C.Eren ÇELİKBu yerel seçimlerde herkesin odaklandığı nokta AK Parti- CHP çekişmesi olurken gözden kaçırılan veya bilinçli olarak kamuoyunun gözünden kaçırılmaya çalışılan başka gerçeklikler de var…Bu seçimin bence en önemli partisi yeni lideri Numan Kurtulmuş ile ilk seçimine girecek olan Saadet Partisi’dir…Dikkat edin…Başbakan’ın Kayseri mitingine çarşaf çarşaf yer veren medya, Saadet Partisi’nin Kocaeli’nde gerçekleştirdiği ve tam bir insan selini andıran mitingine ya hiç yer vermedi ya da içeride küçük haberler olarak gördü…Hatırlarsanız Saadet Partisi, Gazze bombalandığı esnada İstanbul Çağlayan Meydanı’nda bir “İsrail’i Tel’in Mitingi” gerçekleştirmiş; yağan yağmura ve soğuk havaya rağmen yaklaşık 1 milyon insanı o alana toplamış, toplamakla da kalmamış mitingin sonuna kadar dağılmamalarını da sağlamıştı.Tamam… O mitingin biraz da Filistin’de yaşananlara verilen duygusal tepkinin ete kemiğe bürünmüş hali olduğu, Cumhuriyet Mitingleri’nde düşülen hatanın burada da tekrarlanmaması gerektiği,nasıl Cumhuriyet mitinglerine katılan her vatandaşın CHP’li sayılmaması gerektiği gibi bu mitinge katılan her vatandaşında Saadet Parti’li olarak düşünülmemesi gerektiği ifade edilebilir.Ancak…Saadet Partisi Kocaeli’nde gerçekten de ciddi bir kalabalığı meydanlara toplayarak ne kadar iddialı olduğunu ortaya koymuştur…AK Parti’de umduğunu bulamayan, AK Parti içerisinde dışlanan kesimler hızla Saadet Partisi’ne doğru kaymaktadır…Bu arada AK Parti’nin kurulduğu 2001 yılında zamanın Fazilet Partisi tabanından koparak bu partinin tabanını oluşturan, parti içerisinde bir yerlere gelen kesimlerin 2002-2009 yılları arasında özellikle de “akçeli işlere” fazlaca vede hileli yollardan başvurarak ani bir biçimde sermaye sahibi olması, sermaye sahibi olurken temsil ettikleri asli değerlerine ters düşmeye başlaması da Saadet Partisi’nin elini güçlendirmektedir…Çünkü bundan sadece 8-9 sene önce aynı başörtüsü sorunu nedeni ile üniversiteye gidemeyen ve o zaman Fazilet Partisi saflarında “hanım kollarında” birlikte görev yaptığı ve aynı dertten muzdarip arkadaşına, bu duruma olan isyanını otobüs durağında evine gidebilmek için otobüs beklerken anlatan bugünün Saadet Parti’li genç kızı halen aynı otobüsü beklemekte halen aynı şeylere isyan etmektedir…Ancak aradan geçen dönemde otobüs bekleyen diğer kız AK Parti saflarında yer almış, zenginleşmiş, her gün lüks jeeplerle yanından geçer, lüks otellerdeki davetlerden çıkmaz olmuştur…O’nun için başörtüsü noktasındaki sorun artık türbanının Versace’den mi, Yoksa Vakko’dan mı olacağı noktasına kilitlenmiştir…İşte özellikle taban bu noktada radikalleşmiş- AK Parti’ye karşı- ve “bunlar iktidar gücü ile yoldan çıktılar, sırf iktidarda kalabilmek için Amerika’nın her dediğini yaptılar, biz ise Amerika’nın isteklerine direndiğimiz için iktidardan düşürüldük” şeklinde ciddi bir propaganda çalışmasına girmiştir.Şimdi her 2 parti Konya’da miting yapmak için aynı günü istiyorlar…Bu da Saadet Partisi’nin özellikle potansiyel olarak tabanının sağlam olduğu illerde AK Parti karşısında ne denli iddialı olduğunu kanıtlıyan bir diğer çarpıcı örnek…Ancak şu gerçekliği gözden kaçırmamak lazım…Saadet Partisi, 1994-1999 yılları arasındaki Milli Görüş ekolünün “Altın Çağının” çok uzağında…Numan Kurtulmuş, görevi devraldığında parti pek çok ilde tabela partisine dönmüş, anketlerde adı “Diğerleri” hanesine yazılır olmuştu…Ancak Kurtulmuş, uzun zamandır özenle hazırlandığı Genel Başkanlık koltuğuna oturur oturmaz, teşkilatlarda gözle görülür bir hareketlilik yaşanmaya başlandı…Herşeyden önemlisi tüm teşkilat Kurtulmuş’un etrafında kenetlendi..Başbakan Erdoğan da Saadet Partisi’nin bu yükselişinin farkında ve aslında eminim bundan oldukça da rahatsız….Bu yüzden onları hiç muhatap almama, onları yok sayma stratejisini uyguluyor. Yoksa özellikle Kocaeli mitinginde Numan Kurtulmuş’un bazı sözleri normal zamanlarda Erdoğan’ın yeyip yutacağı sözler değildi…Başbakan bu stratejisi ile Saadet Partisi’ni ve O’nun liderini önemsemediğini, çünkü bu partinin önemsenecek bir “siyasi güç odağı” olmadığı mesajını vermeye çalışıyor…Erdoğan’ın buradaki amacı ise Saadet Partisi ile AK Parti arasında kararsız kalan seçmenlerin Saadet Partisi’nin güçsüz olduğunu ve onlara verilecek oyun “yanacağını” düşünmelerini sağlamak ve kendi partisinden olası kopuşların önüne geçmek…Erdoğan böylece Saadet Partisi’nden yiyeceği darbeyi minimize etmeye çalışıyor…Sonuç kısmına gelecek olursak…Saadet Partisi tabii ki bu seçimlerden galip parti olarak çıkmayacaktır…Ancak Saadet’in sürpriz yapacağı pek çok il olacak, özellikle İstanbul, Kocaeli ,Konya,Mersin ve Güneydoğu illerinde de -Başta Şanlıurfa olmak üzere- AK Parti’ye ciddi darbe vuracaktır…Genel siyaset açısından bakacak olursak eğer bu yerel seçimlerde %5’e yakın oy alabilirse benim şahsi kanaatim orta vadede Saadet Partisi iktidar olmasa da Türkiye siyasetinde iktidarı belirleyen kilit parti olacaktır…AK Parti’nin giderek yıpranacağı ve Saadet Partisi’nin giderek yükseldiği bir atmosferde, MHP’nin de %16-%18 bandında tunacağı bir siyasi projeksiyonda Türkiye’de 2 temel şeyin gerçekleşmesi en kuvvetli olasıılık olacaktır…Bunlardan birincisi sağın yeniden parçalanması nedeni ile Türkiye yeni bir koalisyonlar dönemine girecektir.İkincisi ise yükselen Saadet ve MHP karşısında sol oyların -ipuçlarını şimdiden görmeye başladığımız- laik değerler yanına, halkçı ve kültürel öğeleri daha çok eklemiş bir CHP’de toplanması sonucunda, büyük ortağının CHP olduğu bir iktidarın kurulması…Yukarıdaki öngörülerim tamamen şahsi kanaatlerim olsa da bu yerel seçimlerde %5’i yakalayıp AK Parti’nin yıpranma sürecini lehine çevirebilen bir Saadet Partisi’nin orta vadede Türk siyasetinde yeniden çok etkin bir biçimde rol oynayacağı su götürmez bir politik gerçekliktir…