Mahmud’dan bahsetmiştim önceleri. Şimdi Berlin’de. Kreuzberg’de yaşıyor. Alman’yanın alman olmamış tek şehri herhalde.Afrikalı sığınmacı bir arkadaşı var. Hapisteydi. Şimdi kısıtlı özgürlük ve biraz ekmekle kakao vermişler, şehirde dolaşabiliyor. Ölmek istiyormuş. Yemek yemiyor. Çalışma izni yok. Kaçak da olsa çalışmak istemiyor. Polisin onu öldürebileceğinden korkuyor. Arkadaşının karamsarlığı Mahmud’un üstünde, uyuyamamış. Bu ne biçim toplum, insanlar köpeklerine bile daha iyi davranıyor.diyor. Gazeteleri okuyor musun? Televizyondaki haberleri izliyor musun? Hep kötü haber, hiç mi iyi birşey yok? Metro vagonlarında gösterilenler gibi demiyorum tabii, Pamela Anderson’un göğüsleri sarkmış…İstanbul’da bombalar patlamış. Ne diyebilirim. Dışarıdan konuşmak hoş. Havayı dağıtalım:”Barbar Aga”ya gittin mi son zamanlarda? Gülüyor. Gidemiyorum, pek arkadaşım yok buralarda. “Barbar Aga”ya git yarın. Bi nargile söyle. Buralarda bile yok o keyif. Sazlar çalıp, ya leyli başlayınca sen de sallan, kızılcık şerbeti iç. (Kim bu sarıkafa diye baksınlar sana, kim bu, her yerde yabancı…)“Merhaba Fatihcigim.Bu hafta universite baslacak ama bugün pazartesidir dersler yok.Sonbahar geldi hava soguk ama gunesli. pazarda cok taze ve nefis sebzi var, ben sonbahar cok seviyorum güzel yemekler yiyorum…..Inshallah hersey güzel olacak.Simdi is aramak lazim ve ders icin calismak cok lazim. Benim apartmanim biraz yenilestirdim simdi daha rahatlik. Zamanin cogu evde kaliyorum, komsulumlu yemek yiyim ve konusum. Hayat aci ve tatli cikolata gibi…cok inci.”
dediğin gibi Mahmudcuğum, “Hayat acı ve tatlı çikolata gibi” ve “Inshallah hersey güzel olacak.”