Yorucu bir günün ardından eve gitmek, ayaklarımızı uzatıp, hafif bir müzik eşliğinde şarabımızı yudumlayarak yorgunluğumuzu atmak ne kadar da keyifli değil mi? Siz öyle sanın, hiç de öyle değilmiş. İtalyan ve İngiliz araştırmacılar, rahatlatıcı müziği kapatıp, sessizlikte oturmanın sağlığımıza daha iyi geldiğini söylüyorlarmış. Hafif müziğin rahatlatıcı bir etkisi olduğu aşikarmış ancak müziğin arasındaki sessizliklerin, dolaşım sistemimize çok daha fazla yararı varmış.Pavia Üniversitesi’nden Dr Luciano Bernardi ve meslektaşları, Heart’ın son sayısında çalışmalarının sonuçlarını açıklamışlar. Araştırma, müziğin kalp atış hızında, kan basıncında ve nefes alma aralığında yol açtığı değişimleri inceleyen daha geniş bir çalışmanın bir parçasıymış. Bernardi ve ekibi, yarısı müzisyen olan 24 kişiden, rastgele seçilmiş altı tane ikişer dakikalık müzik eserini dinlemesini istemiş. Eserler, raga (bir tür Hint müziği), yavaş ve hızlı klasik müzik, tekno, rap ve dodecaphonic (geleneksel ritmik, harmonik ve melodik yapıdan yoksun 12 sesli müzik) türlerini içeriyormuş. Daha sonra araştırmacılar, deneklerin kalp atış hızını, nefes alış veriş aralıklarını, kan basınçlarını ve rahatladıklarını işaret eden diğer göstergeleri ölçmüş. Aynı deneyi, müziğe 2 dakikalık sessizlik aralıkları ilave ederek tekrarlamışlar. Araştırmacılar, dinlettikleri müziklerin çoğunun kalp atışını hızlandırdığını ve kan basıncını yükselttiğini ortaya çıkarmışlar. Hızlı müzikte bu etki biraz daha güçlü oluyormuş. Üstelik bu artışın, dinlenilen müzik türü ile alakası yokmuş. Yani, hızlı klasik müzik de, tekno müzik de belirtilen değerlerde aynı etkiye yol açıyormuş. Yavaş müziğin rahatlatıcı etkisi daha yüksekmiş, özellikle aradaki duraksamalarda. Bu sessiz aralıklarda, katılımcıların kalp atış hızında ve kan basınçlarındaki düşüş daha da fazlaymış. Bernardi, “(Bu nedenle) tahrik ve rahatlamanın kontrollü olarak birbirini takip etmesi sonucu müzik, keyif verebilir,” demiş.Müzisyenlerde bu etkiler biraz daha etkiliymiş. Bunun nedeni, müzisyenlerin nefes alış verişlerini müzik ile daha senkronize ayarlayabilme yeteneğine sahip olmaları olabilirmiş.Müzik dinlemenin etkileri, rahatlama tekniklerinin etkileri ile benzermiş. Bu tarz bir rahatlama, insanın bir şey üzerine odaklanıp, daha sonra bırakması ile sağlanabilirmiş.İşin özü, bundan sonra ne zaman ayaklarımızı uzatıp rahatlamak istesek, elimize müzik setimizin kumandasını alıp, belli aralıklarla müziği durdurmalı, beklentimizi artırmalı, rahatlamalı, sonra da müziği tekrar dinlemeye başlamalıyız. Kumandayla uğraşamam diyorsanız, kaydediverin derim. Ya da bir kurnaz çıksın, periyodik sessizliklerle bezenmiş meditasyon müziği albümü çıkarıversin. Söz, internetten indirmeyip, parası neyse verip, satın alacağım.Kaynak: ABC Science News
yorumlar
yarın işyerinde iki dakıkalık sessizlik kaydedeceğim 🙂 playlist’imde aralara serpiştirdimmi tamamdır bu iş…
aklıma getirdi;İkinci Beyazıt Külliyesi, musiki ile hasta tedavisi
tabii bütün bu zeki araştırmacı amcalar, “sevdiğimiz müzik” ya da “çok sevdiğimiz bir şarkı” yı dinlerken ne tür rahatlama yaşıyoruz mevzusunu atlamış değillerdir sanırım. maksat araştırma yapıp fondan parayı kapmaksa onu da başka araştırmada araştırırlar artık.
@ numbbu amcalar sevdiğimiz şarkı durumunu atlamış olabilirler, rakipleri de sevilen parçalar nasıl etkiliyor bununla ilgili hiçbişi yok bu araştırmada diyip çürütmeye çalışırlar. bunun adına da bilimsellik diyolar.
Yukarıda bahsi geçen araştırma, daha geniş bir çalışmanın parçasıymış. Belki de incelemişlerdir, almayın hemen adamların günahını.
@plumbu adamların bir kısmının arasında bulundum. cognitive mevzularla ilgili epeyce bişiler okudum ve son 30-40 yıl bence malesef tamamen boşa gitmiştir. altı üstü insana benzer şekilde makina yapmaya çalışıp yeni yeni “e ama biz bu aletleri insana benzesinler diye yapmamıştık” demeye başladılar.istediğimiz gibi atıp tutabilirz, haklarını yemiş olmayız.
Biraz çok paramız var, acaip şeyler araştırıyoruz durumu var ama sonuçta ne çıkacağı hiç belli olmaz, birileri Galapagos adalarında taş içinde fosil aramaya gerek yok, otur oturduğun yerde deseydi Darwin evrim teorisini geliştiremeyecekti. Pek saygıdeğer deli Adnan Hoca da (hakaret değil adam raporu kendisi alıp mahkemeye sundu) evrim yalanı konferansları diye piyasa yapamayacaktı…
Tabi ki acaip şeyler araştırılmalı, ilginç fikirler ortaya atılmalı ama çıkış noktası biraz tutarlı olmalı. Sevdiği müziği dinleyen insanların duyguları, sevmediği müziği dinleyen insanların ise sinirleri depreşir ki bu iki durumda da kalp atışının ve kan basıncının hızlı olması normaldir. Biri Slayer dinlerken iki dakika müziği kessinler de görelim bakalım kim kimi kesiyor, hehee.
Klasik müzik dinleyen çocuklarda matematiksel zekanın gözle görülür şekilde arttığı kanıtlanmıştır.
Bana kalırsa -kesinlikle uyduruyorum- bu araştırmayı yaparken özellikle rastgele müzikler seçmişler. Belki de kalp rahatsızlığı olan hastaların tedavisi esnasında ikişer dakikalık sessizliklerle bölünmüş müzikler çalmaktır amaç. Meditasyon niyetine.