Eurovision’da başarı mı? Milli onur mu? Aslında başarı için illa ingilizce şarkı mı gerekli o da tartışma konusu… Neden bir Alman, Almancadan şaşmaz? bir Fransız, Fransızcadan şaşmaz? Bunlar sömürgeleşen milletler değil de ondan. Bizi eğitimde (ing.hazırlık sınıfları vb.) sömürgeleştirdikleri gibi, diğer alanlarda da yabancılaştırmaya devam ediyorlar. İngiliz ne yapıyor? İngilizce okul kitaplarını bile bize Londra’da basıp gönderiyor. Sterlinle kitap fiyatıhesaplattırıyor.
Türkçe’yi yavaş yavaş sildiriyor bize sömürgeci Anglosakson kafası Kendimizi Eurovision’da İngiliz sömürgesi olarak mı tanıtacağız? Almanı-Fransızı-İspanyolu-İtalyanı-Yunanı kendi dilinde söyleyecek Biz (küçük amerika olarak) İngilizce temsil edileceğiz… Dünya dili diyebilirsiniz İngilizce için ama, bizim onlardan neyimiz eksik? Neden Türkçe’de dünya dilleri arasına girmesin? Yüz milyonlarca Türküz dünyada, İngiliz nüfusunu bilmem kaça katlarız… Onurumuzla çıkalım, bizim de kendi dilimiz olduğunu gösterelim…
Dil kabul ettirilecek olsaydı şu anda kuş dili böcek dili konuşuyorduk…Almanlar Fransızlar İtalyanlar da İngilizce söylüyor genelde. Hatta bizden şarkı çalıyorlar (Üsküdar’a Gider iken…).
Athena İngilizce bir parça ile yine birinciliği alır tanıtımımızı yapar, Gurbetçilerin yarattığı imaj yüzünden bizi yanlış tanıyan, Avrupa Birliği üyeliğime sıcak bakmayan insanların gözünde bizim hakımızda olumlu bir imaj yaratır. Sertab’ın yaptığı gibi…
(Ne zaman yabancı bir chat kanalına girip Türk olduğunuz soyleseniz ya “cool” derler(bu Turkiye hakkinda hicbir fikirlerinin olmadiginin gostergesidir.) ya da dalga gecip küfür ederler. Neden sizce? Nedenini yabancı arkadaslarınıza sordugunuzda Turklerin parklarda kucuk tup ile piknik yapan, devamli sogan sarimsak kokan, banyo yapmayan, kavga cikaran, hicbir kurali tanimayan azinliklar oldugunu soylerler. Neden? Cevabı buldugunuzda belki bizi Birlikte neden istemediklerini de anlarız. Muslumanlık hikaye…)
Dil, kültürlerin en başta gelen tanımlayıcılarıdan biridir. Kültür ise bir toplumu toplum yapan en önemli dinamiktir.Bu bağlamda emperyalizm, doğası gereği kültürel çeşitliliğe fazla sıcak bakmaz. Toplumları birbirinden ayıran kültürel özellikler bu toplumlar için bağlayıcı birer faktördür, bu da toplumsal bilinç oluşmasında ve bireysellikten toplumsalcılığa geçiş aşamasında bizmerkezcil(yeni uydurdum) bir yapı oluşturacaktır. Bu da emperyal düzen kurmak isteyen gücün pek hoşuna gitmeyecektir. Bu sebeple Yeni dünya düzeni peşinde giden bazı güçlerin kültürel çeşitliliğe karşı önlem almaları doğaldır.Kültürün ayırıcı özelliklerinden bence en önemlisi olan dilin yozlaştırılması ise kültürel yozlaşmanın kopma noktasıdır. Ülkede anadil dışında bir dil kullanılarak eğitim verilmesi ve bunun çok normal, bilim için gerekli olarak görülmesi içimizden bazı kişilerin de beleşten emperyalistlere çalıştığının resmidir.Gelelim eurovision’a;Bizim gibi ezik, kendisinden ve kültüründen utanan bir topluluğun ingilizce şarkı söyleyen garip bi şahısla yarışmaya katılması isabetli bir karardı