yeni ağaran günün beyaz koridorunda karnımda her zamanki ağrı…”…sononun hu noug.un.çsuz b.g.lum ola.ş…””…ho.i nh.m h.ç ıhn.as.ıssmm?””…n.h.m tutn..m uh.mna ç.ık arahında ma…”…yaklaşıyorum kapıya ve sesler, hala bir yılanın koynunda çırpınıyor sanki . kimsesiz bir boşluk içinde ellerimi cebime sokuyorum ve…” pek.. b..r ..ar..s. …?” t..ın .lind..n ..glne ee s..nrım kblu..nme…”…sesler, şimdi kurtuluyor gri büyüden; açık pencereden serin bir bulut giriyor içeri, içinde sessiz bıçakların dönüp durduğu,,, itiyorum , gıcırdıyor .” metin olun hanımefendi, rica ederim toplayın kendinizi biraz, size anlatmaya çalıştım, bunu karşılayamazsanız elimizden bir şey gelmez, lütfen sakin olun,,, bakın kendisi de burada; lütfen “. annemin karşısı, sehpanın üzeri, gözyaşlarıyla buruşmuş mendillerle dolu . babam da orada, biliyorum orada, bu anı kaçırmayacağına adım gibi eminim, işte orada, sonunda görüm onu, orada ve nefret parlıyor gözlerinde . hayata, kaderine ve varoluşa .,,,ve anneme,. kapının yanında dikiliyorum .şu biçare karartıya yaklaşıyor doktorun gözlüğüne yansıyan hayalet,,, ve onun dizlerinde duruyor, eğiliyor, ve tekrar duruyor yaslanıyor dizine ve alev alev, yanmaya başlıyor doktorun gözlüğünde… ,,,elini alıyor avucuna, sıkıyor,,, gözleri,,,kabullenmiş herşeyi…”bakın, ben,,, ben,,, gitmeliyim, galip bey gerçekten çok üzgünüm, size (………) pardon,,,alo,evet,,,hayır, o hastanın 17’de olması gerekiyordu,,, dün çıkarken nuray hemşireye talimat vermiştim ben,,,evet,,,hayır yalnız kalacak,,,evet 17,,,tamam,,,(…)eeevet, galip bey siz isterseniz annenizle çıkabilirsiniz,,,yada…”. garipsiyorum, yüzü sanki beyaz ışıkla saydamlaşmış doktorun, acımızı paylaşmadaki başarısını ve onun bembeyaz saçlarında, bembeyaz yüzünde ve yüzünde dolaşan beyaz damarlarında dolaşıyor bakışım, başımla ona izin veriyorum çıkabilsin diye odadan . ve eli geliyor, sessizce, yaklaşıp test sonuçlarını içeren kağıtları uzatıyor omzumun üstünden ve omzumda kalıyor bir süre ve sonra ayrılıyor sahneden .. annemse, o hala haraketsiz, açık pencerenin pervazında büyük bir üzüntüyle ilerleyen sümüklüböceğe dikmiş gözlerini, henüz dinmiş yağmur damlaları düşüyor pervaza, bakıyor, ağlamaya çalışıyor sanki; sert geçen upuzun bir kış, ömrü, ruhunda başka bir şey bırakmayan hayatının tortusu, gözlerindeki o duygusuz donukluğu, alt etmekle cebelleşiyor belli ki . dürtüleri onu sarsıyor . titriyor bir damla için . titriyor . ama çelikleşmiş işte… ‘tek bir damlaya bile yer yok!!’. bir süre böyle kalıyoruz, iki bükülmüş ıstırap figürü, gölgesi muayene yatağını grileştiren, ve birden yakalıyorum, gözlerime düşüyor . “peki ya…” diyor, “oysa ne kadar da yakındın kazanmaya ” ve çeviriyor yüzünü tekrar . hissettiği acıyla düşünceleri karışıyor , şu yarışma geliyor aklına, belki sadece sessizliği bozmak için,, ” boşver artık olan oldu ben …ben…” derken susuyorum, mantıklı düşünemediğimi farkediyorum, söylenecek bir şeyin kalmadığını, susuyorum. zaten dinlemiyor , mühürlenmiş ve onaylanmış yalnızlığıyla tek başına .”hadi” deyip tuttuyorum kollarından, doğruluyoruz . küçük adımlar…çıkışa doğru .çıkışa doğru ve,,,ışıklar, ışıklar dağılıyor bir anda, tayf tayf, çizgi çizgi, konuşanlar, sigara dumanı, biri bağırıyor, bir zavallı, sedyede ve çözülüyor sis, hissediyorum onu, görüyorum gözlerimin önünde, içimde, ölümcül bir esinti gibi kulaklarımda, kahkahalarını işitiyorum, kemirirken içimi, istila ederken bedenimi… ve biri gaza basıyor, boş viteste, düşüyorum, bir tek formol ve tozun kokusu…susuyor zavallı.,,,gözlerimi açtığımda tanıdık çatlağı görüyorum tavanda ve babamın silik gözlerini,,, ‘affet beni ‘ diyorum içimden ve annem,,, yatağımın yanında ,,,,artık yalnızca tuşların sesi var…”zamanı geldi”diyorumhissediyorum çünkü sönüşü . bir bataklık var, ortasındayım, o duygu gibi, zamanı geldi diyorum .. deniz minareleri,,, sıra sıra dizilmiş onlarcası, ellerime dökülüyor birer birer babamın elinden, gülümsüyor babam, hareli, silik, “dikkat edin, ağzına götürmesin” diyor ve yosun kokusu duyuyorum,,,bağırışmalar,,,agoninin kıyısında mutluluk düşleri,,, annemin çelik gözlerinden gözyaşlarının sızışını duyuyorum aniden ve babam, babam da ağlıyor şimdi, babamı ilk kez hayal ediyorum ağlarken, o, yanımda, bende, bir kez daha ölürken . sonra ben, gidiyorum . ……………………………………………………………………….ve kapı çalıyor bundan tam bir yıl sonra,,,mumlar var içerde, bir ölüm yıldönümünü yaşanıyor,,,sık adımlar duyuluyor kapıya yaklaşan,,,ve açılıyor kapıjose gonzalez vuruyor gitara, remain’in sesi dağılıyor köhne apartmanın boşluğunda,,, yeniden .we’ll remain after everything’s been washed away”merhaba anne”…we will stand upright as we stand today,,,”kazandın anne! başardın!”ve tutuyorum annemi o düşmeden . ama her tarafında küçük puntolarla parlak kırmızı ‘winner’ yazan ve büyük ödülün merkezi çin’de, tianjin’de bulunan bir enstitüde tüm masrafları happylife ressurection corp. tarafından karşılanarak bedava klonlanmak olan oyunun dosyaları diğer elimden kurtulup etrafa dağılıveriyor .”peki şimdi ne olacak?”diyor annem, titreyerek kanepeye giderken . umudumu kesmiştim diyor . üçüncüydüm,,, üçüncü sırada ben vardım ah allah’ım! diğer ikisi,,, ha ha iflas etmişler demek ki! ha ha! yarabbim! peki şimdi sen? sen kimsin? diyor ve tekrar bayılıyor .