Mahmut MAKAL1930 Yılında Demirci Köy’de yoksul bir çobanın oğlu olarak dünyaya gelen Mahmut MAKAL, eserleri 18 dile çevrilmiş, İvriz Köy Enstitüsü kökenli, idealist bir eğitimcidir.Mahmut MAKAL 1950’de, Nurgüz Köyü’nde tuttuğu notları bir araya getirerek yazdığı “Bizim Köy” isimli romanıyla, kendisiyle beraber belirecek olan “Köy Romanı” geleneğini de başlatmış olur. Köy gerçeğini yalın bir yolla anlattığı kitapları ve köy sosyolojisine olan katkıları emsalsizdir. O dönemde bir yayınevinin dört baskı yapması da iyi bir gelişmeydi. Bu yolu takip eden ve geliştiren edebiyatçılarımızdan bazıları Fakir BAYKURT, Talip APAYDIN, Orhan KEMAL, Yaşar KEMAL, Necati CUMALİ’dir. Bu tarz edebiyat, genelde Köy Enstitüleri çıkışlı aydınlar tarafından ortaya çıkarılmıştır. MAKAL, kitabının basıldığını ise kolaylıkla öğrenir zira evine baskın yapılmış ve evi aranarak, kitapları götürülmüştür. Hatta dönemin Niğde Valisi İbrahim Kutlar köye gelerek köylülere “aç mısınız, çıplak mısınız” diye bağırmak suretiyle gazete manşetlerindeki yerini almıştır. Tabii ki Mahmut MAKAL bunların ödülünü almakta gecikmedi. Kitap çıktıktan üç ay sonra tutuklandı ama ceza verilmeden salıverildi. Sonrasında da; 1968 Kasım’ında ise, 17 sene yaptığı öğretmenlik mesleğinden “soruşturma ve maaş cezalarından bıktığı için” istifa etmek zorunda kalıyordu.Romanı ilk okuduğumda, köyüm olan Mamasun’un isminin geçmesinden dolayı çok ilgimi çekmişti. Ama asıl önemlisi: Köy gerçeğinin, köydeki yokluğun, köydeki gözlemlerinin henüz 20’li yaşlarda olan genç bir öğretmen tarafından bu derece dolaysız ve olduğu gibi yazılıyor olmasıydı.Bir zamanlar tatlı su aydını üniversite öğrencilerinin “benim köylüm tarlada doğuruyor, o halde ben de tarlada çalışacam ve dahi tarlada doğuracam” diyerek ODTÜ’den çıkıp Çukurova pamuk tarlalarına gitmesi ne kadar ahmakça ve saçmaysa; Mahmut MAKAL’ın Aksaray’da kaleme aldığı ve Aksaray / Anadolu köylerini anlatan bu romanı da o kadar sahici ve özdendir. Ayrıca, dalları bugünlere değin uzanan, hem de kırılacakmış gibi gözükmeyen bir anlayışın; sorgulamadan, körü körüne bağlı kalmanın ve kırsalın politikaya ve politikacıya bakış açısının daha iyi anlaşılması için de bu eserin okunması gerekmektedir.Bir yazar için, ürettiği eserlerin okunuyor olması ve birçok dile çevrilmesi tabii ki en büyük ödül olsa gerek ama bunun yanında, kitaplarının içeriğine bakılırsa “malum kafa” tarafından defalarca mahkemelerde yargılanması ve bir müddet de cezaevinde yatması, Mahmut MAKAL’ın çizgisi ve eserlerinin etkisi ve verimliliği noktasında bize bilgi vermektedir.Yakın zamanda Hayal ve Gerçek-yirmi beş yıl sonra Bizim Köy, Yeraltında Bir Anadolu, Deli Memedin Türküsü isimli eserleri Literatür Yayıncılık tarafından tekrar yayınlanan MAKAL’ın Bozkırda Kıvılcım – Enstitülüler, Köy Enstitüleri ve Ötesi, Kuru Sevda ve Memleketin Sahipleri isimli eserleri de tekrar yayınlanmak üzeredir. Geçen sene “Bizim Köy” romanını arayıp bulamadığım Türkiye’de, yeniden basılan bu kitaplarının elden ele dolaşması ne güzel olurdu.Kendisi 1967’de 1966 yılında Uluslararası Eğitim Bilim ve Kültür Kuruluşu UNESCO’nun ‘Dünya Kültürüne Hizmet Ödülü’nü aldı. Zamanımızdaki gibi “şikayetçi” ve tribünlere oynayan edebiyatçılardan olmayan MAKAL, yurt içinde de ödüller almıştır. Bunlardan bir tanesi de 1977’de Türk Dil Kurumu tarafından verilen Gezi Ödülü’dür. Eserlerine ve yaptıklarına baktığımız zaman Mahmut MAKAL’la ne kadar gurur duysak azdır.
yorumlar
O dönemde köy enstitüleri hakkında neler demediler ki… Eline sağlık cibrani, güzel yazı olmuş. Hoş geldin.
yazı güzel olmuş,
hakkında biraz daha ayrıntı olsaymış tadından yenmezmiş. ayriyeten zırt pırt etiket düzeltip gerekirse kendi yazan moderasyon göze çarpmayacak kadar küçük!
hatasını nassı kaçırmış, oda büyük muamma olarak kalsın.
mahmtu düzeltile tiz elden.
