21 Haziran. -Dünya Müzik günü.- Taksim. Odakule önü.

Uzun saçlı, beyaz yüzlü, yalın ayaklı bir japon. Üzerinde şamanları anımsatan uzun bir elbise, elinde iki bambu kamışı var, vücuduna ufak çanlar asmış. Şarkılı bir hikaye anlatıyor. Hareketleri ve sesi. Yere oturuyor. Bambu kamışları birbirine sürtüyor. Yere vuruyor. Yanında bir yastık, üzerinde sihirli desenli bir örtü var. Önündeki sepet kayığı. Bambu kamışlar kürek oluyor şimdi, eliyle dalgaları sürüklüyor. 40-50 kişi toplandı etrafında: Çığlık benzeri hecelere , gezgin şarkıcının yaptığı bu ayine bakıyorlar. Yaşlı tıknaz bir teyze, hikayeciyi sarmalayan çemberden sıyrılmış, hayranlık dolu gözlerle her hareketini izliyor, ağzını kıpırdatıp, mırıldanarak ayine katılıyor o da. Tinerciler başucunda koro görevinde: Adamın gölgesi olarak dansediyorlar…Japon adamın ürkütücü bakışları hikayenin sonuna doğru sükunete kavuşuyor. Dizleri üstünde yere kapaklanıp ellerini göğe çeviriyor. Sessizlik. Ve alkış.Tinerciler: “Hadi para verelim! Hadi öyle boş bakmayın!” Yerden kalkıp şükran dolu bir ritüelin sonunda sepete uzanıyor japonadam. Onu havaya kaldırıyor. Sadece para toplamıyor sanki. Gökten gelen berekete şükrediyor gibi.
Bir süre içine kapanıyor, başka bir hikayeye başlıyor sonra. Türküsünün içine hızar sesleri, sokak gürültüleri karışıyor.Tam bu sırada tinerci çocuklar güvercin huysuzluğu gibi kıpırdanıyorlar. İşaret geldi, Odakule tüneline sarkıp Tepebaşına doğru harekete geçiyorlar. Kirli beyaz, sivil bir minibüsün içinden 666 mavi gömlekli iniyor. Japonadam kendinden geçmiş şekilde hikaye-ritüeline devam ediyor. Mavilerden biri sihirli yastığa dokunuyor. Diğerleri adamı kolundan tutup çekiştirmeye başlıyor. Japonadam, rüyadan uyandırılmış gibi şaşkın. bakıyor sadece. Birkaç no.no. çıkıyor ağızından. Biz, aptal koyun seyirciler de biraz önce seyrettiğimiz güzellik gibi bu iğrençliği de aynı geri-zekalıkla seyrediyoruz işte. Kimse çıkıp ne yapıyorsunuz bile diyemiyor hadım edilmiş benliklerimizle toz gibi dağılıyoruz sokağa. En çok kendime kızıyorum. Sonra mavi gömleklilere: Görevden vazife çıkaran, hiçbir güzelliğin yeşermesine izin vermeyecekmiş gibi kafamızın üstünde sallanan baltalar, toparlanıp dönen tekerleklerle başka karanlıklara dalıyorlar.

Ey japonadam, ey gezgin derviş, iyisindir dilerim. Senin bakışın farklıdır umarım. Ve eritir bu barbarlığı da.