GELECEK NESİL BİLGİSAYARLAR (3)Abaküsten hatta bırakalım abaküsü, Charles Babbage’den, onuda geçtim, Iowa State Üniversitesi profesörü John V. Atanasoff ve yüksek lisans öğrencisi Clifford Berry ‘den bu yana (ilk elektronik hesap makinesini tasarladılar) ne değişti; elbette teknoloji… Başdöndüren bir hızla değişen, gelişen ve kendini yenileyen teknoloji… Yapay zeka yeni bir kavram değildir, şimdilik ütopik olan, gerçekte beynin bütün fonksiyonlarını yerine getiren bir yapay zekadan bahsetmektir. Bu, teknolojinin çizdiği çizgiyle yakından ilgilidir.Aslında bahsettiğimiz yapay zekanın bir takım “önceden programlanmış” işleri yerine getirmesi değil, gerçekte yapay zekanın bir insanda var olan bütün özellikleri taşıyıp, düşünebilmesidir. Elbette günümüz koşullarında bunu sağlayacak bir yapay zekadan bahsetmek güç olsa da, beşinci nesil bilgisayarların tanımına bunu ekleyebiliriz. Öte yandan bilgisayar mühendisliğinde bilgisayar için kesin kurallarının önceden belirlendiği (formel) ve aynı girdilere aynı cevaplar vermek zorunda olduğu gerçeği vardır; yani bilgisayar deterministiktir. Kurallara katiyen bağlıdır. Yani tuştakımından bir “a” karakteri girdiğinizde, ekranda başka bir harfin çıktığını görmezsiniz. Şayet görüyorsanız kesinlikle klavyenizi kontrol ettirin.Şimdi ne demek istedim? Şunu; beşinci nesil bir bilgisayar (ya da bir makine) insansı tepkiler verecekse, bu bilgisayar mühendisliğine (geniş anlamda fen bilimleri) aykırı olacaktır. O halde beşinci nesil bir bilgisayarı, yapay zeka ve mühendislik bilimiyle ortak noktada buluşturmak gerekir.Beşinci nesil bir bilgisayarın sahip olacağı en önemli yeti; öğrenme… Tıpkı bir çocuk gibi, nasıl etrafındakilerin farkına varıp, o andan itibaren sürekli öğreniyorsa beşinci nesil bilgisayarımız da aynı şeyi yapabilecektir. Bu yüzden beşinci nesil bir bilgisayara sahipseniz, ona iyi şeyler öğretmeye gayret edin.. Sonra başınız ağrımasın. Beşinci nesil bilgisayar çevresinden bir takım şeyler öğrenirken, kafasının karışacağı da aşikardır.Ama şimdilik kendi kafalarımızı karıştıralım. İnanç meselesi; Gödel ne demiş: “Bir seviyeden daha karmaşık olan her tutarlı formel sistem için ispatlanamayan ama doğru olan bir takım önermeler vardır.”Gödel (Kurt,) kimdir; 1906 yılında doğan Avusturya asıllı Amerikalı mantık ve matematik bilimcidir. Özetle yukarıdaki cümlenin esasını oluşturan Gödel Teoremi (1931), Einstein’in Görelilik Teorisi ve Heisenberg’in Belirsizlik Prensibi ile birlikte çağın en önemli üç ispatından biridir.Konuyu biraz felsefeye dökelim mi? Hadi dökelim… Diyor ki, bir formel sistemin tutarlı olması, ürettiği sonuçların başka sonuçlarıyla çelişmemesi gerekir. Biraz daha açalım; bir seviyeden daha karmaşık olan ifadesinde, bir nesne örnek olarak; “2+2=” nin sonucunu verebiliyorsa, bu seviyenin üzerinde yer almakta demektir. O halde şimdiden yapay zekaya inanmayı keselim, çünkü Gödel’e göre gidersek, bu yazının konusu buhar olmaktan öteye gidemeyecektir.Bir bilgisayarın doğru programlandığında herşeyi yapabileceğine inanlar, aynı zamanda bilgisayarların doğal hayatta doğru veya yanlış olarak algılanan bir çok şeyi yapamayacakları gerçeğine de inanmalıdırlar; paradoks.Gödel’in fikirlerinden yola çıkarak ünlü İngiliz Matematikçi Alan Turing, sonsuza dek hatasız hesap yapabilen soyut bi rmakine tasarlar. Bu makine her türlü algoritmik problemi hesaplayabilir. Bununla ilgili olarak Turing kendi teorisini üretir. Fakat, bazı problemlerin algoritmik çözümü olmadığını farkeder. Bu nedenle Turing makinesi (veya bilgisayar) yine çok ünlü “durma problemi (halting problem)” ile karşı karşıya