bence.Böylece herkesler bizim ingilizce bildiğimizi, gerekirse şarkı söyleyebileceğimizi, pikniğe değil akmerkezeamerican express kartımızla alışverişe gittiğimizi, soğana sarımsağa paydos ettiğimizi, kırmızı ışıkta durduğumuzu, sarıda dikkatli olduğumuzu, bıyıkları kestiğimizi, gurbetçiler gibi olmadığımızı anlamış olur. Ne kadar ingilizce konuşursak o kadar modern oluruz. Onlara ne kadar fazla benzersek o kadar severler bizi.Bizim yurtdışında temsil edilmesi gereken bir kültürümüz varsa o da turist gelsin diye gösterdiklerimizdir. veya sertap hanımın kol sokmalı güreşli klibidir.Amerikalılar avrupalılar beni sevsin diye mavi çizgili pijamalarımı giyip pikniğe gitmekten vazgeçmeyeceğim. Birlik de çok isterse alsın kilimini gelsin, beraber mangal yeller, hanımların yaptığı patates salatasından yeriz. gelmezlerse kendileri bilirler.(nasıl başladık nasıl bitti:)
Gümbür gümbür “this is turkish you know?” nesli geliyor be açılın!Reklamda olduğu gibi‚ kapı önündeki genci sırtlarındaki tişörtle beraber siktir ederler.
Sen o krallik tahtindan hanimlarin patates salatasi yapmaktan vazgectigi gun tepetaklak duseceksin. Turk kadinlari nicin yuz verir senin gibilere, hic anlamam.Senin kultur tanimin bu mu?Inglizce bilmek yozlasmaksa, Turkce bilen Ingiliz de yozlasmismidir?Tabiiki AmeriKKKan Express karti almayacaksin, VISA dururken.Sogan sarmisak hangi ulkede paydos edilmis, dis fircasi, agiz deodoranti ve gargarasi diye medeni aygitlar varken. Cogu tip makalesinde sarmisagin direnc artirici ozellikleri anlatiliyor. Ohh tabi, sen “yozlasmamak” icin Ingilizce ogrenmedin dogru ya…Tabii ki biyiklarini keseceksin, eger aktif homoseksuel imaji vermek istemiyorsan (senin secimin)Merak etme, Inglizce konusulan ulkelerde agzinla kus tutsan modern gorunmeyeceksin onlarin gozunde (degil Ingilizce dokturmek). Modernlik, medeniyet sadece Ingilizce konusulan bir cevrede tanimlanmiyor ki. Ne kadar ugrassan da sevdiremezsin kendini cunku senin KENDINE saygin yok ki.Kultur tanimini “Biz ne OLMAMALIYIZ” diye tanimlamak meyvesiz sonuclar verir. Kulturunu tanimak ve korumak icin tarihini, sanatini, kimligini aktif olarak arastirmak gerekir. Eger GERCEK tarihini bilmiyorsan, kultur olusturamazsin.Niye “Bizim gibi ezik, kulturunden utanan” misiz? Dunyanin kultur mirasi en zengin ulkesinde oturuyorsun. Medeniyetin besigi olmus bu ulkede bu “kultur korlugu”ne sasmamak lazim; imparatorlugun cokusu yuzyillar surdu, yeni cumhuriyeti yerine oturtmak da 80 yil… bu bir gecis donemidir, asilacaktir.Ancak NE OLMAMAMIZDAN cok, NE OLDUGUMUZ onemlidir.Kimse miras kalan sanatlardan bahsetmiyor, bazi sanatlar yok olup giderken nasil kultur tanimi yapilabilir?. En basit ornegi “Ebru” sanati. Bu sanat koruma altina alinmis mi? YA bakircilik? Sedefcilik? El yazma manuskriptler? Tiyatrolar diyari Anadolu’da simdi kac tiyatro var? Muzeleri kim koruyor? Ya kazilar? Muzik enstrumanlari? OSmanli evleri? Selcuk hanlari, medreseleri? Hitit kanun tabletleri Berlin muzelerinde ne ariyor? Ege bolgesinden cikan yazitlar Londra muzelerinde ne ariyor? Almanlar