Şehire ilk kar düştü, her taraf beyaza büründü. Bir de benim yüreğim vardı, o hep bembeyazdı. Her tarafı kar kaplı idi, görünmez bilinmezdi. Bunu sen bile bilmezdin. Kaç kere kar yağıp eridi, hiç hissetin mi? Yok yok sen bunu da görmedin..şimdi yüreğim kış, içimde bir ocak bile yok ki, Aslında Ay ocak, yürekte ocak’a ne gerek var. Çıkıp gittiğin bu kapıda, yürüdüğün o yolda hep ayak izin kaldı o bembeyaz karlarda. Ardından düştüm yollara, takip ettiğim adımlarda ulaşamadım sana. Ne acı bunları yazmak sana, anlatmak içimdeki duyguları, ezilmiş yanlarımı, zaaflarımı göstermek sana. Ama yapamadım, bunları da oku diye sana yazdım. Yarattıgın kardan adamı gör diye ısrarla yazdım. Şimdi elimde bir tutam sevgi, maziden kalma sanki. Ne olacak peki şimdi, kim tamamlayacak bu resmi.. şimdi bana bir şapka lazım, bir de palto, palto olmasa da olur kömürden yapılan dört beş tane düğme, elime bir tane de çalıdan süperge, eksik kalmsın o soguk surata gülümseme, biraz daha üste ince bir burun, bana bunları bulun. Zaten yitirilen yitirilmiş, yürek erirken kardan adam erimiş çok mu?