kalır; problemin çözümü var mı, yok mu? Yapay zeka tasarılarının temel noktası da burdadır; çünkü insanlar için böyle bir problemden söz edilemez. Dolayısıyla, yapay zeka insan zekasına ne kadar yakın olabilir? Bilgisayarlar determisinistik yapıdadır ancak, insan beyni deterministik yapıda değildir.Gelecek nesil bilgisayarlar tasarlarken genellikle paralel işlemcili sistemler ve süper iletken teknolojilerinden yararlanlır. Von Neumann’ın tek işlemcili mimarisine karşılık, farklı işleri gerçekleştiren bir çok işlemci (CPU) kullanılmaktadır. Süper iletken teknolojisiyle de elektronik akış hızı sıfır sürtünmeye yaklaştırılmakta ve böylece maksimum hız sağlanmaktadır.İnsan beyninin farklı işleri gerçekleştiren ünitelerine karşılık, her üniteye karşılık gelecek şekilde bir işlemci kullanmak… Sonra bu işlemcileri tek bir entegre devre içerisinde toplamak… İşlemci sayısı arttıkça ortaya çıkacak olan makine karmaşıklaşacak ve süper hızdan ödün verilmeye başlanacaktır. Bu şekilde her işi gerçekleştiren tek bir makine yapmak yerine, daha akla yakın olan uzman sistemler ve buna bağlı olarak uzman otomasyon uygulamaları oluşturmak daha mantıklıdır.Şu ana kadar okuduklarımız unutalım; yapay zeka gerçekten bilgisayarın insan gibi hissetmesi ve düşünmesi midir? Kimine göre evet, kimine göre kesinlikle hayır. Gödel Teoremi’nin ortaya çıkardığı bir sonuç; insan aklı bir makine olarak açıklanamaz ve mekanik bir modeli yapılamaz…Bilgisayarın tanımı neydi? Veriyi ayrık birimler halinde depolayan ve bu veri üzerinde çok yüksek hızlarda aritmetik ve lojik işlemler gerçekleştiren makinelerdi. O halde, sahip olduğu bu yeteneği, kendi uygulama alanlarında değerlendirmek en azından şu anki teknoloji ile daha doğru olacaktır.Yapay zeka ve gelecek nesil makinelerle ilgili çalışma ve teoriler elbette sadece Gödel’le sınırlı değildi. Penrose Gödel’in Eksik Olma Teoremini üzerine inşa ettiği, yapay zekanın insan beyni gibi olamayacağı düşüncesini “matematiksel düşünce; hiç bir saf hesaplama modelli sistem tarafından içerilemez” sonucuyla ilişkilendirir (R.Penrose, 1994 Shadows of the Mind). J.R.Lucas ise Gödel Teoremi’nin sibernetik makinelere uygulanabileceği sonucuna varmakla beraber, Penrose’un düşüncelerini de destekler. O ’na göre bir makine , formel bir sistemin somut bir göstergesidir. Lucas aklın her hangi bir makine ile modellenemeyeceğini ileri sürer ama, aklın herhangi bir kısmının modellenemeyeceği anlamına gelmediğini de söyler. Chalmers, Gödel’in Teoremi’nin uygulamayacağı üzerine yoğunlaşır. Dayanak noktası da, Gödel Teoremi’nde yer alan, “bir aksiyomatik sistemin sağlam olduğunu” bilmek değil, “kendi sitemimizin sağlam olduğunu” bilmemiz ifadesidir. Yani, sağlam bir yapıda olmamız kesinlikle sağlam bir yapıda olduğumuz sonucunu doğurmaz. Bulunduğumuz noktadan daha ileride, daha sağlam yapılar mutlaka vardır. Chalmers düşüncesine en yakın bilimadamlarından D. McCullough, sadece yapay zekanın değil, insan beyninin de Gödel Teorisi ile yakın ilişkide olduğunu savunur; “insanın kendi muhakeme sisteminin kendi hakkındaki muhakeme yeteneğinden kuşku duymalıyız.”. Çünkü, muhakeme sistemimiz formalize edilemez veya edilecek kadar iyi bilinmez.Sonuç olarak, beşinci nesil bilgisayarlar ve yapay zeka ile ilgili tartışmalar daha çok sürecektir. İnsan beyninin fonksiyonlarını taklit etmeye çalışan uzman sistemleri bir yana bırakırsak, şu an için bu fonksiyonları gerçekleştiren makineler olmasa da, şimdilik Hollywood filmlerinin bize sunduklarıyla yetinmemiz gerekecek. En azından teknolojideki sınırların nereye kadar uzanabileceği hakkında bize fikir verdiği için…(Bitti)