Hititlerle, Ingilizler Truvalilarla akraba cikmak icin her turlu yonteme basvuruyorlar, biz de sirtimizi ceviriyoruz!!!! Yillardan beri bize dogudan geldigimiz kafamiza islenmis, bu ne kadar dogrudur? Peki Runik alfabelere nicin sadece Almanlar sahip cikiyor? Yunan, Ermeni, Frig, Hitit, Fars vs bizden degil diye ayiramayiz cunku bu medeniyetlerin hepsinden bir parca modern Turkiyeye suzulup gelmistir. Ustune ustluk uc buyuk dinin tohumlarini yayan bu ulke dunya dinleri uzerinde tartismasiz kutsal otoriteye sahiptir. Hacli seferleri ne icin yapilmisti hatirlayin ? Senin patates salatasini ele gecirmek disinda.Eger sen, ben ve o, bu kiymetli mirasi OGRENMIYORSAK ve LANSE ETMIYORSAK bizim ahmakligimizdandir.Esssiz bir hazinenin ortasina oturup “ben fakirim” diye aglayan zengin ahmaklariz biz.Not: Yarismaya Turkce sarki ile katilmak daha dogru olurdu. Yarsimaya DANSOZ olmayan, narkotik reklami olmayan imajla cikmak daha dogru olurdu.Ama bu basariyi kazanan muzisyen ve grubuna gerekli medya kapsami vermemek ve onlara destek olmamak ise EN BUYUK YANLIS oldu. Tipki Sureyya’ya yapilanlar gibi. Tipki erkek futbol takimlarinin sisirilip, kadin voleybol takiminin “filenin sultanlari” gibi gulunc basliklarla arka plana atildigi gibi.
şimdi Retricim böceklerin ve kuşların dillerini, dünya lisanları arasında veya herhangi bir dil ailesi grubunda saymadıkları için insanlar arasında yaygınlaşması pek mümkün görünmüyor 🙂 öncelikle bir millet kendi dilini-kültürünü aşağı görüyorsa,kendi dahi üstün olduğuna -en azından eşit- inanmıyorsa, nasıl yükselir? şu anda olduğu gibi sömürge kalmaya devam etmez mi? bak adamlar alfabenize x-q-w koyacaksınız deme cüretini bile gösterdiler. yakında (* bayrağınıza haç “†” da koyun ki avrupaya alalım diyecekler, bekliyorum Almanlara gelince hep almanca söylerler, fransızlar da fransızca buna itiraz yok şimdi… Eurovision 2004’ten sonra hatırlatırım 🙂
…mimdeki site, madem Türkçe’nin savunuculuğunu yapıyor.. O zaman keşke imla kurallarına uygun bir yazıyı, RTÜK’e, bilmemnereye yollasaydı. Daha bir mutlu olurdum belki.
Ben “hoca türkçe mürkçe cav cav yapıyosun o zaman nikin neden rainbird” tepkisi bekliyodum ama bu da güzel olmuş.Bu tür yazılara verilen cevaplardaki en büyük sorun gene kendisini göstermiş ve “şu şu kelimeleri gördüm demek ki bunu söylemeye çalışmış” zihniyeti galip gelmiş.En önemli hata ingilizce öğrenmeye karşı olunduğu gibi abuk bi düşünce. Biraz dikkatli okursak görürüz ki bahsedilen ingilizce öğrenimi değil “ingilizce eğitim”. Yani anadili türkçe olan çocuklara yabancı bir dille bilim, sanat öğretmeye çalışmak.daha da enteresan yaklaşımlar var, kendine saygısı olmamak falan gibi. Nasıl bi kendine saygı anlayışıysa. Neyse kişisel tartışma açmak istemediğimden uzatmıyorum.Soğana sarmısağa paydos, mavi pijama ve patates salatası geyiklerinin amacı ise ciddi başlayan yazıya geyik faktörü katmak ve ufak ufak maganda eleştirisi yapmaktı, o da ne yazık ki anlaşılmamış. Ve nedense patates salatası yapmaya isyan eden bir harekete istinaden krallıklar falan