Tanımadığın birinin cümlelerini özlemek mi garip, yoksa o kişinin nickinin ne kadar sempatik olduğunu düşünmek mi gecenin bir yarısı, yüzünü hayal ederek.Ya da asıl garip olan içindeki sebepsiz ama anlamlı özlemin yarattığı anlık gülümseme mi?Eski yazılarını okudum Clicia’nın, uzun ve ‘mutlu’ Ankara kayboluşundan sonra, bu gece… Ve o giderken bi kaç satır yazamadığıma üzüldüm. Ve sonra artık yazmayacağını tekrar fark ettim içimde bir yerlerde. Sade ve dürüst bir üzüntü yayıldı klavyeye dokunan parmaklarımdan boşluğa doğru.Onu tanımadım. Ama tanımadığım birini özlememi sağladı. Teşekkürler Clicia. Umarım tekrar yazarsın. Ben cevap yazarmıyım bilmiyorum ama okumaktan keyif alacağıma eminim.