dediğim gibi kişisel bir şey bu. kendime üzüldüm yalnızca.

dün gece eve gittim. acıkmışım, dolap tam takır. ceplerimi karıştırdım, dolaba eşlik ediyorlar. sonra son zamanlarda ki hayatımı inceledimde. içler acısıyım.

yalnızlığı seviyorum. ama bu kadarını değil. sürekli çalışmaktan hiç kimseyle görüşemiyorum ve eve gidince bi çift laf edecek insan yok. yok sevgilim olsun, yok ailem olsun, yok şu olsun, bu olsun diyen biri de değilim. istemiyorum zaten böyle şeyler. ama ne biliyim son zamanlar yaptığım tüm konuşmalar – iş harici – hafifte… sosyal hayatım yok. bi sn sosyal hayat ne? biliyordum ama…

sizede oluyor mu bilmem ama işten kimseyle dışarda görüşmek istemiyorum. kalın orda. zaten hayatımın büyük bölümünü almışlar. bi de uyku dışı üç beş saatlik vaktimi sizle geçiremem. hee böyle görmediğin birileriyle görüşmek daha mı iyi? yok onu da bilmem. sadece is yerinden kimseyi görmek istemiyorum.

şey istiyorum ay başı gelsin yine. hafta da bir aybaşı gelsin. dolaplar dolsun. cepler dolsun. aman karman çorman oldum. gerçekten dün gece düşünürkende böyleydim. o dal senin bu dal benim atladım durdum. alış veriş yapmak, dolabımı doldurmak, yeni giysiler olmak, yeni ayakkabılar almak – abartıp orospu olmamak kaydıyla tabii- sinemaya gitmek, dışarda yemek, arkadaşlarımla görüşmek, aynada yüzümü görmek ve ertesi gün işe gitmeyeceğim bir hafta sonu yaşamak istiyorum. biliyorum çok şey istiyorum. ama teker teker de istesem, hepsini birden de istesem değişen bişey yok. hayat kör noktaya yuvarlıyor beni. bundan kurtulmak için yapabileceğim bir şey var mı diyorum. yok onu da bilmiyorum. kurtulmaya çalışıyor muyum? bu muallak. ee ben bunları neden yazıyorum…….. sıkıntı işte sürekli çalışırsa insan kaçmak için yer arıyor. belki de bunları yazmam sebebim sırf işten kaytarmak içindir.

nasıl göründüğüme baktımda sanırım ters giden bişeyler var.