çökertilmiş. Türk kadınlarının kimde ne bulduklarını da bilemeyeceğim.”Ohh tabi, sen “yozlasmamak” icin Ingilizce ogrenmedin dogru ya…” gibisinden bi cümle ile biten paragraf ise çerçeveletilip duvara asılacak kadar özgün.Konu ile ilgili olmayan kültürel değerlerimizin birçoğunu saymak yerine dil ve dil yozlaşmasının sebepleri üzerine kısa bir yazı amaçlanmıştı, bu da kültürel değer cahilliği olarak yorumlanmış.Geçis dönemi olarak algıladığın bu dönemi ben çöküş dönemi olarak algılıyorum. Algı farklılıklarına da saygı gösterilmesini talep etmek hakkımdır. Her dibe vuruştan sonra mecburen tekrar toparlanılır ve görece bir gelişme yaşanır ama toplamda buna aşma değil, bitme denir.Suçun kimde olduğuna dair düşüncelerin doğru, işte benim çırpındığım nokta da bu değerlerimiz varken, oturup amerikan eyaletlerini ezberlemeye çalışmamız(misal olarak verilmiştir.)Sporla fazla haşır neşir olmadığım için sultanlar mı neyse onlarla ilgili yorum yapamayacağım. Ülke tanıtımını spora, erovizyona bağlamak da ne derece mantıklıdır bilemeyeceğim.Bu sefer yazılanların yarım göz + hayalgücü ile okunmaması dileğiyle…
sorun yaratan ingilizce‚ dilin erozyonu falan değil . Sorun yukarıda örneklenmiş retribution gibi kifayetsizlerin hoşa gitme çabaları. Ağbi ingilizce şarkı okurum avrupa avrupa duy sesimi yaparım sonundada dizlerine oturup hoplarım. Ulan bu kafayla Avrupa birliğine girsen ne yazar be!Avrupa’da yaşayan Türkler soğan kokuyor. Türkiyedekilerde ilerde soğan kokabilmek için bize yalaklanıyor diye düşündürmekten başka bir işe yaramaz.Muasır medeniyetler seviyesine geldiğimizin şiarı smokin giyip balolarda bulunmaksa‚ Retribution’nın mantığıyla Türkler smokini balolarda araba kapısı açmak için giyebilir anca.ihtiyaç duyanlara açıklama: Smokini mecazi anlamda kullandım !
bu şarkıların? Zibidilikten başka bir şey değil. Koca Türkiye’de sanatçı mı kalmadı Athena’yı seçtiler? Hayır, ellerine geçen fırsatın da farkında değiller galiba. İnsan şöyle güzel birkaç beste yapar, kendini Avrupa’ya pazarlamaya çalışır.Dediğim gibi, zibidilikten başka bir şey değil.
Under capitalism, man exploits man. Under communism, it’s just the opposite.
topiğin konusu “Eurovision’da Türkçe mi İngilizce mi?” Hangi şarkıya oy verelim değil. Yani yanlış yere yazı yazan biri varsa, bu kişi öncelikle sensin. Bu biiir.Skayı biliyorum diyorsun. İyi de bundan bana ne? Ben şarkıların güzel olup olmadığına ve ülkemizi en iyi şekilde temsil edip etmeyeceğine bakıyorum, ki hepsi de birbirinden kötü. Sen kalkmış “Yaşasın skayla eurovizyona giriyoruz” gibi çocukluklar içindesin. O beğenmediğin Everyway bize birincilik kazandırdı. Ki Radio Version’ı da gayet hoş ritimli bir şarkı. Athena ise gerek yaptıkları o şarkılarla, gerekse görüntü ve tavırlarıyla Manchester barlarında sürten yeteneksiz it kopuk gençler imajından başka bir şey vermiyor. Tamam mı “hasta olmayan” kardeşim?
Under capitalism, man exploits man. Under communism, it’s just the opposite.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
Eurovision’da başarı mı? Milli onur mu?
