..Yerin dibine sokmuş..
en güzelini yapmış bence
pibekim,bukowski ile ilgili düşünürken bi keresinde;puşt(çok affedersiniz) olmak kolay. tanrıya küfretmek de. önemli olan başka .. falan diordum.denedim yazabilmeyi.ve anladım ki hiç te kolay değil. çok zorda olmadığı gibi.
Neye Dokunsaneski bir New Orleans pansiyon odasında elbiselerini giyerdin,sen ve depocu çocuk ruhun,sonra küçük yeşil el arabanı iterek seninfarkında bile olmayan tezgahtar kızların önündengeçerdin, minik ve dikdörtgen beyinleri ile dahabüyük şeylerin düşlerini kurankızların.ya da Los Angeles, yedek parça fabrikasındakisevkiyat memurluğundan dönüp asansörle 312 numarayaçıkar ve akşamın altısında yatağa uzanmış sarhoşbulurdun kadını.onları seçmeyi bilemedin hiçbir zaman, artıkları,kaçıkları, alkolikleri, hapçıları buldun hep.belki de bulabileceklerin onlardan ibaretti, onların dabulabilecekleri senden.barlara takılıp başka kaçıklar, alkolikler,hapçılar buldun. topuklu ayakkabıların içindekibir çift zarif bilek aklını başındanalmaya yeterdi.yayların üstünde hoplayıp zıpladın onlarlahayatın sırrınıkeşfetmişcesine.sonra tezgahtar Larry’nin koca göbeği ve minikgözleri ile yanına geldiği gün vardı, sürekliıslık çalardı Larry.ıslığı kesip sen devkiyat masasında çalışırkenbaşına dikilmişti.sonra sallanmaya başlamıştı ileri geri, böyle biralışkanlığı da vardı, sen çalışırken başınadikilip sallanır ve seni seyrederdi, şu şakacıtiplerden biri, bilirsiniz,ve gülmeye başlamıştı, sen akşamdan kalma vetraşsızdın ve yırtık bir gömlek vardı üstünde.’ne var, Larry? ‘ diye sormuştun.’Hank, neye dokunsan boka dönüyor! ‘ demişti.tartışacak birşey yoktu.Charles Bukowski
“Beni tanıyan herkesin size söyleyeceği gibi, makbul biri değilim. Kötü adamı sevdim hep, kanunsuzu, hergeleyi. İyi işleri olan sinek kaydı traşlı, kravatlı tiplerden hoşlanmam. Ümitsiz adamları severim, dişleri kırık, usları kırık, yolları kırık adamları. İlgimi çekerler. Küçük sürpriz ve patlamalarla doludurlar. Adi kadınlardan da hoşlanırım; çorapları sarkmış, makyajları akmış, sarhoş ve küfürbaz kadınlardan. Azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni. Serserilerin yanında rahatımdır, çünkü ben de serseriyim. Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, kural sevmem. Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam.”bukowski
bukowski was my god… =)
Charles Bukowski okumamak okuyup da anlamamak kayıptır bence…
hey gidi good old Hank! hey!you hated your women when it would have taken less courageto love.*tuhaf adamdın vesselam. akıl baliğ oldu da seni anlamak pek mümkün olmadı. ne ise sen nur içinde yat.* “As the Sparrow” adlı şiirine bir gönderme ve saygı duruşudur.
aynı fikirdeyim… =)hatta okuyup yanlış anlamak daha büyük bir kayıptır… =)
Adam küçük yeşil arabasına, kanepe koyarmış..
