Engin ARDIÇ’ın “Sıktınız ama ha” yazısını okuduktan sonra İş Bankası’nın reklam filmi üzerinde biraz daha düşündüm.Sadece İş Bankası değil, öncesinde Mehmet Orelyo’ya İstiklal Marşımızı okutmaya çalışan Alpet onun da öncesinde senfonik bir İstiklal Marşı eşliğinde pistlerde tur atan f1 aracı ile Petrol Ofisi.Kapitalizmin temel araçlarından biri olan reklamda, bir milletin can damarını titreten unsurların kullanılması resmen bir sömürü. Bir çok entelin, “Türk’e Türklük propagandası” diye nitelendirdiği durum bence işte tam da bu. Etik olmadığını düşündüğüm kadar, etik değerlerin piyasadaki durumu da göz önüne alınca Ardıç, “Suç değil mi?” diye sormakta bence çok haklı. Devlet teşekkülü dahi olsa bu tür istismarların reklam sektöründe engellenmesi gerektiğine ben de inanıyorum. Bugün devlet teşekkülüne eyvallah dersek yarın özel sektör daha da ileri gidince ses çıkarmaya hakkımız olmaz.Mesela düşünsenize; bir reklamda Mustafa Kemal bayram ziyaretine Zübeyde Hanım’a giderken kolunun altına bir markanın çikolata kutusu veya eline başka bir markanın şalı tutuşturulmuş, e buna o zaman kim ne ses çıkarabilir acaba?En azından bu değerlerimizi piyasaya kurban etmeyelim.