Aslında başarı için illa ingilizce şarkı mı gerekli o da
tartışma konusu… Neden bir Alman, Almancadan şaşmaz?
bir Fransız, Fransızcadan şaşmaz? Bunlar sömürgeleşen
milletler değil de ondan. Bizi eğitimde (ing.hazırlık sınıfları vb.)
sömürgeleştirdikleri gibi, diğer alanlarda da yabancılaştırmaya
devam ediyorlar. İngiliz ne yapıyor? İngilizce okul kitaplarını
bile bize Londra’da basıp gönderiyor. Sterlinle kitap fiyatıhesaplattırıyor.
Türkçe’yi yavaş yavaş sildiriyor bize sömürgeci Anglosakson kafası
Kendimizi Eurovision’da İngiliz sömürgesi olarak mı tanıtacağız?
Almanı-Fransızı-İspanyolu-İtalyanı-Yunanı kendi dilinde söyleyecek
Biz (küçük amerika olarak) İngilizce temsil edileceğiz…
Dünya dili diyebilirsiniz İngilizce için ama, bizim onlardan neyimiz
eksik? Neden Türkçe’de dünya dilleri arasına girmesin? Yüz milyonlarca
Türküz dünyada, İngiliz nüfusunu bilmem kaça katlarız…
Onurumuzla çıkalım, bizim de kendi dilimiz olduğunu gösterelim…
Dil kabul ettirilecek olsaydı şu anda kuş dili böcek dili konuşuyorduk…Almanlar Fransızlar İtalyanlar da İngilizce söylüyor genelde. Hatta bizden şarkı çalıyorlar (Üsküdar’a Gider iken…).
Athena İngilizce bir parça ile yine birinciliği alır tanıtımımızı yapar, Gurbetçilerin yarattığı imaj yüzünden bizi yanlış tanıyan, Avrupa Birliği üyeliğime sıcak bakmayan insanların gözünde bizim hakımızda olumlu bir imaj yaratır. Sertab’ın yaptığı gibi…
(Ne zaman yabancı bir chat kanalına girip Türk olduğunuz soyleseniz ya “cool” derler(bu Turkiye hakkinda hicbir fikirlerinin olmadiginin gostergesidir.) ya da dalga gecip küfür ederler. Neden sizce? Nedenini yabancı arkadaslarınıza sordugunuzda Turklerin parklarda kucuk tup ile piknik yapan, devamli sogan sarimsak kokan, banyo yapmayan, kavga cikaran, hicbir kurali tanimayan azinliklar oldugunu soylerler. Neden? Cevabı buldugunuzda belki bizi Birlikte neden istemediklerini de anlarız. Muslumanlık hikaye…)
Dil, kültürlerin en başta gelen tanımlayıcılarıdan biridir. Kültür ise bir toplumu toplum yapan en önemli dinamiktir.Bu bağlamda emperyalizm, doğası gereği kültürel çeşitliliğe fazla sıcak bakmaz. Toplumları birbirinden ayıran kültürel özellikler bu toplumlar için bağlayıcı birer faktördür, bu da toplumsal bilinç oluşmasında ve bireysellikten toplumsalcılığa geçiş aşamasında bizmerkezcil(yeni uydurdum) bir yapı oluşturacaktır. Bu da emperyal düzen kurmak isteyen gücün pek hoşuna gitmeyecektir. Bu sebeple Yeni dünya düzeni peşinde giden bazı güçlerin kültürel çeşitliliğe karşı önlem almaları doğaldır.Kültürün ayırıcı özelliklerinden bence en önemlisi olan dilin yozlaştırılması ise kültürel yozlaşmanın kopma noktasıdır. Ülkede anadil dışında bir dil kullanılarak eğitim verilmesi ve bunun çok normal, bilim için gerekli olarak görülmesi içimizden bazı kişilerin de beleşten emperyalistlere çalıştığının resmidir.Gelelim eurovision’a;Bizim gibi ezik, kendisinden ve kültüründen utanan bir topluluğun ingilizce şarkı söyleyen garip bi şahısla yarışmaya katılması isabetli bir karardı bence.Böylece herkesler bizim ingilizce bildiğimizi, gerekirse şarkı söyleyebileceğimizi, pikniğe değil akmerkeze american express kartımızla alışverişe gittiğimizi, soğana sarımsağa paydos ettiğimizi, kırmızı ışıkta durduğumuzu, sarıda dikkatli olduğumuzu, bıyıkları kestiğimizi, gurbetçiler gibi olmadığımızı anlamış olur. Ne kadar ingilizce konuşursak o kadar modern oluruz. Onlara ne kadar fazla benzersek o kadar severler bizi.Bizim yurtdışında temsil edilmesi gereken bir kültürümüz varsa o da turist gelsin diye gösterdiklerimizdir. veya sertap hanımın kol sokmalı güreşli klibidir.Amerikalılar avrupalılar beni sevsin diye mavi çizgili pijamalarımı giyip pikniğe gitmekten vazgeçmeyeceğim. Birlik de çok isterse alsın kilimini gelsin, beraber mangal yeller, hanımların yaptığı patates salatasından yeriz. gelmezlerse kendileri bilirler.(nasıl başladık nasıl bitti:)
Gümbür gümbür “this is turkish you know?” nesli geliyor be açılın!Reklamda olduğu gibi‚ kapı önündeki genci sırtlarındaki tişörtle beraber siktir ederler.
