Yazımızın başlığı bir film repliğinden. Can sıkıntısı içinde kanal kanal dolaşırken Denys Arcand‘ın 2003 yapımı Barbarların İstilası filmine tamda bu repliğin zikredildiği sırada denk geldiğim için kendimi pek şanslı saymıyorum açıkçası. “Bir dehşet tarihidir” diye devam eden bu replik, hakkında bugüne dek ancak aile köklerimi ve soy ağacımı öğrenebilecek kadar düşündüğüm ve araştırdığım bir konuda ne kadar da sınırlı bilgiye sahip olduğumu göstermiş oldu.vikipedi’ye göre “gezegenimiz 5.5 milyar yaşında ve Fosil kayıtlarına göre anatomik olarak çağdaş insan tanımına uyan en eski fosiller 130.000 yıl öncesine aittir ve Afrika’da bulunmuşlardır“. Bizden milyarlarca yıl önce var olan bir gezegeni nasıl bu hale getirdiğimiz hakkında pek çoğunuzun bir fikri vardır eminim, bunun üzerinde durmyacağım. Benim asıl ilgilendiğim konu İnsanoğlunun, dinler tarihine göre habil ve kabil ile başlayan vahşet tarihi. İnsanlığın tarihinin cinayetle başlıyor olması ayrıca dikkate değer bir konudur. Kabaca rakamlara bir göz atacak olursak çocuklarınında Kabil’e yaraşır evlatlar olduğunu anlamak güç değil.Resmi rakamlara göre;I. Dünya Savaşında: 8.556.315 kişiII. Dünya Savaşında: 72.758.900 kişi hayatını kaybetmiştir.

savaşa maruz kalmış bir çocuk
savaşa maruz kalmış bir çocuk

Yine resmi rakamlara göre II. Dünya savaşında ölen insanların en az 5.754.400’ü yahudiydi. Bugün bile yahudilerin nüfusunun yaklaşık 13.000.000 olduğu göz önüne alınırsa o tarihte nasıl bir soykırıma tabi tutulduklarını anlamak zor olmayacaktır.Resmi rakamlar devam ediyor: ABD Irak savaşında yaklaşık 1.200.000 kişinin hayatını kaybettiği sanılıyor.ABD’nin Afganistan ve Vietnam’la yaptığı savaşlarda yine milyonlarca insan öldürülmüştür.Bazı kaynaklara göre beyaz adamın Amerikayı keşfetmesi yaklaşık 70.000.000 Kızılderilinin hayatına mal oldu geriye kalanların neredeyse tamamı asimile edildi. Bugün bu bilge ve barışsever topluluğun kabilelerine ait isimler ABD ordusu tarafından savaş araçlarına veriliyor.

Yaralı Diz Katliamı
Yaralı Diz Katliamı

Yalnızca Moğol istilalarında 30.000.000 ila 60.000.000 arasında insanın katledildiği sanılıyor. Varoluşunu yok etmekle anlamlandırmak yalnızca Moğollara özgü bir davranış biçimi değil elbette. Geçmişi yeterince irdelendiğinden İnsan ırkının ne kadar saldırgan bir psikolojiye sahip olduğu anlaşılacaktır. Çok değil sadece 15 yıl önce bütün dünyanın gözü önünde bir çok ülkenin suç ortaklığıyla serbrenitsa’da binlerce insan kadın ve çocuk, yaşlı ve hasta ayırmaksızın soykırıma tabi tutuldu.Bütün bunlardan sonra yaşadığımız coğrafyaya dönecek olursak;Dersim, Maraş, Çorum katliamlarında binlerce insan politik amaçlarla öldürülmüştür. Türkiye’de son 30 yılda 40.000’nin üzerinde insan çözümlenemeyen bir politik mesele nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Ayrıca ülkemizde yalnızca Askeri Darbeler nedeniyle binlerce insan ya işkence altında öldürülmüş yada faili meçhule kurban gitmiştir. Şu sıralar gündemi fazlasıyla meçgul eden karanlık siyasi tarihimizi bir şimdilik bir kenara bırakalım.Savaşlar dışında insanlık tarihindeki diğer büyük leke Sömürgecilik anlayışıdır. Bugünkü refah düzeyini, yeryüzünün geri kalanını sömürmeye borçlu olan batı uygarlığı Afrikaya zaman zaman insani yardım adı altında ilaç ve gıda gibi temel ihtiyaç maddeleri götürerek dünya kamuoyu önünde vicdani orgazm yaşıyor. Uluslararası Gıda Politikası Araştırma Enstitüsü’nün araştırmalarına göre yalnızca Afrikada 38.6 milyon çocuk aç. Peki Afrikalı çocuklar neden aç? Cevabı çok basit; çünkü muhtemelen hiç görmeyecekleri hatta adını bile duymayacakları coğrafyalardaki kadınların makyaj yapıp alışveriş mağazalarında para harcaması, erkeklerin lüks arabalara binmesi, çocukların kolejlerde okuması, yaşlıların fotoğraf makinesiyle dünyayı gezmesi gerekiyor.Afrikadaki aç insanların neden ölmediği sorusunu Karl Marx çok zaman önce yanıtladı aslında;”Kapitalizm (yalnızca)gölgesini satamadığı ağacı keser”