bugün dışarıdan bakıldığında sıkıcı görünen, ama zaman aktıkça ilginçleşen bir tanıtım toplantısına katıldım.

toplantı, koç bilgi sistemleri, koçbank, microsoft ve birkaç firmanın ortak kurduğu kobiline iş platformunun tanıtım toplantısıydı. böyle sıkıcı gözüken bir toplantı, orada konuşma fırsatı bulduğumuz bir kişi tarafından anlamlı hale getirildi ve toplantıdan çıktığımda yapmak olanlar konusundaki çoğu şey kafamda daha net hale gelmişti.

kobiline iş platformu, küçük ve orta ölçekli işletmeleri internet ortamına taşımayı hedefliyor. yani bu insanların büyük bir bölümü çekici bırakıp eline mouse alan, e-iş olayını bilmeyen ama sınırlı düzeyde de olsa merak eden insanlar. ama kendilerini bu işten çok uzakta görüyor, vizyonlarını işletmelerinin dört duvarı arasına kapatıyorlar. bu insanların kendilerine güvenleri yok. bu insanların ekonomiye güvenleri yok. cesaretsizlik de hareketsizliği getiriyor. neyse bunları kenara bırakırsak bu toplantı sonunda hayatım nasıl bir değişiklik aldı, onu anlatayım. toplantının yemek arasında kobiline pazarlama müdürüyle yemek yeme fırsatını buldum. ona geçen sene yaptığımız bir e-iş projesinden bahsettik. çok sıkı bir projeydi ama rafa kaldırmıştık, gerçekleştirmenin zor olacağı düşüncesi ve cesaret eksikliğiyle. adamla konuşurken, niye projenizi gerçekleştirmediniz diye sordu ve ısrarla “bunu yapın” dedi. “kendinize güvenin, riske girin, batıp çıkın”. işi batırmak bile kazanılacak bir değerdir ve bazen batmak, kazanmaktan daha değerlidir. toplantıdan çıktıktan sonra bir düşünücü olmaktansa, gerçekleştirici olmanın önemli olduğunu; tüm bu güvensizlik ortamının, kendine güvenmemekle başladığını, ekonomik kriz gibi olayların sebebinin de aslında bu olduğunu anladım. işte böyle..