Sen o krallik tahtindan hanimlarin patates salatasi yapmaktan vazgectigi gun tepetaklak duseceksin. Turk kadinlari nicin yuz verir senin gibilere, hic anlamam.Senin kultur tanimin bu mu?Inglizce bilmek yozlasmaksa, Turkce bilen Ingiliz de yozlasmismidir?Tabiiki AmeriKKKan Express karti almayacaksin, VISA dururken.Sogan sarmisak hangi ulkede paydos edilmis, dis fircasi, agiz deodoranti ve gargarasi diye medeni aygitlar varken. Cogu tip makalesinde sarmisagin direnc artirici ozellikleri anlatiliyor. Ohh tabi, sen “yozlasmamak” icin Ingilizce ogrenmedin dogru ya…Tabii ki biyiklarini keseceksin, eger aktif homoseksuel imaji vermek istemiyorsan (senin secimin)Merak etme, Inglizce konusulan ulkelerde agzinla kus tutsan modern gorunmeyeceksin onlarin gozunde (degil Ingilizce dokturmek). Modernlik, medeniyet sadece Ingilizce konusulan bir cevrede tanimlanmiyor ki. Ne kadar ugrassan da sevdiremezsin kendini cunku senin KENDINE saygin yok ki.Kultur tanimini “Biz ne OLMAMALIYIZ” diye tanimlamak meyvesiz sonuclar verir. Kulturunu tanimak ve korumak icin tarihini, sanatini, kimligini aktif olarak arastirmak gerekir. Eger GERCEK tarihini bilmiyorsan, kultur olusturamazsin.Niye “Bizim gibi ezik, kulturunden utanan” misiz? Dunyanin kultur mirasi en zengin ulkesinde oturuyorsun. Medeniyetin besigi olmus bu ulkede bu “kultur korlugu”ne sasmamak lazim; imparatorlugun cokusu yuzyillar surdu, yeni cumhuriyeti yerine oturtmak da 80 yil… bu bir gecis donemidir, asilacaktir.Ancak NE OLMAMAMIZDAN cok, NE OLDUGUMUZ onemlidir.Kimse miras kalan sanatlardan bahsetmiyor, bazi sanatlar yok olup giderken nasil kultur tanimi yapilabilir?. En basit ornegi “Ebru” sanati. Bu sanat koruma altina alinmis mi? YA bakircilik? Sedefcilik? El yazma manuskriptler? Tiyatrolar diyari Anadolu’da simdi kac tiyatro var? Muzeleri kim koruyor? Ya kazilar? Muzik enstrumanlari? OSmanli evleri? Selcuk hanlari, medreseleri? Hitit kanun tabletleri Berlin muzelerinde ne ariyor? Ege bolgesinden cikan yazitlar Londra muzelerinde ne ariyor? Almanlar Hititlerle, Ingilizler Truvalilarla akraba cikmak icin her turlu yonteme basvuruyorlar, biz de sirtimizi ceviriyoruz!!!! Yillardan beri bize dogudan geldigimiz kafamiza islenmis, bu ne kadar dogrudur? Peki Runik alfabelere nicin sadece Almanlar sahip cikiyor? Yunan, Ermeni, Frig, Hitit, Fars vs bizden degil diye ayiramayiz cunku bu medeniyetlerin hepsinden bir parca modern Turkiyeye suzulup gelmistir. Ustune ustluk uc buyuk dinin tohumlarini yayan bu ulke dunya dinleri uzerinde tartismasiz kutsal otoriteye sahiptir. Hacli seferleri ne icin yapilmisti hatirlayin ? Senin patates salatasini ele gecirmek disinda.Eger sen, ben ve o, bu kiymetli mirasi OGRENMIYORSAK ve LANSE ETMIYORSAK bizim