oğuzkağan 9’a kadar gittin mi sen yahu? bu gidişle oğuzkağan100’ü göreceğimiz günlerde yakın.
az sonra silerler.
yılbaşına kadar dalya demeyi ümit ediyorum. moderasyonun işbirliğine ihtiyacım var, sponsporda olabilirler yani, her türlü hem aşırı hem radikal silliyetçi silici moderatör bana yardım edebilir.yeni kavram içün tebrikler mansona şikayetler moderasyona iletilebilinebilinir!
tebrikleriçin sekreter tuttum, iki de adam tuttum oğuzu takib için. işe güce bakamaz olduk ha silindi ha silinecek diye.
anlamadım bir şey. niye siliniyorsun? küfür mü ediyorsun geceleri bizden gizli gizli?yoksa silinenlerin tekrar üye olmasıda mı artık yassakk??eğer öyleyse oğuzkağan ve moderasyon arasındaki pembe dizi pek bi güzel geçecek. 100.bölüme gelince haber ver, kutlama falan yapalım.
falla moderasyonun bamteline dokundum bi yerlerdede tam olarak nerde oldu anlayamadım. o gün bugündür nerde görseler siliyolar, küfür etmeye zaman kalmıyo yani. ama ossun, bizim aşkımızda böle ossun! hep sabit frekanslı salınım salsa yapıcak diiliz, arasıra tango gerekir. pek tabiiki erkek tarafı ben oluyorum burda. 100. rumuzumda alacağım oskar içün, talep eden herkese davetiye ayarlamaya çalışacağımdır, yinede kapıda adımı verseniz yeterli olur gibime geliyor.o sekretere biraz şeker ve şekerlik versek, kalanı kısmı çikolata doldursakta bayramüstü el öpmeye geleni boş çevirmesek diyorum.
bayramlar ölmesin vatan bölünmesin ramazan davulcusuna durduk yerde para verilsin mantığıyla şeker olayına mümkündür diyorum.( ayrıca moderasyona kızayım diyorum ooza kalkan eller kırılsın diyeyim diyorum ancak koca koca adamlar sırf lay layına silmez diyorum akıllıca bi nedenleri vardır diyorum… )
çok silmekten kaynaklanan sitres katsayısı tavanları deldi, şol sitres gazıyla aya ayak basacak ilk türklerin motivasyon kaynaklarını belli etti. diyorum.
Neeeee. Ağrı mı ??ouzz ayağa kalkmadan ermenistan gözüküyomu senin evden.pek seversin arkadaşları o bakımdan sordum..
artık ulusalcı laikçi kemalistlere okuduğunu anlama dersi vermeyi bıraktım, başınızın çaresine bakın.lakin bütün insanları yaratılanlarla beraber severim, yaradandan ötürü.
Aaaaa.!.oyun bozan,sölicem seni moderasyon amcaya silsin..modersyon amca sil bu neidüğü belirsiz şeyi..
onnupro ermenistan halkına hakaret ha! şimdi ermenistanı koruma ve güzelleştirme derneği olarak holdinglerini basmaya geliyoruz.
hakaret etmedim mansoncuğum zilli zarifem..ouzz oyunbozanlık yaptı.ayrıca yönetiminde bulunduğum şirketlerden sadece biri ermenistan ile iş yapıyor, o da yılda 300 milyon € civarında.pek bişi deil yani..
ya abicim nedir bunun sırrı, 2 kere rafine olmasımı? çalıştığını iddia eden ücretli köleler bütün gün hafife geyikyorum girerler, patron olduğunu iddia edenler hakeza. bu nasıl iş yapmaktır yaw? hadi patronlar zaten paranın dibine vurmuş, hata edip hem ölümlü hem fakir hem garibanların arasında vakit öldürüyo, ya çalışanlar?bilirkişi müessesesine inansaydım bayan patronlara sorardım, yinede inanmak istiyorum.
zilli ne demek yahu bizim burada çok pis bir manası vardır o manada kullanmadığını umarım.
off manson.o manada kullanmadım merak etme.neyse..
eyvallah.hassasım kusuruma bakma.hatta hastayım belki.
bi kahve molası verdik, yorumlar almış yürümüş. oğuzkağan burdaysan 3 kere kapıya vur.efenim konuyla ilgili yorum yapacaktım. kimse araya girmesin. taşranın edebiyatını yapmak ile taşra edebiyatı yapmak arasında fark vardır. bu bağlamda Mahmut Makal ve o dönemki yazarlar taşra edebiyatı yapan isimlerden. benim çok sevdiğim bir tarz deil açıkcası. çünkü basitlik ile yalınlık arasındaki farka inanıyorum. ayrıca bu kadar yerel kalmak da çok sevdiğim tarzlardan değil. yalnız kitaplarının 18 dile çevrilmesi olayı ve köy sosyolojisine katkıları cümleleri beni benden almıştır.bugün de çemkirdim ya, çok mutlu mesutum:)))
tık tık tık.
cibrani, yazı için teşekkürler. Okunması gereken bir kitap. Küçükken okumuştum ve sonra kitabı kaybetmiştim. Mahmut Makal, Aksaray’ımızdan çıkmış bir üstat.Ayrıca Mehmet Türkan’a ait Öğretmenimi Seviyorum kitabı da köy enstitüsüne değinen ve okunulası bir kitap.