…………………………….Tanrı aşkı yarattığında çoğu insana yaramadıTanrı köpekleri yarattığında köpeklere yaramadıTanrı bitkileri yarattığında eh işte idare ederdiTanrı nefreti yarattığında standart bir hizmete kavuştukTanrı beni yarattığında beni yaratmış olduTanrı maymunu yarattığında uyuyorduZürafayı yarattığında sarhoştuUyuşturucuları yarattığında kafası kıyaktıVe intiharı yarattığında bunalımdaydıSenin yatakta uzanmış halini yarattığındane yaptığını biliyordusarhoştu ve kafası kıyaktıVe sonra dağları ve denizi ve ateşiaynı anda yarattıBazı hataları olduAma senin yatakta uzanmış halini yarattığındaTüm Kutsal Evren’ in üzerine boşaldı.buk
daha nerelere ne koymadı ki… =)
<a href=”http://fizy.org/ye_aRd_9iEH5″>Muci ye gelsin! Bir umuttur yaşatan insanı:)</a>
-kurtuluş hakkı üzerine de. doğru mu bu, stirkoff?-evet, efendim.-dünyada geniş anlamda adalet sağlanabilir mi sence?-hiç sanmam, efendim.-öyleyse bu boktan yazıları neden yazıyorsun? kendini kötü mü hissediyorsun?-son zamanlarda pek iyi değilim, efendim. delirdiğimi düşünüyorum.-fazlaca mı içiyorsun, stirkoff?-elbette, efendim.-çükünle oynar mısın?-sürekli, efendim.-nasıl?-anlayamadım, efendim?-yani nasıl bir yöntem uygularsın?-dört-beş çiğ yumurta ile yarım kilo kıymayı dar ağızlı bir vazoya döküyorum. müzik olarak da vaughn williams ya da darius milhaud yeğlerim.-cam mı?-hayır am.-yahu vazoyu soruyorum, cam mı?-değil, efendim.-hiç evlendin mi?-birkaç kez.-evliliklerinde ters giden neydi, stirkoff?-her şey, efendim.-hayatının en iyi sevişmesini anlat.-dört-beş çiğ yumurta ile yarım kilo kıymayı…-tamam, tamam!-öyledir, efendim.-daha iyi ve adil bir düzen özleminin aslında çürümeden ve başarısızlık duygusundan kaynaklandığının farkında mısın?-evet, efendim.-baban kötü bir insan mıydı?-bilmiyorum, efendim.-ne demek bilmiyorum?-yani kıyaslamak güç, efendim. sadece bir babam oldu.-benimle kafa mı buluyorsun, stirkoff.-hayır, efendim: dediğiniz gibi, adalet yoktur.-baban seni döver miydi?-sıra ile döverlerdi, efendim.-hani bir baban vardı?-herkesin bir babası vardır, efendim. ben annemi kastetmiştim. o da kendi payına döverdi.-seni sever miydi?-kendinin bir uzantısı olarak, evet.-sevgi başka nedir ki?-iyi bir şeye değer verecek kadar sağduyulu olmaktır. kan bağı gerekmez. kırmızı bir deniz topu ya da üzerine tereyağı sürülmüş kızarmış ekmek de sevilebilir.-tereyağlı kızarmış ekmeğe aşık olabileceğini mi söylüyorsun, stirkoff?-her zaman değil, efendim. bazı sabahlarda, güneş ışınları belli bir açıdan gelirken belki. aşk habersiz gelir gider.-bir insanı sevmek mümkün mü sence?-iyi tanımadığınız biri ise belki. ben insanları pencereden seyretmeyi severim.-sen bir korkaksın, stirkoff.-kesinlikle, efendim.-nedir senin korkak tanımın?-bir aslanla silahsız dövüşmeden önce tereddüt eden kimse.-peki cesur kime denir?-aslanın ne olduğunu bilmeyene.-herkes bilir aslanın ne olduğunu.-herkes aslanın ne olduğunu bildiğini sanır, efendim.-budala tanımın nedir?-zaman ve kan ziyan edildiğinin farkında olmayan kimse.-bilge diye kime denir o zaman?