ahmakligimizdandir.Esssiz bir hazinenin ortasina oturup “ben fakirim” diye aglayan zengin ahmaklariz biz.Not: Yarismaya Turkce sarki ile katilmak daha dogru olurdu. Yarsimaya DANSOZ olmayan, narkotik reklami olmayan imajla cikmak daha dogru olurdu.Ama bu basariyi kazanan muzisyen ve grubuna gerekli medya kapsami vermemek ve onlara destek olmamak ise EN BUYUK YANLIS oldu. Tipki Sureyya’ya yapilanlar gibi. Tipki erkek futbol takimlarinin sisirilip, kadin voleybol takiminin “filenin sultanlari” gibi gulunc basliklarla arka plana atildigi gibi.
şimdi Retricim böceklerin ve kuşların dillerini, dünya lisanları
arasında veya herhangi bir dil ailesi grubunda saymadıkları için
insanlar arasında yaygınlaşması pek mümkün görünmüyor 🙂
öncelikle bir millet kendi dilini-kültürünü aşağı görüyorsa,kendi
dahi üstün olduğuna -en azından eşit- inanmıyorsa, nasıl yükselir?
şu anda olduğu gibi sömürge kalmaya devam etmez mi? bak adamlar
alfabenize x-q-w koyacaksınız deme cüretini bile gösterdiler. yakında
(* bayrağınıza haç “†” da koyun ki avrupaya alalım diyecekler, bekliyorum
Almanlara gelince hep almanca söylerler, fransızlar da fransızca
buna itiraz yok şimdi… Eurovision 2004’ten sonra hatırlatırım 🙂
…mimdeki site, madem Türkçe’nin savunuculuğunu yapıyor.. O zaman keşke imla kurallarına uygun bir yazıyı, RTÜK’e, bilmemnereye yollasaydı. Daha bir mutlu olurdum belki.
Ben “hoca türkçe mürkçe cav cav yapıyosun o zaman nikin neden rainbird” tepkisi bekliyodum ama bu da güzel olmuş.Bu tür yazılara verilen cevaplardaki en büyük sorun gene kendisini göstermiş ve “şu şu kelimeleri gördüm demek ki bunu söylemeye çalışmış” zihniyeti galip gelmiş.En önemli hata ingilizce öğrenmeye karşı olunduğu gibi abuk bi düşünce. Biraz dikkatli okursak görürüz ki bahsedilen ingilizce öğrenimi değil “ingilizce eğitim”. Yani anadili türkçe olan çocuklara yabancı bir dille bilim, sanat öğretmeye çalışmak.daha da enteresan yaklaşımlar var, kendine saygısı olmamak falan gibi. Nasıl bi kendine saygı anlayışıysa. Neyse kişisel tartışma açmak istemediğimden uzatmıyorum.Soğana sarmısağa paydos, mavi pijama ve patates salatası geyiklerinin amacı ise ciddi başlayan yazıya geyik faktörü katmak ve ufak ufak maganda eleştirisi yapmaktı, o da ne yazık ki anlaşılmamış. Ve nedense patates salatası yapmaya isyan eden bir harekete istinaden krallıklar falan çökertilmiş. Türk kadınlarının kimde ne bulduklarını da bilemeyeceğim.”Ohh tabi, sen “yozlasmamak” icin Ingilizce ogrenmedin dogru ya…” gibisinden bi cümle ile biten paragraf ise çerçeveletilip duvara asılacak kadar özgün.Konu ile ilgili olmayan kültürel değerlerimizin birçoğunu saymak yerine dil ve dil yozlaşmasının sebepleri üzerine kısa bir yazı amaçlanmıştı, bu da kültürel değer cahilliği olarak