Kimi kadın için evlilik bir sığınaktır. Aşık olmadan, içinde o kişiye karşı birşey hissetmeden de sadece güvenilecek birine ihtiyaç duymak. Bazen kendi içimizdeki yalnızlığa son vermek için yaptığımız bir tercih olur evlilik. Çocuklarım olsun, bir yuvam olsun, hayatımda varoluşumun bir nedeni olsun diye de yapılır birçok evlilik. Bir kadının hayatındaki erkekten kendisini mutlu etmesini arzu etmesi, bir hayatı paylaşabilmek, kanayan bir yarayı dindiricek gibi gelir düşündüğünde. Ama insanoğlu en çok kendini kandırır. İnsanın tek dostu da, düşmanı da kendisidir nasıl olsa.Dün gece elimden bırakamadığım bir kitap okudum. Keşke bitmeseydi dersiniz ya öyle bir hikaye. Bosna’lı Leyla’nın yaşadığı büyük kabus. Bosna’da toplama kampında geçirilen o iki yıl, Leyla’nın herşeye rağmen ailesini düşünüp hayata tutunmasını anlatan bu hikaye beni çok etkiledi. Binlerce kadının travma geçirmesine neden olan olayı anlatan bu hikaye, bir kadının isyankar ve acı dolu hikayesiydi.Yaşadığımız bu hayatta da cennet ve cehennem vardır. Hayat bazen öyle acımasızdır ki bize karanlık taraflarını gösterir. Niye bunlar benim başıma geldi sorusunu soramadığın ve insan olmaktan utandığın zamanlar yaşanır. Ama bu acı hiçbir şekilde anlatılamaz. Sadece yaşayanın yüreği tanıktır bu acıya. Hayatın diğer kalanında da bu acı, o kişinin hayatını etkileyecektir.Leyla’nın kaderi bu hikaye de Rotka isimli bir gencin, kendisine ilgi duymasıyla değişir. Yaşadığı olaylar da barbar erkeklerin tecavüzüyle karşılaşan, insanlık dışı muameleler gören Leyla, bir erkeğin kendisine kol kanat germesiyle hayata daha sıkı tutunabilmiştir. Rotka’ya karşı birşeyler hissetmese de, onu güvenilecek bir liman gibi görüp kendisini kurtarabilmiştir o cehennem hayatından. Annesiyle yıllar sonra karşılaşıp hasret gideren Leyla, yaşadığı kötü olaylar sonucu annesinin de desteğiyle hayatında yeni bir sayfa açmıştır. Psikolojik tedavi ve çevresindeki onu seven kişilerin yardımıyla bu kez de hayatın sadece cehennem den ibaret olmadığını anlamış, karşısına çıkan iyi insanlar sayesinde eski zor günlerini geride bırakmıştır. Yaşadığı travmadan sonra erkeklere karşı güvenini yitiren Leyla, İbrahim’e karşı içinde birşeyler hissetmiş ve aşık olmuştur. Ama yaşadığı aşkta hayal kırıklığına uğrayan Leyla, oğluna ve onu seven adama sarılıp hayatta olmanın değerini anlamıştır.Bu hikaye de Leyla’nın yaşadıkları bana, mutluluğun mücadele ile insanın hayatına bir gün geleceğini, hayatın hep değişkenlik içinde olduğunu, yaşama cesareti olanların, umudunu kaybetmeyenlerin Tanrı tarafından bir gün ödüllendirileceğini öğretti. Sevginin gücü ne kadar önemliydi insanın hayatında. Yaşam sevmekle başlıyor, günü geldiğinde hayat bu sevginin ödülünü bir gün veriyordu sabretmeyi bilene. Herşeye rağmen birşeyleri sevebilmek, insan hayatındaki en büyük sınavlardan biri değil mi?