Alay etmek değil, gülümsetmek için:
Evvela Linuks istifadeçilerini buradan salamlamag isteyirem. Bu yaxınlarda Türkiyede yaşayan bir dostumuz bize Linux Mandrake 8.0 CD-lerini getirmişdi. Her bir yeni çıxan proqramı ve ya Sistemi çox memmuniyyetle incelemek menim adetimdir. Ve ona göre de Linuks CD-lerini kompüterime yüklemeyi qerara aldım. Hal-hazırda WindowsME-den istifade edirem. Amma WindowsME ile yanaşı kompüterime Linuks-u da yükledim. Her şey çox e’la idi. Çox sevinc verici bir hadisedir. Artiq menim ve bir neçe yoldaşımın kompüterinde Vindovsla yanaşı Linuks sistemi de fealiyyet gösterir. Lakin Linuks-u tam bilmediyime gore bir az çetinlikler olur. Meselen be’zen Azeri herflerinin yerine tam başqa herfler görünür. Amma yene de naşükürlük ede bilmerem
yorumlar
Bakınız…
pardon
hiç ama hiç önemli değil 🙂 Ben maymunluk olsun diye muhalefet yaptım.
Bence görülmesi gereken bir site. Sırf eğlencesi için de değil! Durup düşündürüyor bir nebze…
Oradaki dil bana ilginç (hatta fonetik olarak komik) geliyor ama "ulan özümüz de bu aslında" dedirtiveriyor…
Çok mantıklı kurgulanmış, özellikle ingilizce etkisinden alabildiğine uzak (farsça kelimeler içeriyor ama) şahane bir dil bence. Ve Türkler’in Azerice ile alay etmesi büyük oranda "Bu insanlar Türkçe konuşmaya çalışıyor ama beceremiyor" gibi salakça bir varsayıma dayanıyor.
ben anlamıyorum, ingilizce etkisinde olmanın nesi kötü ki? güzel geliyo işte kabul edin,.. geçen gün biri bana "bu bir excuse degil" dedi, tamam bu da degil ama, bence o kadar da takmamalı buna,.. dig it?? sindikeyşan indı neyşın veyahut,..
Ben yerel dillerin, mutfakların, kültürlerin, ezgilerin, inançların, ideolojilerin, bir halka ait tüm değerlerin erozyona uğrayıp herkesin coca-cola içtiği, hamburger yediği, ingilizce konuştuğu, pop müzik dinlediği, Sam Amca’nın savunucusu olduğu bir dünyadan yana değilim, bu yüzden çoğu her geçen gün kaybedilen bu mevzilerden biri olan “dil”in kendi özelliklerini kaybetmeden korunması benim için önem taşıyor. Genel concept budur.
folklorik şeylerden, geleneklerden, alışkanlıklardan hoşlanmıyorum,.. bunlar çogunlukla çok lümpen görünüyor gözüme, ister istemez aşşagılarken buluyorum kendimi,.. bu benim dejenere yetiştigimi filan da gösterebilir, bazı şeylerin artık eskisi gibi olamayacagını da. bu bir önyargı mı bilmiyorum, ama batı orijinli herşey, bizim olanlardan daha estetik, daha çekici görünüyor bana,.. belki de hatalıyım bu konuda,.. ama bir halk müzigi varmış yokmuş, ya da geleneksel bir içecegimiz varsa, şimdi gelmiyor aklıma, unutulması umrumda degil mesela,..
Babası Amerika’lı bir arkadaşım vardı. Az bir Türkçe öğretmiştik ona. Ama o durmadı 4 senenin sonunda Leman okuyup esprileri anlayacak duruma geldi. Sonra Türkçe dil yapısını bozmadan aralara İngilizce kelimeler koyduk ve çok leziz oldu. Nasıl mı?
Bizdeki selam, melam vermem gibi ikilemeleri de uygulayın daha de zevkli olacak. Dilin dünyada tek işlevi olmuştur; iletişim. İnsanlar birbirlerine dertlerini anlatibildiği sürece sorun yoktur. İngilizler’in eskiden Fransızca konuşması da çok garip ama öyle. Ne kıyafetler gürdüm içinde insan yoktu gibi bir durum;
O kadar güzel Türkçe kullananlar gördüm ama o kadar anlaşamadım.
Anlayış meselesi. Ben kurallardan değil, fikirlerimden bahsediyorum.