-bilge insan yoktur, efendim.-öyleyse budala da yoktur. gece olmazsa gündüz olmaz. siyah olmazsa beyaz olmaz.-özür dilerim, efendim. ben her şeyin neyse o olduğu kanısındayım. başka şeylere bağımlı olmaksızın.-o dar ağızlı vazolara fazla girip çıkmışsın sen, stirkoff. her şeyin zaten olması gerektiği gibi olduğunu anlamıyor musun? yanlış diye bir şey yoktur.-anlıyorum, efendim. olan olmuştur.-kelleni vurdursam ne dersin?-bir şey diyemem, efendim.-demek istediğim şu: kelleni vurdursam ben irade sense hiç olursun.-başka bir şey olurdum, efendim.-benim seçimim doğrultusunda.-ikimizin de, efendim.-rahat et! rahat et! uzat ayaklarını.-çok lütufkarsınız, efendim.-hayır, ikimiz de lütufkarız.-elbette, efendim.-demek delirdiğini hissediyorsun, stirkoff? peki delirdiğini hissettiğin zaman ne yaparsın?-şiir yazarım.-şiir delilik midir?-şiir olmayan her şey deliliktir.-yani.-çirkinlik deliliktir.-çirkin nedir?-kişiye göre değişir.-delilik gerekli midir?-vardır.-gerekli midir?-bilmiyorum, efendim.-çok şey biliyormuş havalarındasın, stirkoff. bilgi nedir?-mümkün olduğunca az şey bilmektir-ne demek o?-bilmiyorum, efendim?-bir köprü inşa edebilir misin?-hayır.-silah üretebilir misin?-hayır.-ikisi de bilgi ürünüdür.-köprü köprüdür. silah da silah.-kelleni vurduracağım, stirkoff.-sağolun, efendim.-niye?-beni motive ettiğiniz için. motivasyon sıkıntısı çekiyorum, efendim.-ben adalet’im.-belki.-ben üstün’üm. işkenceye yatıracağım seni. çığlıklar atacaksın. ölümünü dileneceksin.-şüphesiz efendim.-ben senin efendinim, anlamıyor musun?-beni yönetebilirsiniz. ama yapacağınız şeyler yapılabilir şeyler olmaktan öteye gitmeyecektir.-zekice konuşuyorsun ama işkence altında bu kadar zeki olamayacaksın.-sanmıyorum, efendim.-bana bak. darius milhaud, vaughn williams dinlemek de ne oluyor? beatles’ı duymadın mı?-onları herkes bilir, efendim.-onları sevmez misin?-onlardan nefret etmem.-nefret ettiğin bir şarkıcı var mı?-şarkıcılardan nefret edilmez.-şarkı söylemeye çalışan birinden?-frank sinatra.-neden?-hasta bir toplumun hastalığının depreşmesine neden olduğu için.-gazete okur musun?-sadece bir gazete.-hangisi?-açık kent.-gardiyan! bu adamı işkence odasına götürün. hemen işkenceye başlayın!-efendim, son bir istekte bulunabilir miyim?-evet.-vazomu yanıma alabilir miyim?-hayır, bana lazım.-efendim?-el koyuyorum. zapta geçsin. gardiyan bu sersemi derhal götür! ve bana biraz şey getir…-ne, efendim?-altı yumurta ile yarım kilo kıyma.gardiyan mahkümu dışarı çıkarır. kral öne eğilip düğmeye basar. vaughn williams çalmaya başlar teypte. pireli bir köpek güneşin altında titreşen harikulade bir limon ağacına işerken dünya dönmeye devam eder.buk
kendi yazına puan basabiliyor olmak çok ilginç… :s
Sözlükte çok takılıyosunuz siz, ayar mayar. Troll olmuşsunuz inceden..Şu edebiyat kısmını hemen ayırırlarsa pek bi sevinecem, milyoncu gibi oldu burası. Sabah sabah, töbe allam yareppim.
haklısın beleshben de bu ayar verme muhabbetlerini diyorum iştealakasız ve gereksiz şeyleramacını aşmış gibi geldi herşey..