yorumlanmış.Geçis dönemi olarak algıladığın bu dönemi ben çöküş dönemi olarak algılıyorum. Algı farklılıklarına da saygı gösterilmesini talep etmek hakkımdır. Her dibe vuruştan sonra mecburen tekrar toparlanılır ve görece bir gelişme yaşanır ama toplamda buna aşma değil, bitme denir.Suçun kimde olduğuna dair düşüncelerin doğru, işte benim çırpındığım nokta da bu değerlerimiz varken, oturup amerikan eyaletlerini ezberlemeye çalışmamız(misal olarak verilmiştir.)Sporla fazla haşır neşir olmadığım için sultanlar mı neyse onlarla ilgili yorum yapamayacağım. Ülke tanıtımını spora, erovizyona bağlamak da ne derece mantıklıdır bilemeyeceğim.Bu sefer yazılanların yarım göz + hayalgücü ile okunmaması dileğiyle…
Eurovision 2004’ten Athena kupa ile dönünce konuşuruz 🙂
sorun yaratan ingilizce‚ dilin erozyonu falan değil . Sorun yukarıda örneklenmiş retribution gibi kifayetsizlerin hoşa gitme çabaları. Ağbi ingilizce şarkı okurum avrupa avrupa duy sesimi yaparım sonundada dizlerine oturup hoplarım. Ulan bu kafayla Avrupa birliğine girsen ne yazar be!Avrupa’da yaşayan Türkler soğan kokuyor. Türkiyedekilerde ilerde soğan kokabilmek için bize yalaklanıyor diye düşündürmekten başka bir işe yaramaz.Muasır medeniyetler seviyesine geldiğimizin şiarı smokin giyip balolarda bulunmaksa‚ Retribution’nın mantığıyla Türkler smokini balolarda araba kapısı açmak için giyebilir anca.ihtiyaç duyanlara açıklama: Smokini mecazi anlamda kullandım !
bu şarkıların? Zibidilikten başka bir şey değil. Koca Türkiye’de sanatçı mı kalmadı Athena’yı seçtiler? Hayır, ellerine geçen fırsatın da farkında değiller galiba. İnsan şöyle güzel birkaç beste yapar, kendini Avrupa’ya pazarlamaya çalışır.Dediğim gibi, zibidilikten başka bir şey değil.
Bu ska ne ola ki biraz bilgilenelim. Punk’ı duymuştum ama ska…??
for real ondeymis ..easy man diyoruzZzz!!bu da link
topiğin konusu “Eurovision’da Türkçe mi İngilizce mi?” Hangi şarkıya oy verelim değil. Yani yanlış yere yazı yazan biri varsa, bu kişi öncelikle sensin. Bu biiir.Skayı biliyorum diyorsun. İyi de bundan bana ne? Ben şarkıların güzel olup olmadığına ve ülkemizi en iyi şekilde temsil edip etmeyeceğine bakıyorum, ki hepsi de birbirinden kötü. Sen kalkmış “Yaşasın skayla eurovizyona giriyoruz” gibi çocukluklar içindesin. O beğenmediğin Everyway bize birincilik kazandırdı. Ki Radio Version’ı da gayet hoş ritimli bir şarkı. Athena ise gerek yaptıkları o şarkılarla, gerekse görüntü ve tavırlarıyla Manchester barlarında sürten yeteneksiz it kopuk gençler imajından başka bir şey vermiyor. Tamam mı “hasta olmayan” kardeşim?
şarkının adı “gerçekten” olsaydı dahamutlu olurdum 🙁 for real kazanmış
ingilizce şarkı belki yarışma kazandırabilir ama Türkçe’nin onurunu kim geri kazandıracak?